#tüm fotrsapkaliadam başlıkları

10 kasım Atatürk'ü anma adına yapılan 15 saniyelik reklam filmi. gerçekten anlamı oldukça büyük olmuş.

Videoyu izlemek için
17 Ocak 1962 Kanada doğumlu olan, Altın Küre ödülü sahibi komedyen ve sinema oyuncusu.
1970'li yılların ortalarında, TV dizilerinde aldığı küçük rollerle oyunculuk dünyasına atılan Carrey, ilk çıkışını 1993 yılında "In Living Color" isimli TV şovuyla yaptı. Doğaçlama yeteneğinin ve mimiklerindeki esnekliğin farkına varılmasından sonra oynadığı 1994 yapımı Ace Ventura: Pet Detective filmi ile televizyon dünyasından sinema dünyasına geçiş yaptı ve büyük bir başarı elde etti.
Yine 1994'te gişe rekoru kıran The Mask filmiyle asıl çıkışını yaptı. Aynı yıl Salak ile Avanak filminde canlandırdığı "Lloyd Christmas" karakteriyle ününü pekiştirdi. Carrey, Ekim 2004 yılında ABD vatandaşlığını almıştır ve hem Amerika Birleşik Devletleri hem de memleketi Kanada'nın vatandaşı olduğundan çifte vatandaştır.
12 Mart 1985 yılında doğmuş Belçikalı sanatçı. Ruanda kökenli bir baba ve Flaman bir annenin çocuğu olarak Brüksel'de dünyaya geldi. 11 yaşında müziğe olan ilgisi ortaya çıkmaya başladı ve müzik tarihiyle bateri çalmayı öğrendiği 'l'Académie Musicale de Jette'de eğitime başladı. Bu müziğe ilk adımı olmuştur. Türkiye'de sanırım bu şarkı ile patlama yaptı (bkz: alors on danse) sonrasında(bkz: papaoutai)
doğum günü olan kişiler kullandığında klasik ''dıttt dıtttt'' sesi yerine ''doğum gününüz kutlu olsun'' mesajını herkesin içinde bağırması hadisesidir.

(bkz: kuru kuruya kutlama)
Ermitaj Müzesi, Rusya’nın Sankt-Peterburg şehrinde yer alan bir sanat ve kültür müzesidir.

Dünyanın en büyük ve eski müzelerinden olan Ermitaj Müzesi, 1764 yılında Çariçe II. Katerina tarafından kurulmuş, ancak 1852 yılında kamunun hizmetine açılmıştır. Yaklaşık 3 milyon sanat eserinden oluşan müzenin koleksiyonunun çok az bir kısmı sergilenebilmektedir. Ermitaj Müzesi dünyanın en büyük resim koleksiyonuna sahiptir. Müze en çok tablo koleksiyonu bulunması nedeniyle Guinness Rekorlar Kitabında yer alır.

Ölmeden önce görülmesi gereken bir şehir olduğunu düşündüğüm ve aşık olduğum Petersburg'da bulunan nadide bir yer.
türkiye'de sıkça rastlanabilen eğitim sistemi, yönlendirilme gibi faktörlerden dolayı olan durum. buna bende dahilim.
denk geldiğim en ilginci ise su ürünleri okuyup insan kaynakları olmak.
bütün ülkelerde ve türkiye'de fazlaca denk geldiğimiz restaurant,cafe açma durumdur. özellikle fiyatlar kişinin ününe göre daha da tavan yapabilir. normal br restaurantta yediniz 10 liralık şeyi ünlü mekanı diye 20 tlye yemeniz mümkün.
arda türkmen'in (bkz: arda'nın mutfağı) ekibiyle açtığı fiyatların biraz üst segmentte olduğu karaköy'de güzel bir restaurant.
günümüzde bolca çeşidine rastladığımız kahve çeşidi.
fakat filtre kahve diyince aklıma bir tek Moliendo serisi geliyor.
evet arkadaşlar annem bugüne kadar 100'ün üzerinde yabancı misafir ağırladı ve ingilizcesi olmamasına rağmen hepsiyle çok güzel anlaştı. şuanda da evini erasmus öğrencileriyle paylaşıyor. nasıl mı ?
hikayenin başına dönecek olursak; ben yıllardır couchsurfing etkinlikleri düzenliyorum haliyle hergün neredeyse misafirim oldu bugüne kadar. evin kapasitesi yetmediği bir gün annemi arayıp durumu izah ettim. kabul etmesiyle başladı bu döngü.. artık o kadar sıradanlaşmıştı ki anneme gönderdiğim misafirler; haftada 3-4 kişiyi buluyor sayı düştüğünde annem sitem ediyordu. anneme ''anne nasıl anlaşıyorsunuz'' dediğimde ''her şey için dil mi gerek oğlum anlaşmak istedikten sonra anlaşırsın'' dedi. bir gün annemin turist ile iletişimine şahit oldum. kadın gayet rahat ve güvenle vucut dilini kullanıyor bazı ingilizce komutları da öğrenmiş (come, go, eat, sleep vb) araya da onları serpiştiriyordu. sanırsın türkçe sohbet ediyor. bir gün ''sen yurtdışına gitsen hiç zorlanmasın'' diyorduk kadın yine özgüvenli bir şekilde ''geze geze 3-5 kelime öğrenirsin eee bir de vucut dilini kullandın mı iş bitti. neden bu gençler dil bilmiyorum diye özgüvensiz oluyorlar'' dedi ve biz dumur... şuanda da 2 erasmus öğrencisi kendisine eşlik ediyor. onlar anneme ingilizce annemde onlara türkçe öğretiyor..
bu anlattığım hikaye sahibi annem 50 yaşında. sağlık sorunları olmasa yurtdışına çıkacaktı. parayı ve dili öne sürenlere yaşantısını anlatıyor.
(bkz: gezginanne)