Vincent Van Gogh'un hayat hikayesini anlatan, ünlü ressama ait 120'den fazla yağlı boya tablosundan oluşan dünyanın ilk uzun metrajlı animasyon filmi. Filmin senaryosunu yine ressamın 800 den fazla mektubu oluşturacak. Bu film için 100 den fazla ressam egitim almistir ve filmdeki her bir kare gerçek bir yagli boya tablosuna aittir. Van Gogh'un çalışmalarının çok sayıda versiyonunu oluşturan ressamlar ince farklılıklar sayesinde hareket eden sahneler olusmasini sağlayacaklar. Filmin 22 Eylül 2017' de vizyona girmesi bekleniyor.
Edit: Ağlaya ağlaya sonunu getirdim. Yapayalnız bir insanın çırpınışları. Seni sevgiyle anıyorum.
kaç kere izlediğimi bilmediğim ve geçenlerde çıkan 'otherlife' filmini görmemle bana kendini hatırlatan, christopher amcamızın en iyi filmi.
türk olmaktan hiç utanmadım. ama gurur da duymadım. sonuçta türk olmak, kürt olmak, rus olmak, arap olmak, iskoç olmak vb. bir başarı veyahut başarısızlık değil. zira bizim seçimimiz dahilinde gerçekleşmiyor. o yüzden rasyonel düşünürsek türk olmak (herhangi bir ırktan olmak) iyi veya kötü bir şey değil.

lakin, ben de dahil, insanımızda böyle bir huy var. hoşumuza gidiyor başka milletlere benzetilmek. yurt içinde ve yurt dışında çokça duyduğuma göre, görünüş olarak klasik türk stereotipine uymuyorum. bu nedenle de "are you spanish?" "yeah you are italian!" "are u serbian bro?" gibi cümleleri sıkça duyuyorum ve her seferinde "hehe valla mı ya?" içten içe seviniyorum.

sevinilecek bir şey olmamasına rağmen, gözlemlerime dayanarak söylüyorum, bu konuda yalnız değilim. peki bunun sosyolojik sebebi nedir arkadaşlar?
söylemesi ve okuması keyifli cümlelerdir. başlıcaları birçok insan tarafından bilinir. dün akşam her gün bir tane öğreneceğime dair bir karar aldım, öğrendiklerimi buraya yazacağım ki hem bir yerde dursun hem de başkalarına bir faydam dokunsun.
en bilinenlerinden bazıları:
(bkz: carpe diem)
(bkz: cogito ergo sum)
(bkz: primum non nocere)


benim köşem burada başlıyor, anlamlarıyla birlikte yazacağım.
(bkz: amici diem perdidi) - dostlar bugünü de harcadım
1992 Kamerun doğumlu geçtiğimiz sene beşiktaş forması giymiş futbolcu.
Şuan porto'da oynamaktadır ve salı gecesi oynanan beşiktaş - porto maçından sonra yaptığı açıklamada ''birgün buraya geri döneceğim'' diyerek türk spor medyasına bolca malzeme vermiştir.
pazartesi gün yorgunluğuyla, haftabaşının vermiş olduğu stresi dengelemek için kahve, alkol ne bileyim kola filan istemesi gereken beynin, anlık bir saçmalamayla elma suyunda karar kılması durumudur. abi elma suyu ne, neden yorgunluğu atmak, keyif falan, ne biçim istektir bu yarrabi. sözlük galiba bana bişeyler oluyor.

edit: bahsetmeye çalıştığım zaten isteğin saçmalığıdır, acaba hamile miyim?