Yıllarca dorockta cumartesi günleri çalmış, cover grubu. Metal müzik icra etmektedirler, isminden de anlaşılacağı üzere anti kapitalist şarkıları vardır. Dinlenesi bir grup efenim.
Underground metal müziğin yaşadığı, Türkiye'deki yegane barlardan İstanbul'da olanıdır. Taksim'de bulunur, her akşam canlı müzik vardır. Cayır cayır metal müzik dinlemek isteyenler için İstanbul'daki en güzel adres. Alkol ucuz, içerisi leş. Tam metal müzik dinleyicisinin aradığı gibi.
Daha sonra Kadıköy'de dorock xl açılmıştır, sahibi aynı idi ilk açıldığında, şuan dorock başkasına ait. Konsept dorock xl dan tamamen farklıdır.
Daha sonra Kadıköy'de dorock xl açılmıştır, sahibi aynı idi ilk açıldığında, şuan dorock başkasına ait. Konsept dorock xl dan tamamen farklıdır.
Kadıköy'de açılmış bir rock bar. Adı üstünde xl bir mekan. Geniş sahnesi, iç bahçesi, bar kısmı ve kapı önündeki masalardan oluşur. Konsept genel olarak rock müziktir. Sahnede genellikle iyi sanatçıların konserleri, daha sonra da program grubu çalar. İçerisi normal bir bara göre biraz pahalıdır, ama geniş ve ferah bir mekan, havalandırması sıkıntılı ferah mekan.
son 1 aydır gündemimizi meşgul eden replik. bana göre en iyi montaj budur
alman fizikçi heisenberg tarafından 1927 yılında ortaya atılmış ve kuantum mekaniği dünyasında çığır açmış olan ilkedir.
heisenberg'e göre fiziksel bir sistemde bir cismin konumu ve momentumu aynı anda kesin bir nicelikle ölçümlenemez. bazı belirsizliklerle bu nicelikler ölçülebilir. bu da belirsizlik ilkesinin özetidir.
klasik fizikle kuantum mekaniğini birbirinden ayıran temellerden biri olan ilkedir aynı zamanda.
heisenberg'e göre fiziksel bir sistemde bir cismin konumu ve momentumu aynı anda kesin bir nicelikle ölçümlenemez. bazı belirsizliklerle bu nicelikler ölçülebilir. bu da belirsizlik ilkesinin özetidir.
klasik fizikle kuantum mekaniğini birbirinden ayıran temellerden biri olan ilkedir aynı zamanda.
Tanım: Fiziki çevrenin atıklarla bezenmesi yahut tahribi sonucu ortaya çıkan, canlı yaşamını kısa yahut uzun vadede illa ki bir şekilde tehdit eden, çoğunlukla doğrudan yahut dolaylı olarak insan kaynaklı durum.
Ha hislerimden bahsetmek gerekirse -ki gerekir muhtemelen- nefret ediyorum! aramızda da bunu yapanlar var üstelik, bu ise beni daha çok üzüyor; kendini kampçılığa yahut gezginliğe adamış (!) kimseler rahatlıkla çer-çöpünü etrafta bırakıp basıp gidebiliyor. Kimse kusura bakmasın ama doğaya hürmeti olmayan, sadece evden çıkmış, özgürüm kafasına girmiş olmak için doğaya ilişenler öyle etrafa ben kampçıyım, doğacıyım vs. havasını atma hakkına sahip değildir, kendinden utanmadığına şaşılması gerekir. Hadi şehir hayatında belediye görevlilerine hiç acımıyorsunuz, doğada öyle biri yok bilmiyor musunuz? Günlerdir denk gelip duruyorum ama bugün dünya çevre günü olduğu için bugün size bunları yazmak istedim. Aslında bu yazdıklarımı önce Camprail'e yazmıştım fakat onaylanmadı, olabilir, bir de burada deneyeyim.
Aramızdaki en kibar tabirle birtakım "çürük yumurtalar" yüzünden çeşitli mecralarda basın aracılığıyla, kamuoyunun bir kısmında yavaş yavaş İnterrail Türkiye grubunun etrafı tahrip eden kamplar yaptığı(bkz: abantrail), kötü bir oluşum olduğu algısı oluşturuluyor ki buna belki de en üzülen benim, henüz ilk kampına bile çıkamamış ama bu grubu zor zamanlarında keşfedip kendi kendine de olsa aile olarak bilmiş ben.
Bu böyle devam edemez değil mi dostlar? Yazık günah, biliyorum çoğunuz üzülüyorsunuz ama yazık ki bir şey yapamıyoruz. Bir şekilde o güzel adminlerimizin bazı sınırlar getirmesi, kurallar koyması vs. gerektiğini düşünüyorum, kendim de neler yapabilirim yahut yapabiliriz diye düşünmekteyim ama bir çıkış yolu bulamadım ne yazık ki. Sizden rica ediyorum, lütfen bu konuya beraberce bir ehemmiyet gösterip çözüm bulalım, en azından deneyelim, aile olmamız hatrına.
