Sigaraya ilk başladığımda içtiğim sigaraydı. Sonra sırasıyla (bkz: chesterfield) (bkz: kent) ara sıra (bkz: monte carlo) ve adını bile hatırlamadığım sigaraların sonra kaybettiğim birine kavuşmuş gibi tekrar marlboroma döndüm. (bkz: yerim seni marlboro)
sokrates'in öğrencisi, aristo'nun hocası olan, ütopik bir devlet anlayışı üzerine kitap yazan tarihteki en önemli filozoflardan birisi. zengin bir ailede büyümüş olması sebebiyle iyi bir eğitim almış; felsefe, jimnastik ve şiir üzerine kendini geliştirmiştir. ilerleyen yaşlarında başarılı bir filozof olduktan sonra dünyada batılı anlamda ilk üniversiteyi kurmuş, burada felsefe dersleri yanı sıra atinalı gençlere iyi bir birey olmak üzerine dersler vermiştir. daha sonra bu akademi imparator justinian tarafından hristiyanlığa bir tehdit oluşturduğu düşüncesiyle bir daha tekrar açılmamak üzere kapatılmıştır.
A Milli Takım'ın Rize'de Bosna Hersek ile oynadığı hazırlık maçı golsüz beraberlikle sonuçlandı.
Türkiye 0-0 Bosna Hersek (Maç Özeti - 11 Ekim 2018)
tık tık
Türkiye 0-0 Bosna Hersek (Maç Özeti - 11 Ekim 2018)
tık tık
aylardır bu insanlara "papaz bizde o yüzden dolar yükseldi, manav fiyatları yükseldi, her şeye zam geldi" dediniz. halk olarak biz de dedik ki "tamam madem bu yolda ilerleme kararı aldınız sizi destekliyoruz, gerekirse soğan 10 lira olsun başımızı emperyalist amerikaya karşı dik tut" dedik. onu bile beceremediniz yazıklar olsun. her yerlerde nara attınız "fetöcü o, asla vermeyiz" diye. noldu şimdi? bunlar fethullah güleni getirseler ne olur. Türkiyeye bi şekilde getirseler bile 3 gün sonra salarlar.
ben şimdi akp seçmeni merak ediyorum ne diyecekler nasıl savunacaklar
(bkz: hakim fetö'cü çıktı rıza baba)
ben şimdi akp seçmeni merak ediyorum ne diyecekler nasıl savunacaklar
(bkz: hakim fetö'cü çıktı rıza baba)
kamp olayına yeni bir soluk getirmiş olan ve buna kamp turu diyen firma. başta çok kafama yatmasa da bu konsept detaylı inceleyince ve bu yaz kamplarına katılınca gayet te güzel oluyormuş dediğim organizasyon. rota ve içerik ince düşünülmüş ve ekipmanların firma tarafından katılımcılara verilmesi de hoş detaylar.
daha önce kamp yapmış biri olarak roarcamp deneyimim, birkaç eksik dışında beklentimin çok üzerindeydi. kampa gelen kitle kaliteli olunca kampta aldığın haz gerçekten farklı boyuta geçiyormuş onu öğrenmiş oldum. kamp alanlarında tuvalet, duş, elektirik gibi hizmetlere alışık olmadığım için bu imkanlar sayesinde açıkçası çok rahat bir kamp geçirdim. olum kampta elektirik gördüğümüz mü var!?
yalnız kamp atmayı sevmeyenler ve kaliteli insanlar tanıma anlamında güzel bir deneyim,
daha önce kamp yapmış biri olarak roarcamp deneyimim, birkaç eksik dışında beklentimin çok üzerindeydi. kampa gelen kitle kaliteli olunca kampta aldığın haz gerçekten farklı boyuta geçiyormuş onu öğrenmiş oldum. kamp alanlarında tuvalet, duş, elektirik gibi hizmetlere alışık olmadığım için bu imkanlar sayesinde açıkçası çok rahat bir kamp geçirdim. olum kampta elektirik gördüğümüz mü var!?
yalnız kamp atmayı sevmeyenler ve kaliteli insanlar tanıma anlamında güzel bir deneyim,
14 farklı markayı içinde barındıran, dünyanın ilk global zincir otellerinden birisi.
