kürenin haritasını elimize aldığımızda güney afrika'nın batısında, uruguay'ın doğusunda ve güney pasifik okyanusunun hemen hemen tam ortasında bulunan, dünyada, üzerinde yaşam olup karadan en uzak olan adadır. 1506 yılında portekizli deniz komutanı tristao da cunha tarafından keşfedilmiştir ve günümüzde ingilizlerin yönetimindedir.
ilk iki günde yarattığı şok etkisiyle boşlukta hissetmek..gün geçtikçe acının hafiflemesi.
75. altın küre ödül töreninde kırmızı halıda yürüyen bir çok yıldızın desteklediği, reese witherspoon'un sektördeki cinsiyetçiliğe isyan etmek için sosyal medya üzerinden günler önce başlattığı, kırmızı halıda siyah giyme protestosunun genel adıdır ve sosyal medya etiketidir.
türkçe karşılığı süre doldu demektir.
(bkz: sandy island)

bu adadan iki yerde söz edilmektedir. biri avustralya diğeri ise kanada. avustralyadaki adanın aslında var olmadığı, uydu çekiminde yapılan hata nedeniyle varmış gibi haritalara geçirildiği iddia edilirken(sonradan haritalardan kaldırıldığı da söylenir); kanada'daki sable adasında kah 40 kişinin kah 7 kişilik bir meteoroloji ekibinin yaşadığı söylenmiştir. hatta uzuun yıllar boyunca adada tek başına yaşadığı öne sürülen bir doğa bilimci bile var denilmektedir (bkz: zoe lucas)

etrafı gemi batıklarıyla çevrili olarak betimlenir. biri de çıkıp sormamıştır ki aga bunca gemi neden bi tek burada battı. neyse böyle bir yer varsa ve üzerinde yaşam varsa, o kesin vahşi doğal yaşamdır.
istanbul'da fatih'ten edirnekapı'ya giderken sağda, kariye müzesinin hemen dibinde bulunan, osmanlı ve bizans dönemlerinde şairlerin sanatkarların toplanıp sohbet ettikleri, pierre loti'yi hiç aratmayan ayyynı manzarasıyla, bir istanbul manzarasına doyma tepesidir.
- bir kadın kendini size sunuyorsa kaşıklayın. çok toksanız bir lokma alın gerisini yolluk yapın. reddederseniz 100 yıl geçse unutmazlar.
troll internette huzur bozan, sağa sola sataşan, yoktan yere sıkıntı yaratan, sarkıntılık yapan, başkalarını tuzağa düşüren kullanıcıları tanımlayan bir sıfatttır. Hadi dünyayı yeniden trolleyelimm:)
inat değil mi yazmayacağım tanım buna. bilmeyen yoktur hırsızlığın ne olduğunu. ben size hırsızlığın ve güvensizliğin müslüman topraklara gelişini hafif sarkastik ve öyküleştirerek anlatacağım sadece.
"çeşme başındaki zincirli bardak" : geleneğimizdir, kapanmayan sevap defterimizdir çeşme yaptırmak. ölmüşlerimizin adına yaptırırız bazen, ismini de çeşmenin üstüne yazarız, bir de bardak koyarız metalden. susayan kişi bardağa suyunu doldurur ve yudum yudum içer. bardağı havaya doğru kaldırıp son yudumları içerken başımız da yukarıya doğru kalkar ve içtiğimiz suyun sevabından nasiplenecek kişinin ismini görürüz. "elhamdülillah allah razı olsun deriz". çeşmeyi ilk gördüğümüzde ismi okumayız çünkü susuzluktan farketmeyiz. o bardağı
yukarı kaldırırken okuruz o ismi. altı üstü bir çeşme diyip geçmeyin. bu kadar ince düşünürmüş atalarımız bir çeşme yaptırırken bile. eee ne alaka hırsızlık falan diyorsunuz biliyorum. insanlar çeşmeye gelip o bardakla su içer gidermiş yıllarca. sonra bir gün
bardak çalınmış. insanlar günlerce elini suya dayayıp içmiş o sulardan. ihtiyaç sahibidir belki diye hüsnü zan yapmışlar ilk zamanlar.
bir daha bardak konulmuş, yine çalınmış. bu böyle devam etmiş. daha sonra o bardağa zincir takılmış. yoldan geçen herkes o zincirli bardağı görüp gittiği yerde hırsızın ve hırsızlığın olabileceğini düşünerek güvensizlik yaşamış. işte o çalınan bardaktan sonra; ne rahmetli ismiyle anılmış, ne de güven kalmış.


çeşme başında zincirli bardak
yar çeşmeden geçiyor bakmıyor hiç bu yana
e yar birazcık dursan yüzüne baksak
ciğerim yandı yine çeşme derdime ortak
çılgınlar gibi gitmek istediğim şirin akdeniz-kuzey afrika ülkesi.
bugünlerde aklımı kurcalayan, yakında gerçekleştireceğim hede.

bir yandan da uzun süreli asya turumu planlıyorum.

ben bir evliya çelebi olamam, günümüz seyahat bloggerları gibi popüler de olamam, ancak bir gezgin olarak, kendim için kendimi keşfetmek için yeniden yollara düşmem ve üniversite yıllarımda gördüğüm batı dünyasının aksine (erasmus-wat-interrail) asya kıtasına gitmem gerektiği kanısına vardım.

yorulunca bir ağaç dibinde mızıkamla düşsel dünyamda da seyahat edebilmem gerek, lakin mevcut düzenin kalıpları içinde bedenimiz gibi zihnimizde yerinde sayıyor.

otuzuma yaklaştım, büyük bir holdingte iyi bir işim var, kısa süre sonra istifa edeceğim ve asya turuna çıkacağım. aileme bundan bahsetmedim.

edit 1 : istifa ettim, ihbar vb süreci gecsin, asya planına başlayacağım, ilerde 2. edit gelecek.

edit 2: sağlık ve aile sorunları biraz gecikmeye sebep olsada, an itibariyle artık tayland a biletim var, 1 ay sonra oralardayım sözlük, hadi bakalım :)

edit 3: 3-5 güne tayland'tayım sözlük :)