acısı geçtiğinde, bu sefer aldatılan kişi aynısını yapar ve mutlaka kendi için haklı gerekçeler bulur.
ümmet coca-colayi dökerek israili protesto ederken, filistindeki en büyük sanayi tesisi coca-cola fabrikasıydı zaten. bir hatırlatma kola sigaradan daha zararlıdır.
hindistan’ın efsanevi lideri (bkz: gandi)’ye benzetilen 2009 yerel seçimleri'ne cumhuriyet halk partisi'nin istanbul büyükşehir belediye başkan adayı olan şimdilerde cumhuriyet halk partisinin genel başkanı olan siyaset adamıdır. 2017 yılında ankara'dan istanbul'a (bkz: adalet yürüyüşü)'nü gerçekleştirmiştir.
1 sene önce müzik piyasasına ''müzik kutusu'' şarkısıyla giriş yapmıştır. Dinlendirici sesi ve hoş şarkılarıyla hala keşfedilmeyi bekleyen bir cevherdir. Umarım bozulmaz dediğimiz renklerden.
not: Beyaz ve gönül davası şarkıları dinlenmeye değer.
not: Beyaz ve gönül davası şarkıları dinlenmeye değer.
bir çok gezginin lise yıllarında gizli gizli dinlediği arabesk müziğin sevilen sayılan hatırlı isimlerindendir. sanatçı bir zamanlar liselilere sarmış olsa da "liseli" şarkısını ergen aşıklar için yazdığını söyleyerek bir çok ergenin kalbinde yer etmiştir.
ayrıca rakı masalarının meyhanelerin eskimeyen sesidir. en sevilen ve bilinen şarkısı (bkz: liseli)
youtube üzerinde en çok tıklanan şarkısı ise (bkz: saklı düşler)
ayrıca rakı masalarının meyhanelerin eskimeyen sesidir. en sevilen ve bilinen şarkısı (bkz: liseli)
youtube üzerinde en çok tıklanan şarkısı ise (bkz: saklı düşler)
özellikle zeytinli rock festivalinde ve benzeri festivallerde görünen ergen sorunsalı.
bir diğeri için (bkz: ismail abi)
bir diğeri için (bkz: ismail abi)
bir ihsan oktay anar kitabıdır. seyahat temasındadır.
alıntılar
- '' zaten görülen ve görülmeyen bütün düşler, bu karanlığın ta kendisi değil miydi ? ''
- '' bir yerlere yıldırım düşer aklına bu kitap düşer, şimdi olduğu gibi.
kurgusu, hikayesi, dili dışında barındırdığı mizahı da takdir edilesi bir çok yerinde güldüm kitabın ama en çok güldüren üzerine altı kez yıldırım düşen dertlinin hikayesi oldu.
defalarca üzerine yıldırım düştüğü için adı uğursuza çıkan, minarelere, saraylara, konaklara yıldırım çeker diye istanbul'da dolaşması padişah fermanıyla yasaklanan, yasağa uymadığı için zindana atılan bu sefer de atıldığı zindana yıldırım düşmesine ve binanın onarımı için binlerce akçe harcanmasına neden olan bir daha da zindana atmaya cesaret edilemeyen bir karakter dertli. ''
alıntılar
- '' zaten görülen ve görülmeyen bütün düşler, bu karanlığın ta kendisi değil miydi ? ''
- '' bir yerlere yıldırım düşer aklına bu kitap düşer, şimdi olduğu gibi.
kurgusu, hikayesi, dili dışında barındırdığı mizahı da takdir edilesi bir çok yerinde güldüm kitabın ama en çok güldüren üzerine altı kez yıldırım düşen dertlinin hikayesi oldu.
defalarca üzerine yıldırım düştüğü için adı uğursuza çıkan, minarelere, saraylara, konaklara yıldırım çeker diye istanbul'da dolaşması padişah fermanıyla yasaklanan, yasağa uymadığı için zindana atılan bu sefer de atıldığı zindana yıldırım düşmesine ve binanın onarımı için binlerce akçe harcanmasına neden olan bir daha da zindana atmaya cesaret edilemeyen bir karakter dertli. ''
çok ve abartılı olunca yapay durur, çirkinleşir. (bkz: dirty talks)
bir zamanlar yapraklı takvimlerin arkasında popüler olan bir kadın ismidir. ülkemizde bir çok kezban isminde kadın vardır. ayrıca kezban lakaplı bir çok genç kızımızda bügün aramızda aval aval dolaşmaktadır.