Conrad ve waldorf astoria markaları dışında, sıradan otellerden farkı olmayan gereksiz pahalı ve namlı bir oteldir. gerek double tree by hilton, gerek hampton by hilton olsun her otelde bulacağınız konfordan fazlasını asla veremez.
Conrad ve waldorf astoria markaları dışında, sıradan otellerden farkı olmayan gereksiz pahalı ve namlı bir oteldir. gerek double tree by hilton, gerek hampton by hilton olsun her otelde bulacağınız konfordan fazlasını asla veremez.
yapılan iş karşılığında alınan paranın hakkını vermiyor olmak, o parayı veren kişiyi dolandırmaktır.
sizinle aynı işi yapan kişilere ekstra iş yükü yıkmak kul hakkı yemektir.
Hırsızlık maddi olmak zorunda değildir. Zamandan çalmak da hırsızlıktır.
Bu eylemleri yapan kişiye karşı susmakta dinen günahtır.
mesaiden bildirdim.
sizinle aynı işi yapan kişilere ekstra iş yükü yıkmak kul hakkı yemektir.
Hırsızlık maddi olmak zorunda değildir. Zamandan çalmak da hırsızlıktır.
Bu eylemleri yapan kişiye karşı susmakta dinen günahtır.
mesaiden bildirdim.
30 ekimde gerçekleştireceğim eylemdir.
bir arkadaşımın gazına gelip göç etmek için londradan vazgeçip manchestera bilet aldım. zira kendisi beni orada ağırlayıp, düzenimi oturtana kadar her konuda yardımcı olmaktan memnuniyet duyacağını belirtmişti.
Dün itibariyle dolaylı yoldan beni ve eşimi ağırlamayacagını iletmiş bulunuyor. Biz ona herhangi bir taleple gitmemiş olmamıza rağmen daha yola çıkmadan yediğimiz ilk kazık ile artık daha sağlam adımlar atmaya çalışacağız. üzgünüz ki ayarlayacağım dediği ev ve iş ayarlanmayacak ve biz de ortada kaldığımızda kalacağız.
Ulan 10 gün kala yapılır mı be.
Not: varsa tanıdık birileri iş falan ayarlayacak döner bile keserim.
güncelleme editi:
Bu metni gördükten sonra bana mesaj yoluyla ulaşmaya çalışan bir arkadaşın mesajını geç görmüşüm. kendisinden burada da özür dilerim. zira öğrendim ki londra'ya yerleşmek gibi bir gaflette bulunmuş ve her yeni yerleşen gibi londra'nın gri ve kahpe yüzüyle karşı karşıya kalmış. bu yüzden anlatmak istediklerim var.
buraya gelirken bize kazık attığını düşündüğüm arkadaşımız aslında bize çok büyük bir iyilik yapmış. zira işin içine girince öğreniyorsunuz ki türk ırkdaşlarımız türkiye'nin yazılı olmayan kurallarını ingiltere'ye getirip ingiltere'yi buna adapte etmekte hiç geç kalmamış hatta fazlasiyla yol kat etmişler.
lafı uzatmadan buralara gelmeyi planlayan, hayal eden herkese naçizane tavsiyem şudur. londra'da götünüzü kollayacak birileri yoksa gitmeyin. 3 kuruş paraya günü ikiye bölüp eşşek gibi çalıştırırlar, sizde o parayla bulduğunuz ucuz bir odada nefes almaya çalışırsınız. rüzgar sevmiyorsanız brighton ve liverpool'a gitmeyin üşürsünüz' sinüsleriniz dolar başınız ağrır. kimseye güvenmeyin donunuzu alırlar. ingilizler'e güvenin ama inanmayın, sözlerinden cayabilirler ve buna sebep olarak biz türklerin kabul akıl edemeyeceği nedenleri sunabilirler.
kendi mesleğinizde türkiye'de hali hazırda bir kariyeriniz yok veya ingiliz gibi ingilizce konuşamıyorsanız ilk iki yıl mesleğinizi icra etmeyi unutun (aşçı, kahya, depocu veya garsonsanız durum değişir.)
