seçim güvenilirliğini sağlamak için kurulmuş dernek. 2014'ten bu yana faaliyetteler ve her seçimde gönüllüye ihtiyaç duyuyorlar.

ulaşmak ve daha fazla bilgi edinmek için: oyveotesi.org
everestte ölen bazı dağcıların cesetleri geri aşağı indirilmemiştir ve bunlar halen rota belirlemek için kullanılmaktadır. En meşhuru Green Boots’tur.
Atom numaraları aynı fakat kütle numaraları farklı atomlara denir.
19. yy'da inşa edilmis , lokasyonu iskeleye max 8 dk yuruyus mesafesinde , ozellikle en ust kattaki minnos balkonuna hasta oldugum,
gidince baska yer aramadan konaklanasi köşk. biz iki kisi oda+ kahvalti 300 tl ye kaldik .. ada icin cok uygun bir fiyat degil ; lakin arap ve sezon etkisi itibariyle bulunabilecek en iyi fiyat+performans otellerinden biri.
(bkz: nilüfer çiçeği )

Lotus çiçeği, Buda’nın en yüksek öğretilerinden biri olan “Sekizli Yol”un ilkelerini oluşturur. Budizm’de saflığı, sadakatı ve ruhsal uyanışı temsil eder. Sembolik olarak manevi aydınlanmaya ulaşmanın anahtarı olarak kabul edilir. İnsanın ışığa doğru yükselmesine benzer bir şekilde çamurlu su üstünde yukarı doğru büyür.
Hinduizm’de kutsal kabul edilir ve dini anlamları vardır. Çakralar olarak bilinen vücudumuzun enerji merkezlerini, güzellik, refah, bilgi, doğurganlık ve her şeyden önce, sonsuzluk ve maneviyatı temsil eder. Lakshmi olarak bilinen ve refahı temsil eden Hindu tanrıçası her zaman lotus çiçeğinin üzerine oturmuş olarak tasvir edilir. Yaratıcı Hindu tanrısı Brahma’nın lotus çiçeğinden geldiğine inanılmaktadır.
Mısır kültüründe “Seshen” olarak bilinen lotus çiçeği güneşi ve yeniden doğuşu temsil eder. Bu nilüfer çiçeğinin gün ışığıyla birlikte yapraklarını açmasından ileri gelmektedir. Isis adlı tanrıçanın lotus çiçeğinden doğduğuna inanılmaktadır. Eski Mısırlılar lotus çiçeğini aynı zamanda ölümle ilişkilendirmişlerdir. Ölen insanların yapılacak bir büyüyle lotusa dönüşebileceklerine ve yeniden doğabileceklerine inanmışlardır. Eski Mısır’da papirüs avam tabakayı temsil ederken lotus elit kesimi temsil eder.
Ben ve gezgin bir başka arkadaşım Bitlis'in Ahlat ilçesinde Abdurrahman Gazi türbesine giderken yokuş çıkmamak için kepçeye otostop çekmiştik. Kepçe operatörü da bizi kepçenin kepçesinde türbeye kadar götürmüştü.
1946’da çok partili sürece geçildiğinde, CHP’nin devam eden uzun süreli iktidarı sayesinde ordu ile ilişkiler kopmayacak kadar güçlü görünüyordu. Bu yüzden yeni parti DP için orduyu yanına çekmenin sembolik olmasından çok, devletle eklemlenme açısından önemi vardı.

İlk sıralarda DP yönetimi, ordu içinde büyük itibarı olan ve 1944’e kadar Genelkurmay Başkanlığı yapmış olan emekli Mareşal Fevzi Çakmak başta olmak üzere, başka üst düzey askerleri kendi taraflarına çekerek İnönü’nün etkisini eşitlemeye çalıştılar. Ayrıca DP’liler, silahlı kuvvetlerin siyasette etkin rolüne imkân veren II. Dünya Savaşının başında ilan edilmiş sıkıyönetimi, muhalefetin gelişmesine engel oluşturduğu fikrini işleyerek 1947’de kaldırttılar.

