Diğer adı mehterandır.
Osmanlı Yeniçeri Askerî Bandosu da denir. Dünyanın en eski askerî bandolarından birisidir. Farsçadaki "mihter" kelimesinden türemiştir.
(bkz: mehter marşı)
Osmanlı Yeniçeri Askerî Bandosu da denir. Dünyanın en eski askerî bandolarından birisidir. Farsçadaki "mihter" kelimesinden türemiştir.
(bkz: mehter marşı)
Osmanlı’da savaş denilince akla gelen ilk şeylerden biridir.
AB vatandaşlığı veren herhangi bir ülke olabilir.maksat bir kenarda bulunsun.
uzun zaman sonra böyle bir şeyle karşılaşmak mutlu ediyor,özellikle böyle bir günde.Dinlerken insanın tüyleri diken diken oluyor.
Ama yemezler turkcell bu çırpınışlar boşuna bu aklanma çabası boşuna !
Ama yemezler turkcell bu çırpınışlar boşuna bu aklanma çabası boşuna !
svalbard anlaşması, kuzeyde bulunan son yerleşim olan svalbard için 42 ülkenin katılımıyla imzalanmış bir anlaşmadır.
svalbard norveç'e bağlıdır ancak svalbard anlaşmasıyla özerk bir yapıya kavuşmuştur. anlaşmaya taraf olan bazı ülkeler İsveç, norveç, rusya, tayland, filipinler cumhuriyeti, afganistan, suudi arabistan ve abd şeklinde sıralanabilir. bu ülkelerin vatandaşlarının svalbard'da yaşama, çalışma ve ticaret yapma hakkı bulunur. tabi bu gerçekten de hükümdür. eğer kendinize yetecek kadar para kazanmıyorsanız, bu ülkelerin vatandaşlarından olsanız da sadece turist olarak orada bulunursunuz ve geri dönersiniz.
anlaşmaya göre bir diğer yasak da adada ölmektir. duyunca kulağa saçma gelse de bu dolaylı olarak gerçektir. eğer hasta olursanız ana karaya gönderilirsiniz yani svalbard dışına. asla orada yatılı hasta olamazsınız bu yasaktır. bunun nedeni de ceset sorunu anladığım kadarıyla. şöyle ki, ağır hastaysanız ölme riskiniz vardır. öldüğünüzde gömülürseniz, adanın iklim şartlarından dolayı cesediniz çürümeyecektir. bu nedenledir ki bütün svalbarda hizmet eden sadece bir tane mezarlık vardır ve o da yerleşimin çok uzağındadır. ayrıca 80 küsür yıldır, çürüme gerçekleşmediği için kimse gömülmemiştir.
bana tuhaf gelen bir diğer bilgiyi de paylaşayım: bilindiği üzere norveç shengen bölgesidir. detay isteyenler için (bkz: shengen anlaşması) svalbard da norveçe bağlıdır. ancak svalbard shengen bölgesi değildir.
svalbard norveç'e bağlıdır ancak svalbard anlaşmasıyla özerk bir yapıya kavuşmuştur. anlaşmaya taraf olan bazı ülkeler İsveç, norveç, rusya, tayland, filipinler cumhuriyeti, afganistan, suudi arabistan ve abd şeklinde sıralanabilir. bu ülkelerin vatandaşlarının svalbard'da yaşama, çalışma ve ticaret yapma hakkı bulunur. tabi bu gerçekten de hükümdür. eğer kendinize yetecek kadar para kazanmıyorsanız, bu ülkelerin vatandaşlarından olsanız da sadece turist olarak orada bulunursunuz ve geri dönersiniz.
anlaşmaya göre bir diğer yasak da adada ölmektir. duyunca kulağa saçma gelse de bu dolaylı olarak gerçektir. eğer hasta olursanız ana karaya gönderilirsiniz yani svalbard dışına. asla orada yatılı hasta olamazsınız bu yasaktır. bunun nedeni de ceset sorunu anladığım kadarıyla. şöyle ki, ağır hastaysanız ölme riskiniz vardır. öldüğünüzde gömülürseniz, adanın iklim şartlarından dolayı cesediniz çürümeyecektir. bu nedenledir ki bütün svalbarda hizmet eden sadece bir tane mezarlık vardır ve o da yerleşimin çok uzağındadır. ayrıca 80 küsür yıldır, çürüme gerçekleşmediği için kimse gömülmemiştir.
bana tuhaf gelen bir diğer bilgiyi de paylaşayım: bilindiği üzere norveç shengen bölgesidir. detay isteyenler için (bkz: shengen anlaşması) svalbard da norveçe bağlıdır. ancak svalbard shengen bölgesi değildir.
bir önceki gün tayyip geliyor diye otobüsleri ücretsiz yapan belediyenin 29 ekim için ücretli şekilde devam ettiği rezilliktir.
Hadi toplanın tanış olalımm
Kalede kerimcan durmaz
Toplumları birbirinden görünmez bir sınır ile ayıran ancak o toplumu meydana getirenleri yine adeta görünmez bir iple birbirine bağlayan sihirli değneğin adıdır.
ÇKP yönetimi 1955 yılında Şinjiang Uygur Özerk Bölgesini tesis ettikten sonra Çin toplumu ve kültürüne en mesafeli olan Uygur Türk toplumunu Çin lehine değiştirmek ve dönüştürmek için daha kapsamlı ve planlı politika, strateji benimsemiştir. Soğuk savaş sonrasında Batı tarafından üretilen sözde "İslami Terör" söylemi, Çin'in Uygur politikası ve stratejisinde radikal değişimlere gitmesi için bulunmaz bir gerekçe olmuştur. 1994 sonrası din kurumuna yönelik yürüttüğü sürekli süpürme ve silme kampanyasını 2003 yılındaki dil, eğitim ve kültür kurumuna yönelik sistematik değiştirme ve dönüştürme uygulamaları izlemiştir. 2006'dan itibaren kırsallardaki çoğu 16-22 yaş arası bekar Uygur köylü kızlarının zorunlu olarak Doğu Çin'deki fabrikalara transfer edilmeye başlanması ile işbu dönüştürme süreci zirve yapmıştır.