Yaz aylarında klasikleşen bir dizidir. Her az Türk televizyon izleyicisini Tv'ye bağlayıp sonbahar ve kış aylarının gelmesiyle inzivaya çekilmektedir.
10 Haziran 2019 gecesi, 2020 avrupa şampiyonası eleme turu, gruplar maçı için İzlanda’ya giden Milli takımımızın havaalanında 3.5 saat bekletilmesi ve röportajlar sırasında futbolcularımıza muhabir görünümlü bir izlandalı’nın tuvalet fırçasını mikrofonmuş gibi uzatarak büyük saygısızlık yaptığı olaylar silsilesidir.
Gün içerisinde alakasızca aklınıza gelen, fark etmediğiniz bir anda mırıldanmaya başladığınız şarkılardır.
Benim için bugünün şarkısı bu bu
Benim için bugünün şarkısı bu bu
bu sıra gün içinde birkaç defa dinlemeden yapamadığım harikaveysel ve torro west çalışması. beat ve flow müthiş. o güçlü altyapının altyapının üzerine cool vokal çok uyumlu olmuş. nakarat ister istemez sürekli dilimde.
veysel & torro west - bela boyz | youtube
veysel & torro west - bela boyz | youtube
kurmalı çalar saat ve gırgır başı çekmektedir. şu ana kadar istisnasıyla karşılaşmamış olabilirim.
anneanneler candır.
anneanneler candır.
GezginFest Van'ın iptaliyle birlikte tekrar akıllara gelen cehaletin en belirgin özelliği. Güzel olan her şeye karşılar: Doğaya, tarihi esere, duygulara, hayvanlara, insanlara ...
Sevgiden bi haber yetişmiş bir jenerasyonun bütün derdini biz çekiyoruz.
Sevgiden bi haber yetişmiş bir jenerasyonun bütün derdini biz çekiyoruz.
ahmet mithat'ın yanlış batılılaşmayı işlediği ve hikayenin sonunda yanlış batılılaşanın düşkün duruma geldiği, doğru batılılaşanın ödüllendirildiği edebi eserdir. yer yer ağustos böceği ile karınca hikayesini anımsatır.
2017-2018 sezonunda selçuk soğukçay'ın oyunlaştırıp, yönetmesi ile şehir tiyatroları tarafından sahnelenmiştir. oyunu dün gece açık hava tiyatrosu temsilinde izledim; başarı ve enerji grafiği oldukça yukarı da başlayan ve gittikçe düşen bir oyun, nazarımda bir oyunun özellikle müzikal tatta bir oyunun başına gelebilecek en büyük talihsizliklerden biri.
zaten oyunun pek de talihli olduğunu söyleyemeyiz, oyunun başına gelmiş iki çok iyi şey var biri sahne tasarımcı (bkz: nurullah tuncer) diğeri baş rol oyuncularından biri (bkz: arda aydın). dekoru gördüğünüz an da eğer nurullah tuncer'i biraz takip ediyor ve bir kaç oyunu izlediyseniz hemen onun tasarımı bir sahne olduğunu anlarsanız, yine oldukça basit malzemeler ve hareketlerle, altmetini yüksek ve başarılı sahne matematikleri yaratmıştır.
arda aydın ise her oyunda olduğu gibi bu oyunda da ne kadar yetenekli ve çok yönlü bir oyuncu olduğunu gözler önüne serer.
geri kalansa -tüm emeği geçenlerden özür dileyerek- korkunçtur. ayşegül işsever, arda aydın dışında müzikal yeteneği olan, iki satır şarkı söyleyebilen, estetik dans edebilen yoktu sahne üzerinde hele o dansları ve koroyu oluşturan yardımcı oyuncular -anlatıcılar dışında- aralarında hiç bir senkron bulunmayan insana "daha önce hiç bi sahneye çıkmadınız" dedirten cinstediler.
ikinci başrol oyuncu (bkz: bekir aksoy) ise o da gerçek bir faciaydı, sahne üzerinde sürekli poz kesen, yampirik yampirik adımlarla yürüyen, sadece sesiyle oynamaya çalışan bir oyuncu düşünün ve bunu arda aydın gibi kabiliyetli bir oyuncunun yanında düşünün... bekir aksoy'u izlemek bana ıstırap verdi.
oyunun didaktik işlenmemiş olması oldukça hoşuma gitti keşke sonunda da önerme açıklaması yaptırmasalardı, kör gözü parmak hiç sevmiyorum ben.
müziklerin tamamı oldukça başarılı, dinlemesi keyifli ve oyunla bir kompozisyon bütünlüğü sağlamış haldeydi fakat tarz olarak oyunla ne kadar bütünlük sağlamıştı emin olamadım, belki de benim eski kafalılığım bilemedim.
işin özeti yine bir iki oyuncusu, müzikleri, dekoru, kostümü ve ışık tasarımı çok iyi yapılmış kötü bir oyun izledim.