ilk albümü 1985 yılında yapan ve 2000 yılında yaşamını yitiren toplumsal hareketlerin politik perspektiflerinin yanı sıra kültürel pratikler, değer, haz, duygu halleri yaratıyor olmasından hareketle, politik müziği bu yaratıların okunabileceği bir siyasal iletişim mecrası olarak gören sanatçı kişiliktir. (bkz: şafak türküsü)
devrimi halkına birçok şarkısıyla anlatmaya çalışmıştır. bunlardan birisi devrim için ölenlerin ardından söylediği;
BENİ TARİHLE YARGILA
"Titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı bulanık bir is,
Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz
Beni bilimle anla iki gözüm, felsefeyle anla,
Ve tarihle yargıla..."
Bal değildir ölüm bana,
İdam gül değildir bana,
Geceler çok karanlık,
Gel düşümdeki sevgilim,
Ay ışığı yedir bana...
"Ahh... Ben hasrete tutsağım,
Hasretler tutsak bana
Bıyığımdan gül sarkmaz,
Bıyık bırakmak yasak bana,
Mahpus bana, sus bana.
Yağlık ilmek boynuma...
Sevgili yerine
Koynuma idamlar alır, idamlar alır yatarım,
Ve sonra sabırla beklerim,
Bulutları çekersiniz üstümden,
Suçsuzluğumun yargılayıcılarını yargılarsınız,
Ve o güzel geleceği getirirsiniz bana...
Ölüm tanımaz işte o zaman sevgim,
Tırnaklarımı geçirip toprağın sırtına, doğrulurum,
Gözlerimde güneş koşar,
Ve çiçekler ekersiniz, çiçekler ekersiniz toprağıma..."
Duygu bana, öykü bana,
Roman gibi her an bana
Hücremde yalnızım gel,
Gel düşümdeki sevgilim,
Soyunup hazırlan bana.
"Biraz sonra asmaya götürecekler beni,
Biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni,
Hoşçakalın sevdiklerim;
Dört mevsim, yedi kıta, mavi gök...
Bütün doğa hoşçakalın...
Hoşçakalın sevdalılar,
Çocuklar, üniversiteliler, genç kızlar,
Sonsuz uzay, gezegenler ve yıldızlar,
Hoşçakalın...
Hoşçakalın senfoniler, oyun havaları,
Sevda türküleri ve şiirler.
Bildirilerimizin ve seslerimizin yankılandığı şehirler.
Dağlarında yürüdüğümüz toprak,
Yalınayak eylem adımlarıyla geçtiğimiz nehirler hoşçakalın...
Hoşçakalın ağız tatlarım;
Sıcak çorbam, çayım, sigaram...
Havalandırma sıram, banyo sıram, kelepçe sıram...
Parkamı, kazağımı, eldivenlerimi, ayakkabılarımı,
Ve kalemimi, ve saatimi,
Ve kavgamı bıraktığım sevgili dostlar
Hoşçakalın, hoşçakalın..."
Dostum bana, sevdam bana,
Soluğunu geçir bana,
Uyku tutmuyor gözüm,
Anılar sıraya girdi.
Gel anne süt içir bana.
"Hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar,
Mutluluğu için dövüştüğüm insanlar,
Yedi bölge, dört deniz,
Yedi iklim, altmış yedi şehir,
Okullar, mahalleler, köprüler, tren yolları...
Deniz kıyıları, balıkçı motorları, takalar,
Asfalt yolu boyu dizilmiş fabrikalar,
Ve işçiler ve köylüler...
Hoşçakal ülkem
Hoşçakal anne, hoşçakal baba, kardeşim,
Hoşçakal sevgilim, hoşçakal dünya,
Hoşçakalın dünyanın bütün halkları,
Sınırlı olmayan mekâna,
Sınırlı olmayan zamana gidiyorum ben;
En sevda halimle, en yaşayan halimle,
Gidiyorum dostlarım,
Hoşçakalın, hoşçakalın...