DP 1950’deki seçimleri kazandığında, kimi DP’liler CHP’ye hâlâ sadık olarak gördükleri ordunun tepkisinden kaygı duydular. Menderes hükümetinin kurulmasından iki hafta sonra, bir ihbar üzerine silahlı kuvvetlerin yüksek komutasında tasfiyeye girişildi.

Genelkurmay başkanı ve diğer yüksek rütbeli subayları görevden alıp yerlerine siyasî olarak daha güvenilir kişileri getirme çabası içeren bu hareket, yeni kabineye bağlılıkları şüpheli görülen yüksek komutadan gelebilecek tehlikeyi ortadan kaldırmak amacı taşıyordu. Pek çok DP’liye göre, muhalefet lideri İsmet İnönü’nün ordu üzerindeki etkisi devam etmekteydi ve bu durum, komutanların DP iktidarına tam anlamıyla sadık olamayacağına yorumlanıyordu. Bu yüzden Menderes hükümetinin kısa sürede gündemine, ordunun yeni demokratik hayata uygun yapılanması girmişti.

Teknolojik donanımda orduyu modernleştirmeyi de kapsayacak bu reform hareketine istekli görünen, 1952 sonlarında Millî Savunma Bakanlığına atanan asker kökenli Albay Seyfi Kurtbek’ti. Üstelik Türkiye, bu sıra, Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgilenen ve bu kurumda değişim isteyen askerî ittifak NATO’nun üyesiydi.

Ordu içinde, yüzyıl başında benimsenen Prusya modelinin yerini ABD modeli almış, çok sayıda genç subay NATO eğitiminden geçmişti. Silahlı kuvvetleri sivillerin denetimine bırakmayı hedefleyen Kurtbek’in askerî reform tasarısı, ilk sıralarda hükümet düzeyinde destek bulduysa da, bir süre sonra bundan vazgeçildi.

Hükümet, yüksek kademedeki komutanlarla işbirliğine daha çok önem vermesinden dolayı onların durumlarında iyileştirmeler yaparken, bu alt ve orta rütbeli subaylara aynı ölçüde yansımadı. 1956’da başlayan enflasyonlu yıllarda alt ve orta rütbeli subayların maddi refahlarındaki gerileme onların genel hoşnutsuzluğunu giderek arttırdı.

1957 yılının son ayında, hükümete karşı komplo kurmakla suçlanan dokuz subayın İstanbul’da tutuklanması ordu içindeki ortamın gerginliğine bir işaret sayıldı. Subayların tutuklanmasından sonra geniş bir soruşturmadan vazgeçilip, bunun sınırlı tutulması ordu içinde bu tür faaliyetlerin daha büyük gizlilikle ve ihtiyatla devam etmesine olanak sağladı. Dokuz Subay Komplosundan sonra 1958’in Temmuz’unda askerî darbe ile Irak’ta krallığın devrilmesi DP hükümeti için bir ikaz oldu.

Nisan 1960’da, Tahkikat Komisyonu’nu anayasaya aykırı buldukları için eleştiren bazı profesörlere siyasete karıştıkları gerekçesiyle disiplin cezası verilmesine tepki olarak İstanbul ve Ankara’da baş gösteren öğrenci olayları ordu içindeki ihtilalci örgütlere fırsat vermekteydi.

Hükümetin bu sıralarda ordu içindeki ihtilafın üzerine gitme gibi bir eğilimi de gözükmüyordu. Nitekim, subaylar 27 Mayıs’ta “demokrasinin içine düştüğü buhran”, “son müessif hadiseler” dolayısıyla ülke yönetimine el koyduklarını açıkladıklarında ordu içinde ciddi bir direnişle karşılaşmadılar.
trenle gezmeyi tercih edenlerdenim. özellikle bernina express’i yaşamadan dönülmemesi tavsiyemdir
Sivas'ta 2 temmuz 1993de içinde birçok insan varken radikal dinciler tarafından yakılan otel. Aslen aziz nesin hedef alınmıştır. Pir Sultan abdal anma etkinlikleri için Sivas'a gelen diğer aydınlarla, aziz nesinin ateist olma gerekçesiyle üstlerine gelen binlerce kişi tarafından otele sıkıştırılmış ve otel yakılarak içinde 33 Aydın ve 2 otel çalışanının yanarak vefat etmiştir. Aziz nesin, itfaiye tarafından kurtarılmış, aşağıya indiği zaman tanınmış ve linç girişimi olmuştur fakat polis arabasıyla yaralı olarak uzaklaştırılmıştır. O zamanın hükümeti de olayların üstünü örtmeye çalışmıştır.

