Gözlemlenen olay aslında bir göktaşının atmosfere girerek yanmasıdır.

Bahsi geçen göktaşları atmosfere giriş sıralarında yanmalarından ötürü, belirgin ve parlak bir ışık saçarlar. Bu sırada parçalandıkları için, arkalarında bıraktıkları kuyrukları, kısa bir süreliğine görünür olarak kalabilir. Üstelik, içerdikleri elementlere göre, renkleri dahi değişim gösterebilir.

bu olay halk arasında ise uzaydan bir yıldızın dünyaya düşmesi olarak tanımlanmaktadır ve bu yüzden ‘yıldız kayması’ denmektedir.
güneşimizin de bir yıldız olduğunu söyleyerek, tanıma başlayayım. yıldızlar, boyutları ve tayf türlerine göre ayırılır, yıldız türleri de bu ayrımın isim bulmuş halidir. O, B, A, F, G, K ve M harfleriyle temsil edilir. bu ağırlık sıralamasıdır, o en ağır, m en hafiftir. bu arada, hafif yıldızların anakol evresi daha uzundur. daha az yakıtı olmasına rağmen, reaksiyon çok daha yavaş gerçekleştiği için, daha uzun süre parlamaya devam ederler. teker teker açıklayalım.

M tipi kırmızı cüce yıldızlar: kütle olarak güneşin yüzde 7 ve yüzde 60lık kütlesine tekabul eder. ömrü ortalama olarak 70 milyar yıl ile birkaç trilyon yıl arasındadır. büyük olanların ömrü daha kısadır. şuana kadar hiçbir kırmızı cüce ölmemiştir. çünkü evren 15 milyar yaşındadır. daha gençlik dönemlerinde abileri kısaca. heh ölümü de şöyle, nispeten büyük olanları beyaz cüceye, küçük olanları ise kara cüceye dönüşüp yakıtlarını tüketiyorlar. bu arada, sayı olarak evrendeki en fazla sayıda yıldızlardır. ortalama olarak evrendeki yıldızların yüzde 80ini filan oluştururlar. bu yıldızlar, ileride güneşimiz söndüğünde, bize yeni yuva bulma konusunda çok yardımcı olabilirler. tabi ki, o kadar yaşayabilirse insanoğlu. kütleçekim kilidi problemi yüzünden, şu anda pek gelişmiş hayat türü bulunabilecek yıldız tipi olduğunu düşünmüyorum. tabiki bilgimiz kısıtlı bu konuda, kimse emin olamaz. kütlesi düşük olduğu için , kütleçekimi de diğer yıldız türlerine göre daha zayıftır, böylece yaşanabilir alan (bkz: habitable zone) diğer yıldızlara göre çok daha yakındır.

K tipi turuncu yıldızlar: kütle olarak güneşin yüzde 65-80 arasındadırlar. biraz daha büyümüş çocuklardır. ömrü 20 milyar yıl ile 70 milyar yıla kadar giden bir yelpaze içerisindedir. bunlar da hiç ölmemiştir. ama ölümleri kırmızı dev yıldıza dönüşüp, daha sonra beyaz cüce olmak şeklinde olur. kütleçekimi biraz daha kuvvetli olduğu için, kütleçekim kilidi gezegenin boyutuna göre pek mümkünmüş gibi gelmiyor bana, bunu daha detaylı araştırmak lazım. heh, toplam yıldızların ortalama yüzde 8i bu tiptir. Bence, yaşam aramak için g tipi ile birlikte ideal tip yıldızlardır.

G tipi sarı yıldızlar: ahanda geldik güneşimiz tipi yıldızlara. güneşin yüzde 85i ve 1.1 katı arasındadırlar. 13-15 milyar yıl yaşına kadar yaşayabilirler maksimum. daha sonra bir kırmızı deve, sonra da beyaz cüceye sönerek ölürler. tahmini olarak evrendeki g tipi sarı yıldızların yarısı ya kırmızı deve dönüşmüş durumda, ya da çoktan beyaz cüce yıldız olmuştur. bir yaşam barındıracak enerjiyi verdiği kesin olarak bilinen tek yıldız tipidir. (bkz: dünya) tahminen yıldızların yüzde 3-4 oranı bu tip yıldızlardır.

A ve F Tayfı Beyaz yıldızlar: güneşin 1.5 - 2.5 katı filandır boyutları. 300 milyon yıl ile 4 milyar yıl arası yaşayabilirler. g tipi yıldız gibi ölürler. ortalama olarak yüzde 2 f tipi, yüzde 0.7 a tipi yıldız vardır evrende. şimdi, bu tip yıldızların gezegenlerinde, pek gelişmiş yaşam olduğu düşünülmez. sebebi ise yıldızların ömürleridir. dünya, 5 milyar yaşındadır ve insalık olarak geldiğimiz yere bakın. 4 milyar yaşında bir gezegen düşünün, ne kadar ilerleyebilirdi. elimizdeki tek örnek, dünyaya göre fazla değil. ama evrende bizi ne beklediğini kim bilebilir?

