#tüm red-kit başlıkları

Nefret söylemi kavramı günümüzde ifade özgürlüğünün istisnalarından biri olarak kabul görmektedir. Bu söylem türü Batı demokrasilerinin hemen tümünde yaptırıma bağlanmakta ve bu eğilim uluslararası insan hakları hukuku mekanizmaları tarafından taraf devletin takdir alanı içerisinde kabul edilmektedir. Bu genel geçer tutumun tek istisnası ise Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) karşımıza çıkmaktadır. ABD hukuk sisteminde nefret söylemi ifade özgürlüğünün bir parçası olarak kabul edilmekte ve bunun sınırlanması çok istisnai koşullarda mümkün olmaktadır.
Devletin vergilendirme yetkisi, devlet egemenliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Tarihsel olarak, bu yetkinin sınırsız ve keyfi kullanılması birçok siyasal kırılmalara neden olmuş ve anayasacılık hareketlerinin başlangıç nedenini oluşturmuştur. Birçok anayasa hukukçusu ve teorisi, devletin keyfi müdahalelerine karşı korunmasını amaçlamaktadır. Geçmiş dönemlerde, vergilendirme yetkisi, kral veya hükümdara aittir. Ulusal parlamentoların kurulmasıyla birlikte, bu yetki meclislerce kullanılmaya başlanmıştır. Bunun nedeni, halkın ödeyeceği vergiye rıza göstermesi gerektiği düşüncesidir. Ancak yasama organları basit çoğunlukla yasa çıkarabilirler ve bunun sonucunda vergilendirme yetkisini keyfi ve sınırsız bir şekilde kullanabilirler. Bu gerçekten hareketle, anayasal vergilendirmeye yönelik bazı temel ilkeler ortaya çıkmıştır. Verginin yasallığı, belirliliği, öngörülebilirliği, vergilendirmede hukuki güvenlik, adalet, eşitlik, genellik, mali güce vergilendirme, kıyas yasağı, genel karşılıklılık, geçmişe yürümezlik gibi ilkeler vergilendirmeye ilişkin anayasal ilkelerdir. Anılan ilkeler, karşılaştırmalı hukukta farklı şekillerde düzenlenmiştir. Bunun yanında bu ilkeler, yüksek yargı yerlerince pratikte farklı yorumlanmış ve uygulanmıştır. Bu farklılıklar kabul edilebilir ve normal olmakla birlikte, hukuk devleti olabilmek için hem yasama organının hem de yürütme organının bu ilkelere sadık kalması gerekmektedir. Bunun yanında, vergi idareleri ve vergi yargıçları da bu ilkelere uymalı ve pratikte yer vermelidir.
Manipülasyonu insanların kendi bilgi ve öğretileri dışında bu kişileri etkileme ve yönlendirme şekilde tanımlayabiliriz. Bu etkiler ve yönlendirme sonucunda insanlar manipülasyonu yapan kişi veya kurumun istekleri doğrultusunda davranış ve kanaat değişikliğine gidebilirler. Ayrıca manipülasyon kavramı yönlendirme, etki altına alma gibi daha çok zihinsel faaliyetleri açıklamada kullanılan bir kavramdır. Haberin içeriğine müdahale etme eylemine manipülasyon denilmektedir. Haberi manipüle etmek içeriğine müdaheledir.
Manipülasyon daha çok holding basınında ve tekelleşme durumunda sıkça görülmektedir. Manipülasyon sadece haberde değil, diğer yazınsal türlerde de gerçekleştirilmektedir. Manipülasyonu yapan şayet basın mensubu ise, bu eylemiyle özgürlük dışında, iletişim etiğine de ters düşmüş olur. Elde edilen bilgilere göre manipülasyon, kitlelerin belirlenen hedefle uyum içinde olmalarını sağlamak amacıyla psikolojik süreçler kullanılarak yapılan bir iletişim tekniğidir, bu etkinlik tek taraflı olmaktadır. Tek taraflı olan bu etkinlikte çeşitli bilgiler ve düşünce kalıpları bireylere aktarılır.
Bireylerde arzu edilen duygu, düşünce veya davranışı oluşturabilmek için bilgiler; kitle iletişim araçlarının yardımıyla ya çarpıtılarak, eksiltilerek, çoğaltılarak, ya da abartılarak ve çeşitli mitler kullanılarak ve bu mitler çeşitli dayanaklarla desteklenerek topluma empoze edilir
Türkiye'de, ilk kez çokkültürlü toplum olmaktan, çokkültürcü toplum olma yolunda politik adımlar atılması, Batı'da çokkültürcü ideolojinin eleştirilmeye başlandığı döneme denk gelmektedir. Dünyadaki örneklerinde olduğu gibi, Türkiye'de de çokkültürcü ideolojinin uygulamaları kitle iletişim araçlarında görülmüştür. Çok dilli yayıncılığa yönelik yasal değişiklerin ardından, bir kamu hizmeti yayıncılık kanalı olan TRT'nin bünyesinde Kürtçe yayın yapan TRT Kûrdi (ilk adıyla TRT 6) kanalı açılmıştır. Ancak TRT Kûrdi her ne kadar kamusal yayıncılık kanalı olsa da devlet erkinin söyleminden bağımsız olamayacağı düşünülmüştür.
karamelize, yumuşak susamlı ekmeğinin içerisinde doğru miktarda baharatlanmış kızarmış iki adet eti, iki dilim lezzetli peyniri, iki adet salatalık turşusu, ketçapı, hardalı ve taze soğanıyla lezzetlendirilmiş, doğru süslenmiş iştah açıcı bir mc donald's hamburgeridir. iri yapılı insanların tercih etmesini öneriyorum.
vatandaşın oylarıyla yönetime gelen insanların yine vatandaşın eleştirilerine tahammül edemeyip kendilerince kurup yönettikleri hukuk sistemiyle vatandaşa karşı çıkmalarıdır. burada vatandaş o kadar salaktır ki kendi eliyle başa getirdiği adamdan tabiri caizse kedi gibi korkmaktadır. ne yazık ki gelişmiş ülkelerdeki gibi kanunlarla veya kamu vicdanı sayılan juri sistemi yoktur. her türlü hukuksal durum tartışmaya kapalıdır. türkiye'de yöneticiler adeta milletin başının tacıdır. fakat bu yöneticiler hiç bir işe yaramazlar. ilk okul mezunlarının profesörleri yönettiği bir ülkede yaşıyoruz.