dolar füze hızıyla yükselirken, bizim çözüm bulmasını umduğumuz kişilerdir. hala 'benim 5 dolarım bile yok, bana ne' diyen bilinçsiz bir kesim varsa kısaca şöyle diyeyim. Doların yükselmesi zaten zengini vurmaz, en çok gariban halkı vurur. Çünkü bu ülkenin ihraç ettiği her mal (giyimden tutun, tarım ürünlerine, yiyeceğe, elektroniğe, petrole aklına ne gelirse) pahalanır. pahalandığı için halka zam olarak yansır, yerel para değerini kaybeder enflasyon artar.. Peki parası olan zengin siyasiler için durum aslında 'sorun' mudur? Mesela, hayal ürünü bir örnek verelim, mesela bir siyasi tanıdığımız olsun. Adına A diyelim. A'nın oğlu var, eniştesi var işte akrabaları var. Kendisi direkt iş yapmıyor ama akrabaları sayesinde işleri iyi. bir gün yurtdışındaki bir ülkeden 15 milyon dolar bu siyasinin akrabalarına yollanıyor. Yollandığında dolar daha 3,5 tl. Türk lirasıyla; 52 milyon tl'cik ediyor. 3-5 ay geçiyor... dolar fırlıyor, adam bugün merak ediyor ve banka hesabına girip bakıyor,o da ne? ooo 52 milyon tl'ciği durduk yere olmuş mu 62 milyon tlcik. 4-5 ayda 10 milyon tl hangi iş kazandırır? bu durum siyasi için sorun mudur? Neyse biz de halk olarak 3-5 dolar yakar kendimize düşen show'u yaparız.
gerek yemek kültürüyle gerek kişiliğiyle bu ülkedeki en donanımlı insanlardan birisi olan gurme.
japonya'nın bağrından çıkmış gelmiş teknoloji devi. bakın teknoloji devi diyorum çünkü bu adamlar sadece araba ve motor yapmıyor.

"Başlangıçta motosiklet üretimi yapan firma zamanla otomobil, su motoru,(gemi, tekne, yat vb.) robot, güç ekipmanları (jeneratör, çim biçme aleti vs.) motor (herhangi bir işte kullanılacak akaryakıtlı motorlar) ve uçak üreten bir firma haline gelmiştir. Dünyanın bir numaralı motor üreticisi olan Honda Japon otomotiv sektörünün gelişmesinde ciddi katkılar sağlamıştır. Üretimi ile geniş kitlelere hitap eden firmanın dünyada çok sayıda alıcı kitlesi vardır. "

kaynak: wikipedia.
Lp'nin ortaya çıkarttığı şaheser şarkı. bir kere dinlemeye başladığım zaman durduramıyorum kendimi.
bu insanlar, kendisini çevresinde bir sürü yabancı olduğu zaman güvensiz hissederler. kalabalıktan çok korkarlar. kabuslarında kalabalıklar içinde ezilerek öldüklerini görürler.

kısacası içinde birden fazla insanın bulunduğu faaliyetler bunların korkulu rüyasıdır.
1902 yapımı georges méliès'in yönetmenliğini yaptığı öykülü sinema filmi. tarihin ilk bilim kurgu filmi, belki de ilk filmi.
henüz tatmadığım, açıkçası hiç tatmak da istemediğim duygu. eminim çok güzeldir, eminim dünyada bundan daha ötesi yoktur vs vs... ben istemiyorum, yapana da mani olmuyorum ama yapanlar neden bana karışıyor onu anlamıyorum.

türk milletinin sinir bozucu bir diğer huyu da bu zaten, evlendiysen ve 2 yıl geçtiyse sıra çocuktadır çünkü... sıkıştırır da sıkıştırırlar. belki dünyanın en harika duygusu ama benim için dünyanın en harika duygusu başka bir şey olamaz mı?

görüyoruz işte sosyal medyada, haberlerde... bazı insanlar ebeveyn olmaya uygun değil, ben de böyle olduğumu düşünüp baştan önlemimi alıyor olamaz mıyım??

evet sayın gezginler, etrafım kreş gibi ve üzerimde ağır baskı var, size dökmek istedim içimi :(
bir parfüm markası olup dip notasında yasemin ve lavanta kokuları hakimdir. Biraz şekerli bir parfüm.
insanın değişik bir heyecan içine girdiği andır. bir ferahlama hissi gelir önce. sonra ise bütün vücudu bir enerji sarar. gezinin belki de en güzel anlarından birisidir.

bu seneki yola çıkış hikayemi paylaşmak istiyorum sizinle. üniversitenin son seneleri, bölümün en korkunç dersleri kalmış. ödev, sınav, proje derken kafayı yemek üzereyiz. sabahlara kadar okulda ders çalışıyoruz, notlar düşük geliyor falan halimiz felaket.
o zamanlar çok da yakın olmadığım bir arkadaşım var yanımda, o da benim gibi usanmış. bana o dönemi birkaç kelime ile özetle deseniz gözyaşı, sinir, stres derim. bir gün yine ders çalışıyoruz birlikte, ama her şey nasıl üstümüze geliyor, nasıl bıkmışız anlatamam. bir dersten kalsak okul uzuyor, ödev yetişmese dersten kalıyoruz falan falan. hani o buradan gitmem lazım hissi gelir ya bazen, her şeyden uzaklaşmak ister insan. işte tam o haldeyiz. bir anlık gazla dünya haritasını açtık, baya bir baktıktan sonra italyaya tek yön bilet aldık. sonra da bir interrail bileti. işte biz böyle bir anlık gazla yola çıkmaya karar verdik. iyi ki de çıktık. normalde hep bu sene kesin yapıyoruz denilen planlardan birisi gerçek oldu. o kadar bıkkınlığın içinde o yola çıkmaya karar verdiğimiz anın yarattığı ferahlık, huzur başka hiçbir şeyde yok. şimdi yazarken bile o mutluluğu hissedebiliyorum. hem harika anılarım oldu, hem de o çok da yakın olmadığım arkadaşım kardeşimden öte yakınım oldu.
en güzel andır yola çıkılmaya karar verilen an.


edit: yazım hatası
Güzel bir film olmuş gelecek dünyadan spoiler verilmiş. sanal gerçeklik kesinlikle ileride de böyle olacak.