araba almaktan korkmayın hatta ilk işiniz bu olsun ki mümkün olduğunca keşfedin, öğrenin paylaşın ve nerede yaşacağınızı, nelere dikkat edeceğinizi öğrenin. ilk iş gallere gidip wildswimming yapın. dağlara çıkın oksijene doyun. evinize yakın olmayan yerlerde çalışmayın ki buraya gelmenizin bir anlamı olsun. yaşamın tadını çıkarın.
ben manchester'dayım biraz özverili çalışma ve bolca şans ile harika bir işim ve patronum var. abim olsa bu kadar severim mükemmel bir adam. onun vizyonuyla ben kendimi buldum diyebilirim. hakkını vermek için sıkı çalışıyprum. aslında sizinde yapmanız gereken bu. hakkınızı alıyorsanız hakkını verin. böylece iyi insanlar çevrenizde birikir.
not: arabamı ilk geldiğim ay aldım, ilk 6 ay orospu çocuğu bir takım insanların köpekliğini yapıp bulaşıklarını yıkadım. bir turizmci olarak o boktan kafede eğitimli ve nizami bir hizmet verdim. karşılığında kırpılmış maaş, ezilmiş bir bel, kesilmiş kanayan eller, motivasyon olarak bitik bir ben aldım. oturumumu alır almaz o lanet yerden ayrıldım ve şuan evimi aldım. kira değil mortgage ödüyorum. devlet desteğiyle aldığımız evimize nazar edenin anasını sikiyim. alınteriyle aldık.
son olarak, herkes ama herkes size 'burada işler böyle yürür', 'işine geiyorsa çalışırsın burda böyle', sen yapamazsın annenin babanın yanına dön' gibi sikik sokuk cümleler kuracaklar.
o orospu çocuklarına salatalık verin.
kimseye muhtaç olmadığınızı buranın bir sosyal devlet olduğunu ve en zorda kaldığınız anda devlete sığınabileceğinizi ve yine de ite köpeğe muhtac olmayacağınızı bilin.
burada en önemli konu bazı kan emiciler gibi devleti sömürmeyi hedeflememek ve fırsatı bulduğunuzda çalışmaktan kaçmamak. vergi çalanlardan değil verenlerden olursanız ilerde çok rahat edersiniz.
gelişi güzel yazdığım bu son güncellemede, hiç bir yazım kuralına dikkat etmediğim için üzgünüm zira 'almanya'dan geliyom acun abi'
ulan! bişey daha söylemek istiyorum. doğru kalın millet, yalak, yalaka, üç kağıtçı olmayın. bu ingilizler mal ben bunları yerim demeyin. öyle olsalardı siz bura degil onlar sizin oraya gelirlerdi.
sorusu olan yazsın, mesajlara bakmaya çalışacağım.
bir arkadaşımın gazına gelip göç etmek için londradan vazgeçip manchestera bilet aldım. zira kendisi beni orada ağırlayıp, düzenimi oturtana kadar her konuda yardımcı olmaktan memnuniyet duyacağını belirtmişti.
Dün itibariyle dolaylı yoldan beni ve eşimi ağırlamayacagını iletmiş bulunuyor. Biz ona herhangi bir taleple gitmemiş olmamıza rağmen daha yola çıkmadan yediğimiz ilk kazık ile artık daha sağlam adımlar atmaya çalışacağız. üzgünüz ki ayarlayacağım dediği ev ve iş ayarlanmayacak ve biz de ortada kaldığımızda kalacağız.
Ulan 10 gün kala yapılır mı be.
Not: varsa tanıdık birileri iş falan ayarlayacak döner bile keserim.
güncelleme editi:
Bu metni gördükten sonra bana mesaj yoluyla ulaşmaya çalışan bir arkadaşın mesajını geç görmüşüm. kendisinden burada da özür dilerim. zira öğrendim ki londra'ya yerleşmek gibi bir gaflette bulunmuş ve her yeni yerleşen gibi londra'nın gri ve kahpe yüzüyle karşı karşıya kalmış. bu yüzden anlatmak istediklerim var.
buraya gelirken bize kazık attığını düşündüğüm arkadaşımız aslında bize çok büyük bir iyilik yapmış. zira işin içine girince öğreniyorsunuz ki türk ırkdaşlarımız türkiye'nin yazılı olmayan kurallarını ingiltere'ye getirip ingiltere'yi buna adapte etmekte hiç geç kalmamış hatta fazlasiyla yol kat etmişler.