o ve b tipi mavi-beyaz devler: güneşin 3.5 ila 120 katı yıldızlardır. isimlerini hakedicek şekilde devlerdir. 1,5 milyon yıl ile 150 milyon yıl arası ömürleri vardır. kocamanları süpernova oluşturarak patlar, arkasında kara delik bırakır, daha minnakları ise yine beyaz cücede kalır. yaşam ömrü ile söylediklerim, bir üst evredeki yıldızlardan daha kötümserdir.

kırmızı dev yıldızlar: hidrojeni tüketen yıldızlar, yukarıda saydıklarım tiptelerse, helyum yakmaya başlarlar. fakat, helyum yakmak için gerekli enerji, hidrojen yakmak için gerekli enerjiden kat ve kat fazladır. yıldız bunu dengelemek için bildiğin büyür ama, ne büyüme. masanızda bir tenis topu olduğunu düşünün. güneşi topluiğne ucu olarak boyutlandırırsak, na o tenis topu kadar olacaktır. dünyayı içine alacak kadar büyüyecek kısaca. demire kadar tüketebiliyor yıldızlar, demir için dışarıdan enerji gerektiği için, demir atomu yakımına gelince malesef yıldız ölüyor.

ölü yıldızları da yazalım madem. yukarıda bahsettiğimden artı olarak bir de nötron yıldızı vardır, onu daha önce açıklamıştım ordan okuyun yoruldum valla.
Geçen sene Gümüşlük’te yaptığım aktivite. İlk kamp deneyimimdi. Sahil kenarında iki ağacın arasına hamağımı kurup keyfime bakmıştım. Huzur bulmak için birebir. Kesinlikle tavsiye edilir.
Fakat sakın bunu yaparken bir çapkına vurulmayın. (bkz: kamp ateşinde aşık olmak)
türk mucit. 1927 yılında tayyare makinist mektebi'nden birinciikle mezun olmuş. kendi kendine havalanan planör, otomatik açılan paraşüt, dikey kalkan helikopter gibi pek çok önemli icat ona ait. 1938 yılında planörle 14 saat 20 dakika havada kalarak dünya rekoru kırmıştır.

1943 yılında otomatik paraşüt açma sistemini buldu. Bu muhteşem buluşla hiçkimse ilgilenmedi. Amerikalılar hariç! Tabii ki icadı çalındı. Kendi ağzından konuyu şöyle anlatmış Emrullah Ali Yıldız:

“İşte bu sıralarda karşıma iki yabancı mühendis çıktı. Keşfimle çok yakından ilgilendi. Tetkik ettirmek üzere benden hesap ve projeler istendi. Hepsini aldı gitti. Aradan tam bir sene geçtikten sonra cevap geldi. Geldi ama, artık bizim keşif, keşif olmaktan, icat olmaktan, ihtira olmaktan çıkmıştı. Tabii tıpkısı değil, fakat benimkine benzer bir alet, şimdi Amerika havacılığında muvaffakiyetle tatbik ediliyor.”

yine uçakların pervane yapımıyla ilgili bir icadını kabul ettiremedi ve 1.000 usd'ye amerikalılara satmak zorunda kaldı.

tüm bunların sonunda tabii ki küserek kendine bir fotoğraf stüdyosu açtı. ama orada da icadı bırakmadı. stüdyoda bir aynanın karşısına geçerek kendi fotoğrafını çekebildiğin bir sistem kurdu ve adını da gör-çek koydu. bugünlerde sunay akın öncülüğünde türk dil kurumu'na selfie yerine özçekim değil gör-çek teriminin kullanılması için kamuoyu oluşturulmaya çalışılıyor. ben de sonuna kadar destekliyorum.
emrullah ali yıldız - nes-UBwMn
Deniz tekin’in pek sevdiğim şarkısıdır. İlk kez geçen sene kamp ateşinde aşık olmak başlıklı entryde bahsettiğim o serseri mayının gönlüme bıraktı kor etkisinde dinlemiştim. Her dinlediğimde ağlardım ama az evvel dinledim ve hiç kötü hissetmedim. Onun yarattığı acıyı ve hissiyatı içimden tamamen attığımı fark ediyorum. Akıp gitti ve ben artık daha iyiyim. Onun yüzünden nefret ettiğim yıldızlarla tekrar barıştım bugün. Ondan önce yıldızlara aşıktım. O geldi ve aşık olduğum her şeyi ruhumdan söküp atıp yerine kendisini bırakmıştı. Ve ben bugün “içimde kayıp giden yıldızlar”a tekrar kavuştum.

Elveda karşılıksız aşkım...
Türk tiyatrosu efsanesini kaybetti. Yıldız Kenter 91 yaşında hayata gözlerini yumdu
istanbul doğumlu, popüler kültür ve yozlaşma üzerine dikkat çekici kitaplara imza atan yazar. uzun yıllardır sürdüğü şiir serüvenini, ısrarla devam ettiren şair, yurt içi ve yurt dışından aldığı bir çok önemli edebiyat ödülü ile yoluna devam etmektedir.

bazı kitapları: iliklerime kadar çığlık, bir yaman türküdür kaçaklığımız, bağışlanmak şaire göre değil, dil lal olur, ters akıyordu mavi, susmak hangi makamdır.