#tüm songlkaradeniz başlıkları

Homoseksüel ilişkiye karşı duyulan nefret, korku ve ayrımcılığa verilen ad.

İroniktir birçok homofobik insanın kabullenemediği veya farkında olmadığı homoseksüel yönelimi olduğu da bir gerçek. Aslında kendi olduğu için yargılanmaktan öylesine korkuyorlar ki kendileri dışında birini yargılamayı daha çok tercih ediyorlar. Bir insan bir şeyi yargılıyorsa onun içinde mutlaka kendi kişiliğine bir saldırı korkusundan kaynaklı bir dürtü yatıyordur. İnsanlar bilmedikleri şeylerden korkar ve korkuyu yenmenin en etkili yolu korkunun kaynağını anlamaktır. Yargılamak yerine bir kez olsun anlamayı ve onun sizin sandığınız dışında aslında ne olduğunu kavramaya çalışın.
Birini her yerden silmişsindir, iletişimi kesmişsindir ve bir anda merkür retrosunda yazdığı mesajla “bir bu eksikti” dedirten durumdur. Hayatımın kısa süreli manik bir döneminde sarhoşluğun da etkisiyle yaptığım sıralı hatalarımdan birinde az biraz olan güveni de kıran ve aslında karaktersizlik göstergesi olan bir durumu fark ettiren anın ardından beyninin bir önünü gör dediği olaydır. Aylar sonrasındaysa başlıkta gerçekleşen durumla birlikte yine benzer bir yolla kariyer saplantınızdan yakalamaya çalışan fakat karşısındaki kişinin bir beyni olduğunu fark etmemesi ayrı bir gülünçtür bu insanın. Neyse, ne dediğimin anlaşılmadığı bu olayı anlatarak rahatlama yaşamam dışında sorunu anında başımdan savdığım için sıkıntı yok aslında. Sadece insan ilişkilerinden cidden sıkıldım artık. Neden böyle oyunlar, saçmalıklar ve samimiyetsizliklerle uğraşıyoruz ki?

Edit: imla
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu lezbiyenlerin mezbiyenlerin söylediklerine takılmayalım biz analarımıza bakalım...” cümlesiyle başlayan bir açıklamada bulundu. Kendisine mezbiyen diye bir tanımlama olmadığını belirtme gereği duyarak açtığım bir başlıktır. Biseksüelliğini yeni kabullenmiş biri olarak sanki bu durum toplumsal bir sorunmuş gibi davranmasını kınıyorum. Cumhurbaşkanı dahi olsan had bilmezliğin kötü bir davranış olduğunu düşünüyorum.
(bkz: anlatamıyorum) cümlesine alternatif olandır. Bazen anlatamaz insan kelimeler boğazında düğümlenir ya işte ben de şu sıralar yazamıyorum kelimeler kalemimin ucunda düğümlenmiş gibi. Şu gelgitli etkiden bıktım artık. Hiçbir şeyde istikrarı yakalayamıyor gibiyim son aylarda. Yitip giden de nedir tam olarak? Bazı günler ya da bazı anlar gerçekten zorlu ve bunun sebebini anlayamıyorum. Anlayamadığım gibi anlatamıyor ve yazamıyorum da çoğu zaman.
Sözlüğümüzün entryleri ilgimi çeken yazar ve adminidir. Star trek hastası biri olarak aklıma ilk gelense “ışınla beni scotty” repliğidir.
Bugün saçımı kestirmek için Kadıköy’e gittiğimde yaşadığım şeydir. Ulan ya 3 kere biber gazı yedim sadece birinde eylemdeydim o da 8 mart eylemiydi zaten. Ki onda da hiçbir gerekli neden yokken atmışlardı. Ne tür bir fantezi bu? Her eylemde biber gazı kullanmadan duramıyor mu bu polisler? Cidden yerli yersiz atmasanız mı diyorum şunu? Protesto bir insan hakkıdır! Bunun farkına varın artık.
Kolombiyalı yazar gabriel garcia marquez’in büyülü gerçekçilik akımının etkilerini satır aralarına serpiştirdiği yapıtı.

1 Mayıs 1981’de yayınlanan kitap ilk bakışta basit bir cinayet romanıymış izlenimi verse de esasında toplumsal yozlaşmaya karşı sert bir eleştiri niteliği taşıyor. Bir töre cinayetine kurban edilen Santiago Nasar karakteri kitabın başından sonuna değin “suçlu mu yoksa masum mu?” ikileminde yürütülüyor. Fakat yazar bu ikilemin yarattığı durumun bile esasında ne kadar gereksiz olduğunu yüzümüze vuruyor gizliden gizliye. Çünkü hangi seçenek doğru olursa olsun bir cinayeti hiçbir neden haklı göstermez. Nasar suçlu da olsa masum da olsa bu vahşice öldürüldüğü gerçekliğini değiştirmiyordu.