#tüm neguzeliserim entry'leri

hislerime en güzel tercüman olan şair, turgut uyar'ın nadide bir şiiri.

(Ekmek vardı tereyağı vardı utanılacak bir şey yoktu
bir şey daha yoktu ama kavrayamıyordum.)

İşte böyle olmak en iyisidir olmakların
bir küçük çocuğu tuttum otobüsten indirdim

(İndirmiştim
yok olan önemli bir şeydi Allah kahretsin.)

Tüm kavgasız tüm duruk tüm başıboş,
üç sayı kötü bir sayı iyi şiir dinledim,
çıkıp okudular durup dinledim.
Bitmeseydi daha dinlerdim kötü mötü.
Saat kaç diye sordular birisi beş yani dedi.

(Ha kavgada ha aşkta
bu gök bomboş ha kavgada ha aşkta)

Göğe baktım yerli yerinde,
haydutlar dalavereciler yerli yerinde
vurguncular hayınlar vurdumduymazlar öyle.
İyi dedim içim rahatladı
düzen bozulmamış dedim sevindim,
tenhaca bir bölgede şehre girdim.

(Ben herkese varım
başka türlü olmuyor inanmayın.)

Bakın bu şehri ben kurdum ben büyüttüm ama sevemedim.
(Ekmek vardı tereyağı vardı söylemiştim önemlidir,
utanılacak bir şey yoktu, kime anlatmalıyım.)

Ben sevemezsem sevmek kimselerin elinden gelemez.
Bizi tutkulara çağırdı otobüse, sosise, buzdolabına,
telefona, sinemalara, radyolara, bir sürü kancık sevdalara,
sürü sürü mutsuz alışkanlıklara,
yalana dolana, itliklere, keten elbiselere.

(Sonra karısı öldü o çocuğun
yalnızdı güçsüzdü herkesler gibiydi,
kirlendi kötülendi sarhoşladı pis karılara dadandı.
Anladık onu ölenden başkası kurtaramaz,
ölen de kurtarmamıştı.)

Bak ben seni nereden kurtaracağım şaşacaksın.
Şimdi bu taşları biz çektik değil mi ocaklardan
bu asfaltı biz döktük biz onardık değil mi.
Bu yapıları on iki kat yapmak bizim aklımızdı,
biz kurduk istersek umursamayız ya.

(Abluka burada başlıyor çünkü.)

Ekmek yiyelim tereyağı yiyelim çocuk büyütelim,
sen beraber yatacağımız yatakları hazırla,
sen onu yap yeter bak göreceksin.
anadolu grubu yönetim kurulu başkanı tuncay özilhan'ın kendi portföyündeki biraların satışının yıllık bazda %5 düşmesinden sonra hükümet yetkililerini "Evde bira üretimi vergi kaybına da neden oluyor." şeklinde uyarmasından sonra aklıma gelen dahiyane, devlet kurtarıcı, kalkındırıcı, sosyalleştirici, tüy dikici fikr-i şahane.

efendim ne o öyle evimde oturayım, ucuz yollu karnımı doyurayım, üç beş kuruş cebimde kalırsa da bira kurar ucuz yollu kafayı bulurum. kardeşim sen ot musun? hiç mi sosyalleşme ihtiyacın yok? çık dışarı iki lafın belini kır dostlarınla, yeni insanlar tanı. evliysen hiç mi sıkılmadın eşinden, çocuğundan? çık belki maaşın 1600 lira. ne düşüneceksin kira, fatura falan? sultan süleyman'a kalmamış bu dünya. sana mı kalacak? bak keyfine ya.

evde yemek vatan hainliğidir. vergi kaçırmaktır. git esnafı sevindir. devleti geçindir. millet devlet içindir. sakın aklından çıkarma.
mark lalesinin insanlığa yeni paranoya hediyesi. şak diye kapattım mes'udum. tavsiye ederim. insanların uygulamayı daha fazla kullanması için yapılan oyunlara gelmeyin efendim.
tek elle sıkıntısız açtığım zamanlar da oldu, çok sıkı olduğu zamanlarda zorlandığım zamanlar da ancak en güzel zamanları genelde kopçayla falan hiç uğraşmadan tişört gibi gövdeden söktüğüm zamanlarda yaşadım sanırım. onun için çok da şaapmayın yani. en uzağa işemek gibi sadece gösteri.
michael moore eşgaline sahip bir adet maketfili içeren haber.

temelinde hoşgörü bulunan bir inanç sistemine mensup insanların zamanla nasıl putperestliğe geçiş yaparak yozlaştığının basit bir emaresi.

ve ne yazık ki ülkem adına bir utanç vesilesi.
yurt içi uçuşlarımda özellikle tercih ettiğim firma.

evet günahları mevcut lakin bunların temel sebebi ise rakip firmaların hemen hepsinden kat kat fazla sefer yapmaları. onun dışında türkiye'nin hemen her yerine uygun fiyatlı uçuş bulmak gerçekten çok önemli. tekelin kırılmasında mühim payı var.

varsın su vermesin. bir saatte ölmüyoruz su içmeden.

ps. atatürk rozetleri uçuş ekiplerine aşırı yakışıyor. (galp)keşke benim olsa.
yeniden ekranlara dönüşü konuşulurken senaryo'yu emrah serbes'in yazdığını görünce korkmuştum. evet emrah serbes ne kadar kalemi kuvvetli bir yazar olsa da senaryo işini beceremiyor, bunu behzat ç.nin uzun metraj filmlerinden anlayabilirsiniz. diziye asıl tadı verense ercan mehmet erdem imzalı senaryosuydu ve umarım yine onun imzasıyla ekranlarımıza döner.