#tüm buraya-bakarlar başlıkları

Hadi hayvancılık bitti, tarımın köküne kibrit suyu dendi bunları anlarım ama Levreğin kilosu 100 TL lüfer ise 150. Hadi balığın da ucuzuna kaçalım hamsi diyelim mevsimi geçmeden o da 40-50. Nasıl bu fiyatları görüyor anlamak mümkün değil.
ahmet ümit'in Beyoğlu'nda geçen bir başka polisiye romanı. Kitabın hikayesi güzel aslında ama ümit'te genel olarak gördüğüm kurgusal sıkıntı bu kitapta da var. Olayı tamemen toplayıp en vurucu kısma geldiğinde yine o etkiyi hissedemedim ben, kaldı ki oraya kadar gayet iyi gelmişti.
İsmini söylemeden memleketi söyleme başlığıdır. Başlıyorum:
mola verdiğinizde yaz günü bile üşürsünüz.
İlk aklıma gelen sahne canım kardeşim 'den kahraman'ın öldüğü sahnedir.
şuradan izlenebilir.
Hep komedi filmleri çekiyorsun eleştirilerinin artması üzerine yönetmen ertem eğilmezöyle bir drama çekeceğim ki izlemesi bile çok zor olacak diyerek çekmiş bu filmi. Çok ağır gelmiş topluma bu film ,hatta öyle ki o dönemde bu film yüzünden arzu film batma noktasına gelmiş. Film hakettiği değeri yıllar sonra olsa da bulmuş.
(bkz: zeki ama çalışmıyor)

Yıllar sonra anladım ki keşke moron olsaydım da o derslere çalışsaydım öğretmenim. Ağırlığını sonradan anladım bu lafın.
(bkz: vadideki zambak)

Hatırladığım kadarıyla 4 defa bırakıp aradan zaman geçtikten sonra tekrar başladım. Böyle ite kaka bitti kitap. Aslında böyle zorlamaya gerek de var mıydı bilmiyorum. malum kitap çok, ömür kısa.
Gezerken ya burası da bizim şuraya benziyor dediğiniz Avrupa şehirleri mutlaka olmuştur. Sadece mimariden ziyade belki bi sokağından, belki bi parkından belki de bir insanından yakalanan detaylar önemlidir. Mesela ben roma'yı İstanbul'a çok benzetirim. İkisinin de Her köşesinden bir tarih fışkırır. Tabi Roma geçen zaman içerisinde çok iyi korunmuş, bizse İstanbul'a ihanet ettik.
Bindiği arabayı kullanan kişiye saygısı olmayandır. Malum memlekette herkes efsane şöför, kimse kimsenin sürüşünü beğenmiyor.
Dışardan geleni çok sarmaz belki Ankara ama yaşamayana yapılacak şey de çok aslında. Anıtkabir'e 2-3 saatinizi ayırın. Yavaş yavaş, okuya okuya, sindire sindire gezin. Ankara kalesi'ne çıkın, şehri bir de o uçtan görün. Ulucanlar cezaevi müzesi'ni gezin. Bi kahve alıp kuğulu park'ta oturun.