Hayatını kaybedenler

Muhibe Akarsu – (35 yaşında, misafir) , Muhlis Akarsu – (45 yaşında, sanatçı) , Gülender Akça – (25 yaşında, sanatçı) , Metin Altıok – (52 yaşında, şair, yazar) , Ahmet Alan – (22 yaşında, sanatçı) , Mehmet Atay – (25 yaşında, gazeteci) , Sehergül Ateş – (30 yaşında, sanatçı) , Behçet Aysan – (44 yaşında, şair) , Erdal Ayrancı – (35 yaşında, yönetmen) , Asım Bezirci – (66 yaşında araştırmacı, yazar) , Belkıs Çakır- (18 yaşında, sanatçı) , Serpil Canik –(19 yaşında, sanatçı) , Muammer Çiçek – (26 yaşında, aktör) , Nesimi Çimen – (67 yaşında, şair, sanatçı,) , Carina Cuanna – (23 yaşında, Hollandalı gazeteci) , Serkan Doğan – (19 yaşında, sanatçı) , Hasret Gültekin – (23 yaşında şair, sanatçı), Murat Gündüz - (22 yaşında, sanatçı) , Gülsüm Karababa –(22 yaşında, sanatçı) , Uğur Kaynar – (37 yaşında, şair) , Asaf Koçak – (35 yaşında, karikatürist) , Koray Kaya – (12 yaşında, çocuk) , Menekşe Kaya – (17 yaşında, sanatçı) , Handan Metin – (20 yaşında, sanatçı) , Sait Metin –(23 yaşında, sanatçı) , Huriye Özkan – (22 yaşında, sanatçı) , Yeşim Özkan – (20 yaşında, sanatçı) , Ahmet Öztürk – (21 yaşında, otel görevlisi) , Ahmet Özyurt – (21 yaşında, sanatçı) , Nurcan Şahin – (18 yaşında, sanatçı) , Özlem Şahin – (17 yaşında, sanatçı) , Asuman Sivri – (16 yaşında, sanatçı) , Yasemin Sivri – (19 yaşında, sanatçı) , Edibe Sulari – (40 yaşında, sanatçı) , İnci Türk – (22 yaşında, sanatçı) , Kenan Yılmaz – (21 yaşında, otel görevlisi)

Yaralananlar ise

Aziz Nesin, Oktay Samur, Lütfiye Aydın, Kadir Ardıç, Cafer Can Aydın, Ahmet Bayram, Aydoğan Yavaşlı, Faruk Yalçın , Melahat Yavaşlı, H.İbrahim Darbiçer, Kamber Çakır, Ahmet Yapar, Lütfi Kaleli , Şaban Yılmaz, Serdar Doğan, Selahattin Özaslan, Gülay Şahin, Nurettin Darıka , Makbule Çimen , Sabri Kangal , Nuray Özkan , Birsen Gündüz , Bülent Daylaşlı, Mustafa Göktekin , Faruk Daylaşlı,Turan Keser, Bedia Atmaca , Erkan Kılıç , Şadiye Tanış , İnci Şener, Nevzat Çiğdamlı, Ali Sertaş, Ünal Altunay, Çiğdem Gülhan, Ali Uygur, Mecit Ünal, Hasan Yıldırım, Hidayet Özden, A. Turan Onak, Solmaz Yılmaz, Mustafa Kaya, Zülali Bilgin , Erdal Koç , Seyit İnat , Rukiye Güler , Ersin Güren , Adem Şahin, Salim Cebenay , Ercan Develi dir.