dünyayı değiştirebilmek için, önce insanın kendisinden başlaması gerek
(bkz: okan bayülgen) tarafından sunulan medya ve eğlence sektöründen ünlülerin katıldığı bir televizyon programdır. program stüdyo seyircisine açıktır. izleyiciler programa telefon ve twitter dolayımıyla katılım sağlamaktadır. programda medya arkası ve malumatfuruş isimli iki bölüm bulunmaktadır. medya arkası bölümünde anaakım medyada yayınlanan medya metinleri ve video temelli toplumsal paylaşım ağlarında yer alan kullanıcı türevli içerikler program sunucusunun yorumları ile değerlendirilmektedir. malumatfuruş bölümünde ise, programa katılan konuklara program ekibi tarafından hazırlanan sorular yöneltilmekte, şıklarda yer alan eğlendirici cevaplar üzerinden yeni metinler üretilmektedir.
tüylerimi diken diken eden olaydır. öğretmenlik sabırlı olmayı gerektirir, nasıl bir insan 6-7 yaşında bir çocuğa bunu yapabilir! dayakçı öğretmenin açığa alınmıştır.
haber linki
haber linki
Kalabalıklar içindeki yalnızlığı daha güzel anlatan bir film yok sanırım. Bu filmde bir şey var, beni derinden etkileyen. Scarlett'in saf güzelliği, derin yalnızlığı, sonrasında kendisiyle aynı kaderi paylaşan Bill Murray'in canlandırdığı karakter ile yakınlaşması. Tek bir cinsel sahne icermeden o naiflik, o aşkın en güzel halini en içten anlatmasi. Hele de geçen gün Cigarettes After Sex- Nothing's Gonna Hurt You Baby klibinin bu film sahnesi ile müzik videosunu gördüğümden beri aklımdan çıkmıyor, bu gece yine acip izledim. Bir şarkı ve klip ancak bu kadar uyumlu olabilirdi.
o bir suriyeli mega star. qaval techno'nun en büyük temsilcisi.
oğlunun şanlıurfa'daki düğünü
kendisi Glastonbury, montreal jazz, ATP Nightmare Before Christmas, Way out West,Electric Picnic one live gibi sayısız festivalde kitleleri peşinden sürüklemiştir.
warni warni
ya bnayya
oğlunun şanlıurfa'daki düğünü
kendisi Glastonbury, montreal jazz, ATP Nightmare Before Christmas, Way out West,Electric Picnic one live gibi sayısız festivalde kitleleri peşinden sürüklemiştir.
warni warni
ya bnayya
para yerine redbull kullanarak gezilen yarışma. bir zamanlar kurallar şunlardı;
para, kredi kartı, bankamatik kartı vs. yok.
cep telefonu yasak, uçuş kullanılmayacak
önceden ulaşım organizasyonu yapmak yok
diğer takımlara sabotaj yok.
ziyaret ettiğiniz her ülkenin yasal sınırlandırmaları içerisinde davranmak zorundasınız. eğer emin değilseniz, merkez ile iletişime geçip netleştirin.
her takım en az 6 checkpoint’i ziyaret etmek zorundadır.
eğer bir takım bu kurallardan herhangi birine uymazsa, diskalifiye edilir. ilgili takım eve güvenli dönüşünden kendisi sorumlu olur.
para, kredi kartı, bankamatik kartı vs. yok.
cep telefonu yasak, uçuş kullanılmayacak
önceden ulaşım organizasyonu yapmak yok
diğer takımlara sabotaj yok.
ziyaret ettiğiniz her ülkenin yasal sınırlandırmaları içerisinde davranmak zorundasınız. eğer emin değilseniz, merkez ile iletişime geçip netleştirin.
her takım en az 6 checkpoint’i ziyaret etmek zorundadır.
eğer bir takım bu kurallardan herhangi birine uymazsa, diskalifiye edilir. ilgili takım eve güvenli dönüşünden kendisi sorumlu olur.
1. öğretmen yetiştiren fakültelerin işlevselsizliği
2. yapılan stajların sözde staj olması
3. öğretim programlarının işlevselsizliği
4. ders kitaplarının işlevselsizliği
5. öğretmen kılavuz kitabı saçmalığı
6. '' benim çocuğum ..... '' ile başlayan sonu gelmeyen cümleleri kuran ebeveynler.
diye uzayıp gidebilecek sorunlar.
ayrıca yeni mezun olan ve göreve yeni başlayan şahsım için yüzüme tokat gibi çarpan sorunlardır da.
ilk gün heyecanla tin tin tin sınıfa girdim tanışma, oyunlar derken günü bitirdik. 2. gün, 3. gün derken bir baktım cuma günü olmuş ve ben sınıf defteri denen şeyi tamamen unutmuşum. teeee yıllar önce sınıf defterini bununla doldururum dediğim meşhur kalemimi çıkardım ve açtım ve defteri. önce biraz birbirimize baktık, sonra biraz daha, biraz daha... lan? ben sınıf defteri doldurmayı bilmiyorum ki.halbuki stajda yaptım. yaptım değil mi? orada her şeyi öğrenmiş olmam lazımdı değil mi? diyerek ilk bomba patladı
öğretmenler odasına gidiyorum. yeniyim daha, konuşmaktan ziyade dinliyorum... allahım o da ne? bütün zümrelerim, anlaşmışlar gibi, aynı sayfada haftayı kapatmış. ama nasıl olur? hani her çocuk özeldi? hani sınıflarımız homojen değildi? hani öğretim programlarının esnekliği?