Çevre kirliliğinin bizimle alakalı olmayan kısmına gelirsek; hiçbir zaman anlayamadım bir insan neden çöp dışında bir yere çöpünü atar, neden biraz evvel kullandığı şeyi ihtiyacı bitince yanında taşımak yerine bir yerlere bırakıp gitmeyi cevreyi kirletmek pahasına böyle tercih eder, yere niye tükürür, niçin sigara küllerini rasgele savurup izmaritini saklara fırlatır... Biriniz biliyorsa bana söylesin arkadaşlar, bilmek istiyorum.
Ha hislerimden bahsetmek gerekirse -ki gerekir muhtemelen- nefret ediyorum! aramızda da bunu yapanlar var üstelik, bu ise beni daha çok üzüyor; kendini kampçılığa yahut gezginliğe adamış (!) kimseler rahatlıkla çer-çöpünü etrafta bırakıp basıp gidebiliyor. Kimse kusura bakmasın ama doğaya hürmeti olmayan, sadece evden çıkmış, özgürüm kafasına girmiş olmak için doğaya ilişenler öyle etrafa ben kampçıyım, doğacıyım vs. havasını atma hakkına sahip değildir, kendinden utanmadığına şaşılması gerekir. Hadi şehir hayatında belediye görevlilerine hiç acımıyorsunuz, doğada öyle biri yok bilmiyor musunuz? Günlerdir denk gelip duruyorum ama bugün dünya çevre günü olduğu için bugün size bunları yazmak istedim. Aslında bu yazdıklarımı önce Camprail'e yazmıştım fakat onaylanmadı, olabilir, bir de burada deneyeyim.
Aramızdaki en kibar tabirle birtakım "çürük yumurtalar" yüzünden çeşitli mecralarda basın aracılığıyla, kamuoyunun bir kısmında yavaş yavaş İnterrail Türkiye grubunun etrafı tahrip eden kamplar yaptığı(bkz: abantrail), kötü bir oluşum olduğu algısı oluşturuluyor ki buna belki de en üzülen benim, henüz ilk kampına bile çıkamamış ama bu grubu zor zamanlarında keşfedip kendi kendine de olsa aile olarak bilmiş ben.
Bu böyle devam edemez değil mi dostlar? Yazık günah, biliyorum çoğunuz üzülüyorsunuz ama yazık ki bir şey yapamıyoruz. Bir şekilde o güzel adminlerimizin bazı sınırlar getirmesi, kurallar koyması vs. gerektiğini düşünüyorum, kendim de neler yapabilirim yahut yapabiliriz diye düşünmekteyim ama bir çıkış yolu bulamadım ne yazık ki. Sizden rica ediyorum, lütfen bu konuya beraberce bir ehemmiyet gösterip çözüm bulalım, en azından deneyelim, aile olmamız hatrına.
Çevre kirliliğinin bizimle alakalı olmayan kısmına gelirsek; hiçbir zaman anlayamadım bir insan neden çöp dışında bir yere çöpünü atar, neden biraz evvel kullandığı şeyi ihtiyacı bitince yanında taşımak yerine bir yerlere bırakıp gitmeyi cevreyi kirletmek pahasına böyle tercih eder, yere niye tükürür, niçin sigara küllerini rasgele savurup izmaritini saklara fırlatır... Biriniz biliyorsa bana söylesin arkadaşlar, bilmek istiyorum.
Gezgin kişi dünya turuna çıkıyor, sonra "dünya turuna ara verdim, ülkeye dönüp Türkiye turu yapıp sonra dünyayı gezmeye devam edeceğim takipte kalın" diyor. Abi çaktırmadan devam et işte, sıradaki ülke burası falan de. Ne diye Türkiye, Jüpiter ülkesiymiş havası yaratıyosun ki
Beyoğlu denilince akla gelen, İstanbul’un fast foodu. Cuma, cumartesi gecelerinin bitiş yemeğidir.
Şehir içinde, trafik kurallarına uyulup uyulmadığını kontrol eden, aşırı hızdır, alkollü araç kullanmadır, emniyet şeridi ihlalidir, benzer durumlarda size ceza yaslayan devlet memuru.
Neler alınmalı neler gereksiz ve neler hayat kurtarıyor,
Kişiden kişiye değişecekte olsa hrr gezginin başka bir gezgins vereceği önerileri vardır
Kişiden kişiye değişecekte olsa hrr gezginin başka bir gezgins vereceği önerileri vardır