asker arkadaşımdan hediye olarak aldığım suskunlar kitabından sonra hayranı olduğum yazar.

kitapların önemli bir kısmı dönem olarak istanbul'da osmanlı'nın son birkaç yüzyılı ile cumhuriyet'in yeni kurulduğu dönemlerde geçer. karakterler ve olaylar oldukça ilgi çekici, yer yer yer fantastik öğeler içerir, kimi tarihi kişiliklere selam gönderir, düşünürsünüz bu kim acaba diye sonra kocaman bir aaaa dersiniz bu o muymuş diye.

her kitabı ayrı bir güzellikte olsa da suskunlar bambaşkadır, yorulsanız bile bırakamayacağınız bir akıcılık ve merak uyandırıcı bir dile sahiptir.

keşke yeteneğim olsa da bu kitaplardan bir film, bir dizi çeksem diye düşünür dururum.

Kronolojik sırasıyla kitapları şunlardır:

(bkz: puslu kıtalar atlası)
(bkz: kitab-ül hiyel)
(bkz: efrasiyabın hikayeleri)
(bkz: amat)
(bkz: suskunlar)
(bkz: yedinci gün)
(bkz: galiz kahraman)

(bkz: uzun ihsan efendi)
var olduğunu gözlemlediğim insanlar kümesidir. hele ki platform topluklu ile yürüyenler (pardon yürüyemeyenler) var ki onlara yorum dahi yapamıyorum.

nasıl desem bir çeşit emme basma tulumba gibi yürümeye çalışan kadınlar kendileri. hani karda/buzda yürürken kıç üstü düşmemek için öne doğru meyledersin ya kendini, bu arkadaşlar topuklu giydiklerinde daima surette bu şekilde öne doğru eğilerek yürüyorlar.

kısa boylu olursun canımsındır, kimseyi boyu kısa diye yargılamıyoruz. giy babetini düz taban ayakkabını, kendini de yorma bizi de.
türk müziğini kendisi ile tattığım, mp4 lerin ve internetin olmadığı dönemde kliple tanıştığım çocukluk kanalım.
teoman'ın galatada rıhtımda şarkısının içinde geçen ve günlük hayatımıza dokunan bir söz.

"Bir şey olacağı yok ama
İnsan bekliyor, bekliyor işte"
işteyken fark ettiğim durum.

bir barda çalmaktayım. herhangi bir şarkının ortasındayken bir sarhoş gelip alakasız (bkz: azer bülbül) (bkz: ebru gündeş) şarkılar istiyor. istediği şarkıların repertuvarımda olmadığını duyunca "sen de bir bok bilmiyorsun." gibi çıkışlar alıyorum. birkaç istisna değil, genel durum bu. adam kendi dinlediği şeyin tek, en doğru olduğuna kendini o kadar inandırmış ki benim müzik bilgimi aşağılama yetisini kendinde buluyor.

bu durum sadece barda gördüğüm bir durum değil. kimse bilmediğini veya bildiğinin yanlış olduğunu kabullenmiyor. gerçekten hastalıklı bir durum.

herkesin her şey hakkında fikri var.

karşısındaki insana fikrini kabul ettirmek dışında bir amaç göremiyorum herhangi bir konuşma içinde.
(bkz: şahsiyet ) dizisinde (bkz: cansu dere) den nefret eden eril polis rolünde oynamaktadır. yanlış görmediysem sebebini merak ettiğim şekilde kolunda da (bkz: interrail türkiye ) bilekliği var.

karizmatik bir adam.
kafa dağıtmak için seve seve izlediğim çılgın ve cesur abiler
kadıköyde, canlı müzik yapan bir bardır. kadıköy rexx barlar sokağında bulunur, karganın yanındadır. akşamları 22:30 da kapılarını açar, 02:00 a kadar canlı müzik yapılır. ses sistemi çok iyi olmasa da, çalan grupları acaip beğeniyorum. mekan 23:00 gibi boşken, 23:30 da iğne atsan yere düşmez bir hal alabiliyor. biraz havasız, içeride sigara içilmiyor. zemin kat ve asma katı mevcuttur. bu haftasonu gidersem bira fiyatının güncel halini yazarım, en son 17 tl idi. burada çalan gruplardan önerdiklerim, (bkz: suitcase), (bkz: kung fu), (bkz: matmazel)