başlığın daha uzunca hali "daha genç gözükmek ve kırışıklıklarını ortadan kaldırmak için botoks yaptıran insanların ağzının burnunun dayak yemiş şekle dönmesi" olacaktır. (bkz: karakter sınırı sebebiyle yazamadıklarımız)

insanların doğuştan gelen özellikleri ile dalga geçmem ve geçenin çarpılacağına inanırım (çarpılmazlarsa da ben çarparım!). bununla beraber daha güzel ve daha genç (ve belki de daha ebesinin nikahı) gözükmek için botoks yaptırıp görüntüsünü değiştirme girişiminde bulunan insanlarla dalga geçerim.

mesela bu arkadaşların yanakları da yılan zehrinin etkisi ile şiştiği için sanki ağızlarına top sokmuş gibi yuvarlayarak konuşurlar ve ben de kendi içimden bunu tiye alırım. (hatta baya maytap geçer, eğlenirim)

hatta bazıları bildiğin dayak yemişe döner, buradaki dayaktan kastım yüzün gözün morarması değil alınan darbelerin etkisi ile yüzün şişmesidir. hatta bu zehrin zaman içerisinde azaldığını ve birkaç etap zehrin enjeksiyounun da yenilendiği bilgisi tarafımda mevzuttur. (dayak yemeye doyamamak gibi bir şey olmalı bu)

velhasıl günümüz insanının başkasının gözündeki yansımasına aşık olmasını sağlamak için yaptığı botoks ve türevi yüz şişiren ve gerdiren cerrahi müdahalelere karşıyım. fırsatını bulduğumda alaya alırım ve yüzüne karşı da hiç çekinmeden şakkadanak diye eleştirimi söylerim.
polycarpe joaillier'in arşivinden 1884-1889 yılları arasında çekildiği düşünülen fotoğraftır.

19. yy'da istanbul'da çekilen kebapçı fotoğrafı - diyedusunuyorumben-E5nBQ
yeni abd başkanı joe biden'ın aldığı karardır. bu karara göre 20 dolardaki abd'nin 7. başkanı andrew jackson'ın fotoğrafı kaldırılıp yerine afro - amerikalı ünlü kadın aktivist harriet tubman'in fotoğrafı konulacakmış.
el insaf bu kadar kötü bir çekim ve aynı fotoğrafı arka arkaya yüklemeleri bu insanlığa zulümdür.
Amerikalı yazar. soğukkanlılıkla İsimli haber roman türünün öncüsü sayılan yapıtı kaleme almıştır. Kansas cezaevinden çıkan iki suçlunun bir aileyi soğukkanlı biçimde katlettiği olayını gazetelerde görüp araştırmak için olayın peşine düşmüştür. Bu araştırmanın sonucu ise yeni bir türün önünü açmıştır.
dün gece yayınlanan karar ile elektrikli araçlara gelen ötv artışıdır. başka ülkelerde, elektrikli ve çevreci araçlar için ek vergi indirimleri, teşvikler söz konusu iken, bizde lüks ve zengin oyuncağı olarak görülüp, son dönemlerde satışlarının da artması ile birlikte gözden kaçmamış, ooo bunlar çok satıyor, bunlara da azcık vergi, denilerek, revize görmüştür.

"resmi Gazete'de yer alan yeni karara göre ise sadece elektrik motorlu araçlardan alınan özel tüketim vergisi, “motor gücü 85 kW'yi geçmeyenler için yüzde 3'ten yüzde 10'a, 85 kW'yi geçen ancak 120 kW'yi geçmeyenler için yüzde 7'den yüzde 25'e, 120 kW'yi geçenler için ise yüzde 15'ten 60'a” yükseltildi."

2021 elektrikli araç ötv zammı - volvox-XZQCa
başlığın tam hali "bir gün öncesinde saray'ın bahçesinde elektrikli otobüs ile gezinti sırasında elektrikli araçlar sektörün geleceği diye demeç veren iktidar partisinin ve ülkenin başkanının ertesi gün hiç bir şey olmamış gibi elektrikli araçlarda özel tüketim vergisini 4 kat artırması" olacaktı. (bu kadar uzun başlık da çüş deve olurdu zaten)

türkiye'ye özgü bir durumdur, "bu topraklarda vergi yetişir" anlayışı bu düşüncenin temel pirensibini oluşturur. ülkede gelecek görüyor musunuz sorusuna olumlu cevap vermeyi maalesef imkansız hale getirmektedir.

genel anlamda elektrikli araca binmek lüks müdür değil midir inanın bilmiyorum. kyoto protokolüne göre 5 km altında olan her mesafeye yürüyerek gidilmesi salık verilirken bizim milletin bugün her yere şahsi araç ile gitmesi gerçeği bir köşede dursun, elektrikli araç da alsanız gelecekte de terinizin son damlasına kadar vergiye çalışacaksınız mesajı verildiği aşikardır.

son söz: ülkemi seviyorum fakat ülkeme inanmıyorum. bunu bana hissettirenler utansın.