Beni yaşamımla sorgula iki gözüm,
Beni yüreğimle, beni özümle,
Bilimle anla beni, felsefeyle anla beni,
Tarihle anla beni,
Ve öyle yargıla.
Söz: Ersin Ergün
devrimi halkına birçok şarkısıyla anlatmaya çalışmıştır. bunlardan birisi devrim için ölenlerin ardından söylediği;
BENİ TARİHLE YARGILA
"Titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı bulanık bir is,
Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz
Beni bilimle anla iki gözüm, felsefeyle anla,
Ve tarihle yargıla..."
Bal değildir ölüm bana,
İdam gül değildir bana,
Geceler çok karanlık,
Gel düşümdeki sevgilim,
Ay ışığı yedir bana...
"Ahh... Ben hasrete tutsağım,
Hasretler tutsak bana
Bıyığımdan gül sarkmaz,
Bıyık bırakmak yasak bana,
Mahpus bana, sus bana.
Yağlık ilmek boynuma...
Sevgili yerine
Koynuma idamlar alır, idamlar alır yatarım,
Ve sonra sabırla beklerim,
Bulutları çekersiniz üstümden,
Suçsuzluğumun yargılayıcılarını yargılarsınız,
Ve o güzel geleceği getirirsiniz bana...
Ölüm tanımaz işte o zaman sevgim,
Tırnaklarımı geçirip toprağın sırtına, doğrulurum,
Gözlerimde güneş koşar,
Ve çiçekler ekersiniz, çiçekler ekersiniz toprağıma..."
Duygu bana, öykü bana,
Roman gibi her an bana
Hücremde yalnızım gel,
Gel düşümdeki sevgilim,
Soyunup hazırlan bana.
"Biraz sonra asmaya götürecekler beni,
Biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni,
Hoşçakalın sevdiklerim;
Dört mevsim, yedi kıta, mavi gök...
Bütün doğa hoşçakalın...
Hoşçakalın sevdalılar,
Çocuklar, üniversiteliler, genç kızlar,
Sonsuz uzay, gezegenler ve yıldızlar,
Hoşçakalın...
Hoşçakalın senfoniler, oyun havaları,
Sevda türküleri ve şiirler.
Bildirilerimizin ve seslerimizin yankılandığı şehirler.
Dağlarında yürüdüğümüz toprak,
Yalınayak eylem adımlarıyla geçtiğimiz nehirler hoşçakalın...
Hoşçakalın ağız tatlarım;
Sıcak çorbam, çayım, sigaram...
Havalandırma sıram, banyo sıram, kelepçe sıram...
Parkamı, kazağımı, eldivenlerimi, ayakkabılarımı,
Ve kalemimi, ve saatimi,
Ve kavgamı bıraktığım sevgili dostlar
Hoşçakalın, hoşçakalın..."
Dostum bana, sevdam bana,
Soluğunu geçir bana,
Uyku tutmuyor gözüm,
Anılar sıraya girdi.
Gel anne süt içir bana.
"Hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar,
Mutluluğu için dövüştüğüm insanlar,
Yedi bölge, dört deniz,
Yedi iklim, altmış yedi şehir,
Okullar, mahalleler, köprüler, tren yolları...
Deniz kıyıları, balıkçı motorları, takalar,
Asfalt yolu boyu dizilmiş fabrikalar,
Ve işçiler ve köylüler...
Hoşçakal ülkem
Hoşçakal anne, hoşçakal baba, kardeşim,
Hoşçakal sevgilim, hoşçakal dünya,
Hoşçakalın dünyanın bütün halkları,
Sınırlı olmayan mekâna,
Sınırlı olmayan zamana gidiyorum ben;
En sevda halimle, en yaşayan halimle,
Gidiyorum dostlarım,
Hoşçakalın, hoşçakalın...
Beni yaşamımla sorgula iki gözüm,
Beni yüreğimle, beni özümle,
Bilimle anla beni, felsefeyle anla beni,
Tarihle anla beni,
Ve öyle yargıla.
Söz: Ersin Ergün