2017-2018 sezonunda selçuk soğukçay'ın oyunlaştırıp, yönetmesi ile şehir tiyatroları tarafından sahnelenmiştir. oyunu dün gece açık hava tiyatrosu temsilinde izledim; başarı ve enerji grafiği oldukça yukarı da başlayan ve gittikçe düşen bir oyun, nazarımda bir oyunun özellikle müzikal tatta bir oyunun başına gelebilecek en büyük talihsizliklerden biri.
zaten oyunun pek de talihli olduğunu söyleyemeyiz, oyunun başına gelmiş iki çok iyi şey var biri sahne tasarımcı (bkz: nurullah tuncer) diğeri baş rol oyuncularından biri (bkz: arda aydın). dekoru gördüğünüz an da eğer nurullah tuncer'i biraz takip ediyor ve bir kaç oyunu izlediyseniz hemen onun tasarımı bir sahne olduğunu anlarsanız, yine oldukça basit malzemeler ve hareketlerle, altmetini yüksek ve başarılı sahne matematikleri yaratmıştır.
arda aydın ise her oyunda olduğu gibi bu oyunda da ne kadar yetenekli ve çok yönlü bir oyuncu olduğunu gözler önüne serer.
geri kalansa -tüm emeği geçenlerden özür dileyerek- korkunçtur. ayşegül işsever, arda aydın dışında müzikal yeteneği olan, iki satır şarkı söyleyebilen, estetik dans edebilen yoktu sahne üzerinde hele o dansları ve koroyu oluşturan yardımcı oyuncular -anlatıcılar dışında- aralarında hiç bir senkron bulunmayan insana "daha önce hiç bi sahneye çıkmadınız" dedirten cinstediler.
ikinci başrol oyuncu (bkz: bekir aksoy) ise o da gerçek bir faciaydı, sahne üzerinde sürekli poz kesen, yampirik yampirik adımlarla yürüyen, sadece sesiyle oynamaya çalışan bir oyuncu düşünün ve bunu arda aydın gibi kabiliyetli bir oyuncunun yanında düşünün... bekir aksoy'u izlemek bana ıstırap verdi.
oyunun didaktik işlenmemiş olması oldukça hoşuma gitti keşke sonunda da önerme açıklaması yaptırmasalardı, kör gözü parmak hiç sevmiyorum ben.
müziklerin tamamı oldukça başarılı, dinlemesi keyifli ve oyunla bir kompozisyon bütünlüğü sağlamış haldeydi fakat tarz olarak oyunla ne kadar bütünlük sağlamıştı emin olamadım, belki de benim eski kafalılığım bilemedim.
işin özeti yine bir iki oyuncusu, müzikleri, dekoru, kostümü ve ışık tasarımı çok iyi yapılmış kötü bir oyun izledim.
şahane sahne tasarımlarına imza aran tiyatro insanı.
(bkz: roald dahl) 'ın çocuklar için yazdığı sonrasında filmleştirilen hikayedir.
fakir bir çocuğun willy wonka çikolatalarınından çıkan altın bileti bulup çikolata fabrikasına girmesiyle değişen hayatını anlatır.
fakir bir çocuğun willy wonka çikolatalarınından çıkan altın bileti bulup çikolata fabrikasına girmesiyle değişen hayatını anlatır.
(bkz: roald dahl)'ın çocuklar için yazdığı öyküdür.
bir çocuğun büyükannesiyle birlikte cadıların olduğu bir otelde konaklaması ve başından geçenleri anlatır; çok güzel çok keyifli bir hikayedir.
bir çocuğun büyükannesiyle birlikte cadıların olduğu bir otelde konaklaması ve başından geçenleri anlatır; çok güzel çok keyifli bir hikayedir.