#tüm esvedista entry'leri

Sevginin Gücündeki Standsfield hallerinin inanılmaz olduğu yetmiyormuş gibi aynı yıl ölümsüz sevgilide 18.yy ışınlanıp beethoveni yaşayacak kadar oynayan efsane oyuncu. gary oldman - esvedista-TT5or
Kibir, aptallığın en açık belirtisidir' demiş Shipman, çok yerinde söylemiş, insanoğlunun var olduğu günden beri vazgeçilmez bir hasleti haline gelen kibir, maalesef çoğu incir çekirdeği hacmi kadar bile meziyet sahibi olmayan kişilerin kendinilerinde barındırdigi davranış biçimidir.
En çok para sahibi kişilerde görülür.
Bazen ise eğitim - akademik olarak kendini geliştiren ama insani olarak nefsine yenik düşmüş doktorlar, proflarda görülür. Facia bir histir. Kimseye bir şey katmaz. Uzaklaştirir. Gururla karıştirilmamalidir.
Olmadığını, olamadığını ve olduramadığınızı anladığınız zaman yaptığınız şeydir. Kimi zaman can yakar kimi zaman rahatlatlatir fakat vazgeçmek negatif bir eylemdir. Vazgeçmek zorunda kalmak ise sol bileği dikine kesmekle eşdeğerdir.
Var olduğu halde hangi kafanın beyni olduğunu anlamadığım bazı insanlar tarafından kabul edilmeyen gerçektir. Günümüz dünyasinda günümüz Türkiyesi elbette bu potansiyelle daha iyi bir yerde olabilirdi fakat şu an olduğumuz yerde son zamanlarda yaşanan, atlatilan, hala arınma sürecinde olan askerden istihbarata hükümetten millete kadar yayılmış bazı geri çekim tehditlerine rağmen, olduğu kadar ayaklarının üstünde, yapılabildigi kadar restini çeken, girebildigi kadar inlere giren, korkmayan, stratejisini en layığı ile değil ama batan bir gemiden kurtarilacaklari en iyi şekilde kurtarmiscasina yapmaya çalışan, bunları yaparken iktidar konusunda da uyanmaya başladığı için artık net ve somut şeyler sunulan, aptallıktan uyandıktan sonra çabuk akillanan bir millete sahip olan tüm bunlar olurken ses çıkarmasıni bilen, her şeyi konuşabilen, sorabilen, sorgulayabilen, gerek milli şuur ve feda gerek ekonomik gerek de askeri bakımdan olduğu yerde zirve için buyuk adımlar atma potansiyeline sahip ve umut vaad eden Türkiye için nasıl olur da güçsüz diyebiliyorsunuz gerçekten anlamıyorum, ülkenizi İngiliz haberciliginden ve Amerikan gazetelerinden takip etmeye devam ettiğiniz sürece bu potansiyeli vaad eden milyon tane kişiye haksızlık etmeye devam edeceksiniz. Şuur olarak neyden besleniyorsunuz bilmiyorum ama teknolojide ve teçhizatta önce satın alıp sonra tasarlayan, önce üretip sonra kullanan, önce içeriye satıp sonra dışarıya satabilen bir ülkeye dönüşmüşken yok efendim hala Rusya bize catara patara veriyor da yok bu igne bile Çin malı vay efendim Hollandadan lale tohumu alıyormusuz diyenler olarak kusura bakmayın ama sizin var olmayı nasıl başardığını çok merak ediyorum. İşi bir de siyasetten dallandirmissiniz güç güçtür, güç milletin ve ülkenindir. Abd ve Rusya sokağı siyasetinden çok mu memnun sanıyorsunuz, putin in gerçek bir diktatör olduğu Trump in arıza bir kıl kuyruk olduğu ortada ama güç güçtür. İktidarla sorun yaşamak ayrı, iktidarlarla sorun güclü ülkelerde de var, güçlü ülke olmak/olma potansiyeline sahip olmak/ ayrı arkadaşlar. Gözünüzu seveyim şu batı medya ağzını bırakın.
Gelecek için konuşacak olursak 3 yıl 2000-2010 arası doğan gençlere eğitmenlik yapmış biri olarak vasat olduklarını söylemek mümkün ama şu an 2010dan sonra doğmuş çocuklara öğretmenlik yapan biri olarak söylüyorum, gerçekten dahi, bilinçli, sorguya ve cavaba erken başlayan pırıl pırıl gençler yetişiyor olacak daha 2040lara gelmeden bir çok alanda bir çok şeyi başarmaya başlayan insanlar büyüyor. Daha 4,5 yaşında ve bana 'bu boyamayı yaparım ama sen de bana moleküler biyoloji hakkında bir şeyler anlatacaksın öğretmenim' diyen, daha dün hawking in ölümunu duyunca hüzünlenen, Atatürke benzediği için Atatürk kim biliyor musun sorusuna ' başkumandan olabilir mi?' diye yanıtlayan ,serbest zamanlarda izledikleri ve duyduklarından ilham alarak afrin ile ilgili olarak bile bir çok fikri olan, karışık boyama yapınca mazeretini gogh gibi yaptım öğretmenim diye sunan çocuklar var. Ve sadece benim sınıfımdaki 10 kişilik bir mevcut sınırı yok bu çocuklarin. Güç bu, bakın güç bunların varolmasi. Ama ortaya çıkar ama çıkmaz, potansiyel var mı var. Kabul edin artık.
Ünlü İngiliz evrenbilimci ve fizik profesörüdür. 76 yaşında hayatını kaybetmiştir.
Gustav klimt 1862-1918 yılları arasında yaşamış sembolist bir ressamdir. Resimlerinde kullandığı kadın figürlerinde donuk yüz ve karışık motifleri kullanarak Art Nouveau akımınin hamillerinden birisi olmuştur. Kendisinin boya üzerinde ışık hakimiyeti sağladığı resimleri de yok değildir fakat bunlar genelen manzara kavramı ile ortaya çıkan çalışmalaridir.
Resimlerindeki kadın figürlerin yoğunluğunda ailesindeki kadınların da etkisi vardır, evvela ablaları Hermine ve Clara daha sonra annesi hatta küçük yeğeni helene bu ilhamdan paylarina düşeni Gustava armağan etmiştir.Gustav Yuzlere ve mimiklere çalıştığı kadar figürun baştan aşağı tüm kıvrımlarina da anlamlar yüklemeyi başarmış ve kadının her halini, her detayını bir zevk banyosu kıvamında gözlere sunmuştur. Fırçasındaki Kadınlarında eski sevgiliden, anneye kadar bir çok kişiden esinlenirken, başyapıtı olan kiss'de aşkı, ihtirasi, erkek egemenliğini, kadınlarin çekimserligini, ölüm ile yaşam arasındaki ince çizgiyi pekala fırçalamistir.
Kendisinin bir çok eseri hala çözülmeyi bekleyen anlamlarla doludur.
Kiss başta olmak üzere
Kadının üç çağı
Umut
Piyano başında Schubert ve diğer eserleri hala gizemli ve derin manalari tek bir bakışla görülmeyecek şekilde figürlerinde saklamaktadir.