sorunu hala kendimde arayıp dururken ikinci haftaya giriyoruz. demokrasi dediğimiz değerli kavramı anlatacağım kuzucuklarıma ama nasıl? kılavuz kitabım var çok şükür... açmaz olaydım. demokrasi, demokratik çözümler,uygulamalar tüm bunları anlatmak için bana önerilen süre bir ders saati. bu bir ders saatinde ders kitabındaki soruları cevaplayıp, çalışma kitabındaki etkinleri yapıp, okulumuzdaki demokratik uygulamalardan birinin resmini çizeceğiz. ha bir de fakültede öğrendiğim öğretim tekniklerini de uygulamam lazım...
neyse diyip meslek aşkı ile başlıyorum bir sonraki haftaya. veliler haftalar geçmesine rağmen çocuklarını her gün sınıfın içine kadar getirip, sırasına oturtmaya kararlı. başa çıkamıyorum. ama bugün bir farklılık var. velim sinirli. yanına gidip konuşacağım ama ben gitmeden başlıyor kükremeye '' benim çocuğum.............'' , '' benim çocuğuma kimse .............. '' o cümle kurdukça ben sakinliğimi korumak için inanılmaz bir savaş veriyorum. velim diğer bir öğrencimin yanına gidip '' bir daha benim çocuğumla alay edersen seninle görüşürüz'' diyerek kulağını çekiyor. '' sizin bu sınıfta bir evladınız varsa benim yirmi beş evladım var, dokundurmaaamm !!! '' diyerek sinirle,en sert çıkışımı yapıp kadını sınıftan çıkartıyorum.
hala şokunu atlamadığım ve beş haftada yaşadığım sorunlar. gelecek günlerde ideallerimi kaybetmekten korkuyorum sözlük.
devamını göster bana...
2. yapılan stajların sözde staj olması
3. öğretim programlarının işlevselsizliği
4. ders kitaplarının işlevselsizliği
5. öğretmen kılavuz kitabı saçmalığı
6. '' benim çocuğum ..... '' ile başlayan sonu gelmeyen cümleleri kuran ebeveynler.
diye uzayıp gidebilecek sorunlar.
ayrıca yeni mezun olan ve göreve yeni başlayan şahsım için yüzüme tokat gibi çarpan sorunlardır da.
ilk gün heyecanla tin tin tin sınıfa girdim tanışma, oyunlar derken günü bitirdik. 2. gün, 3. gün derken bir baktım cuma günü olmuş ve ben sınıf defteri denen şeyi tamamen unutmuşum. teeee yıllar önce sınıf defterini bununla doldururum dediğim meşhur kalemimi çıkardım ve açtım ve defteri. önce biraz birbirimize baktık, sonra biraz daha, biraz daha... lan? ben sınıf defteri doldurmayı bilmiyorum ki.halbuki stajda yaptım. yaptım değil mi? orada her şeyi öğrenmiş olmam lazımdı değil mi? diyerek ilk bomba patladı
öğretmenler odasına gidiyorum. yeniyim daha, konuşmaktan ziyade dinliyorum... allahım o da ne? bütün zümrelerim, anlaşmışlar gibi, aynı sayfada haftayı kapatmış. ama nasıl olur? hani her çocuk özeldi? hani sınıflarımız homojen değildi? hani öğretim programlarının esnekliği?
sorunu hala kendimde arayıp dururken ikinci haftaya giriyoruz. demokrasi dediğimiz değerli kavramı anlatacağım kuzucuklarıma ama nasıl? kılavuz kitabım var çok şükür... açmaz olaydım. demokrasi, demokratik çözümler,uygulamalar tüm bunları anlatmak için bana önerilen süre bir ders saati. bu bir ders saatinde ders kitabındaki soruları cevaplayıp, çalışma kitabındaki etkinleri yapıp, okulumuzdaki demokratik uygulamalardan birinin resmini çizeceğiz. ha bir de fakültede öğrendiğim öğretim tekniklerini de uygulamam lazım...
neyse diyip meslek aşkı ile başlıyorum bir sonraki haftaya. veliler haftalar geçmesine rağmen çocuklarını her gün sınıfın içine kadar getirip, sırasına oturtmaya kararlı. başa çıkamıyorum. ama bugün bir farklılık var. velim sinirli. yanına gidip konuşacağım ama ben gitmeden başlıyor kükremeye '' benim çocuğum.............'' , '' benim çocuğuma kimse .............. '' o cümle kurdukça ben sakinliğimi korumak için inanılmaz bir savaş veriyorum. velim diğer bir öğrencimin yanına gidip '' bir daha benim çocuğumla alay edersen seninle görüşürüz'' diyerek kulağını çekiyor. '' sizin bu sınıfta bir evladınız varsa benim yirmi beş evladım var, dokundurmaaamm !!! '' diyerek sinirle,en sert çıkışımı yapıp kadını sınıftan çıkartıyorum.
hala şokunu atlamadığım ve beş haftada yaşadığım sorunlar. gelecek günlerde ideallerimi kaybetmekten korkuyorum sözlük.
gün içinde yapacağı bir açılışta açıklayacağı düşünülüyor. olası bir ters hareket ile istifa etmiyorum da diyebilir. o zaman yer yerinden oynayacaktır.
dünyanın çoğu yerinden bağımsız tv, sosyal medya gibi popüler hayatın yoğun olması olabilir. hatta çoğu oyunun birden popüler olmasının sebebi de bu bence.
hastalık derecesinde takip ettiğim belgesel serisi. bu serinin amacı, uçak kazalarının nedenlerini inceleyip millete göstermektir. bu belgelsel bize gösteriyor ki uçak kazalarının %99'u insan hatası yüzünden oluyor. bunun ne büyük örneği;
(bkz: 14 ağustos 2005 atina uçak kazası)
(bkz: 14 ağustos 2005 atina uçak kazası)