lafı uzatmadan buralara gelmeyi planlayan, hayal eden herkese naçizane tavsiyem şudur. londra'da götünüzü kollayacak birileri yoksa gitmeyin. 3 kuruş paraya günü ikiye bölüp eşşek gibi çalıştırırlar, sizde o parayla bulduğunuz ucuz bir odada nefes almaya çalışırsınız. rüzgar sevmiyorsanız brighton ve liverpool'a gitmeyin üşürsünüz' sinüsleriniz dolar başınız ağrır. kimseye güvenmeyin donunuzu alırlar. ingilizler'e güvenin ama inanmayın, sözlerinden cayabilirler ve buna sebep olarak biz türklerin kabul akıl edemeyeceği nedenleri sunabilirler.
kendi mesleğinizde türkiye'de hali hazırda bir kariyeriniz yok veya ingiliz gibi ingilizce konuşamıyorsanız ilk iki yıl mesleğinizi icra etmeyi unutun (aşçı, kahya, depocu veya garsonsanız durum değişir.)
araba almaktan korkmayın hatta ilk işiniz bu olsun ki mümkün olduğunca keşfedin, öğrenin paylaşın ve nerede yaşacağınızı, nelere dikkat edeceğinizi öğrenin. ilk iş gallere gidip wildswimming yapın. dağlara çıkın oksijene doyun. evinize yakın olmayan yerlerde çalışmayın ki buraya gelmenizin bir anlamı olsun. yaşamın tadını çıkarın.
ben manchester'dayım biraz özverili çalışma ve bolca şans ile harika bir işim ve patronum var. abim olsa bu kadar severim mükemmel bir adam. onun vizyonuyla ben kendimi buldum diyebilirim. hakkını vermek için sıkı çalışıyprum. aslında sizinde yapmanız gereken bu. hakkınızı alıyorsanız hakkını verin. böylece iyi insanlar çevrenizde birikir.
not: arabamı ilk geldiğim ay aldım, ilk 6 ay orospu çocuğu bir takım insanların köpekliğini yapıp bulaşıklarını yıkadım. bir turizmci olarak o boktan kafede eğitimli ve nizami bir hizmet verdim. karşılığında kırpılmış maaş, ezilmiş bir bel, kesilmiş kanayan eller, motivasyon olarak bitik bir ben aldım. oturumumu alır almaz o lanet yerden ayrıldım ve şuan evimi aldım. kira değil mortgage ödüyorum. devlet desteğiyle aldığımız evimize nazar edenin anasını sikiyim. alınteriyle aldık.
son olarak, herkes ama herkes size 'burada işler böyle yürür', 'işine geiyorsa çalışırsın burda böyle', sen yapamazsın annenin babanın yanına dön' gibi sikik sokuk cümleler kuracaklar.
o orospu çocuklarına salatalık verin.
kimseye muhtaç olmadığınızı buranın bir sosyal devlet olduğunu ve en zorda kaldığınız anda devlete sığınabileceğinizi ve yine de ite köpeğe muhtac olmayacağınızı bilin.
burada en önemli konu bazı kan emiciler gibi devleti sömürmeyi hedeflememek ve fırsatı bulduğunuzda çalışmaktan kaçmamak. vergi çalanlardan değil verenlerden olursanız ilerde çok rahat edersiniz.
gelişi güzel yazdığım bu son güncellemede, hiç bir yazım kuralına dikkat etmediğim için üzgünüm zira 'almanya'dan geliyom acun abi'
ulan! bişey daha söylemek istiyorum. doğru kalın millet, yalak, yalaka, üç kağıtçı olmayın. bu ingilizler mal ben bunları yerim demeyin. öyle olsalardı siz bura degil onlar sizin oraya gelirlerdi.
sorusu olan yazsın, mesajlara bakmaya çalışacağım.
o mağazayla duygusal bağ kurmama neden olan şeydir. güzelliktir, mutluluktur.
bursa'ya gidince mutlaka uğranması gereken ipek ürünlerin satıldığı han. 1400'lü yıllarda inşa edilmiş. mağazalara göz gezdirdikten sonra avlusunda kahve içmek iyi geliyor.