İnterrail türkiye grubunun mottosu.

Matlı çadırlı çantanın göründüğü an ağızdan dökülen o kelimeleri kürekle vura vura geri sokma çabası.

Nasıl bi aşiret olduğumuzun kanıtı, zira çok alakasız yerlerde birileri çıkar karşınıza ve evet gruptandir. Bu konuda bilekliklerin katkısını hiçe saymak olmaz tabi.
gençler biri var. kim bilir belki bir gün senin için yazdığım şiirleri sana da okurum dediğim biri. mesajıma cevap ver lan it! diye telefonun başında beklediğim.

ona buradan sesleniyorum. "yabancıların en yakınıydın sen."

şu anda okuman gereken o kadar çok şey var ki, hatta o kadar yoğunsun ki, hiçbir şeye aşka, sevgiye bile zaman ayıramıyorsun. senin başka önceliklerin var, bu uğurda facebook unu kapatıyorsun, whatsapp ı kullanmıyorsun, her şeyden vazgeçiyorsun, benden bile...

ama zaman geçiyor, bu yaşta kaprislerle geçirilecek vakit kalmadı. başka ne diyeyim.

yolun açık olsun, o çok sevdiğin başarıların hep senin olsun.
yaratıcı dizi sektörümüzün acilen el atması gereken dizidir. ayrıca harvard hukuk milliyetçiliğinin tavan yaptığı dizi. (bkz: mike ross)
mersin'in silifke'ye (doğusunda) bağlı turistik yerleşimi. alabildiğine uzun plajı ve temiz deniziyle meşhurdur. kıbrıs'a giden feribotlar da buradan hareket etmektedir.
animedeki neşeli havanın aksine ileri derece ciddiyet, hüzün ve kan barındıran ova.
Turk edebiyatinin en mihenk taslarindan biri olan degerli isim. İkinci Yeni hareketinde bir süre yer almistir ama Cemal Süreya’nın konuşma dilini şiirde kullanması Garip akımına benzemektedir. Bu yönüyle de şair 2. Yeni çizgisinden ayrilir. En sevdigim siiridir sana giden yollar kapali

sahi bu gece carsamba gecesi miydi?



Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni

Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli

Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki

Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi…

Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri
ulan üniversite 2. sınıftayım bir kız arkadaş evine davet etti vize öncesi çalışalım diye duşumu aldım, traşımı oldum parfümümü sıktım hatta yolda koku uçar diye parfümü de çantaya attım evin önüne geldim. Ayakkabıları çıkardım, çantadan yedek çorapları çıkardım geçirdim ayağıma ( işte bunlar hep seks ) çaldım kapıyı.

kapının açılmasıyla allah belasını versin keşke açılmasaydı! yüzüme kesif ciğer çürüten bir koku vurdu. Dedim vize öncesi herhalde mutfağı toplamaya zamanları olmadı birazdan alışırız. Salona geçtim ama içeri her adım attığımda koku bronş uçlarıma kadar halay çekiyor. Evde bir tane de kedileri var bunların, şerefsizim hayvan ben girdiğimde koridorda bayılmıştı bir anda canlandı geldi kucağıma oturdu kızda diyo ki; '' aa kimseye gitmez normalde'' ben tabi anladım hayvan o leş kokudan kurtulmak adına temiz bir kokuya sığındı. Ne yapsam gitmiyor hayvan üstümden.
Neyse ben dedi bi çay koyayım dedim allah rızası için koyma daha çok gencim. tabi böyle demedim de dedim ne gerek var ya uğraşma peki tamam dedi başladık kitap felan karıştırmaya ama koku hala ciğerlerimi dağlıyor karı giymiş çatallıyı önümde eğilip frikik veriyor ama mümkün değil o kokuda gol atayım dayanamadım hafif karizmatik bi ses tonuyla hangisi senin odan dedim allah belamı versin demeseydim demez olaydım tüm şehir ağzıma sıçsaydı da demez olaydım heyecanla fırladı tuttu elimden odaya götürdü.
kapıyı açar açmaz gözlerimde ışık huzmeleri oluştu dedim ki elleh! hafifçe göz gezdirdim kedi bacağıma yapışmış kurbanın olayım abi girme diyor ama kokunun şiddetini git gide hissediyorum baktım sandalyenin üstüne 1 çift çorap ama çorap demeye bin şahit lazım çorapların dili olsa yakın beni diyecek hmm dedim güzelmiş hadi salona geçelim kız bi bozuldu ama sikimde değil bir an önce kaçmam lazım kendimi çaldırma numarasıyla arkadaşlar arıyor acil eve gitmem lazım diyip zor kaçtım evden.
1991 yılında yayınlanan 18 şarkılık bir RHCP albümü. kendilerinin 5. stüdyo albümüdür ve bu albümden sonra meşhur olmuşlardır. 9. şarkısı give it away ve 11. şarkısı under the bridge bence birer başyapıttır.