Pandemi'in ilk başlarında durumun bu kadar vahim olacağından habersiz bir şekilde bir arkadaşımla başka bir arkadaşın kafesinin tadilatında yardımcı oluyoruz. işte boyaya yardımcı oluyoruz tabi boyacı geliyor. fırçayı ve şunu uzat şunu ser. gelen insanların işlerini kolaylaştırarak işlerin daha erken bitmesini hedefliyoruz aslında. bazı ustalar yine yevmiye kafasında oldukları için, işi ne kadar savsaklarlarsa gündelik hesabı çalıştıklarından daha fazla para ödemek zoruna kalacak arkadaşımız. bir gün fayasn ustasına yardım ederken pisuvarları düşürüp kırdık. hem ustayı orada az çalıştırmak istiyoruz hemde malzemeyi kırarak daha fazla zarar getiriyoruz. "hemen Ulus'a gidip Rüzgarlı'nın aşağı taraflarında ki inşaat malzemesi satan yerlerden almamız gerek " dedim arkadaşıma. Ankara'da yaşadığımız için ve ben uzun yıllar Ulus'da çalıştığım için, nereden ucuz mal alınır iyi bilirim. hemen dolmuşa atlayıp yarım saat içinde Ulus'a indik. Alelacele giderken bir yandan da heykelin bulunduğu cadde üzerinde polis grupları var. yolun kenarlarına üzerinde polis yazan mavi ayaklı eşşeklerden koyuyorlar. Neyse arkadaşla nalbur gibi bir yere girip iki tane pisuar aldık. adamlar " arabanız var mı arabaya taşıyalım " diyence. bizde elde götüreceğimizi söyledik. adamlar ayıplar ve şaşırmış bir şekilde yüzümüze baktılar. bir tanesini ben aldım diğerini de arkadaşım. pavyonların önünden güle güle geçiyoruz. işte pisuvarı kafasına geçirip yaratık (alien ) filmininin cosplayını yapıyor.
saçmalıyoruz tamamen. bende x man pisuaradam diyerek pisuvarı karnımın önüne yaslamış şekilde yürüyorum. genelde sıklıkla yaptığımız bir durum bu aslında. elimizde ne varsa ona göre bir şeyler uyduruyoruz. Sonra ikimiz de yeterli bulduk ki tutulabilecek en doğru şekilde tutmaya çalışarak tam köşeyi dönüp ana caddeye cıktık ki, gelirken gördüğümüz polislerin hepsi karşımızda duruyor. arkadaşımla dönüp birbirimize anlamsız şekilde baktıkten sonra içimden diyorum ki " ulan cumhurbaşkanı geçiyor ya buradan biz de elimizde bunlarla çıkmışız yola, polisler cb'yi protesto edeceğimizi düşündükleri için mi böyle bakıyorlar bana " diye bir psikoza girdim. arkadaşımla birlikte koşmaya başladık. o da ben koşuyorum diye koşmaya başlamış. sonrasında anlatıyor bunu bana. neyse. biraz önce eğlencelik olan pisuvar koşarken bir göhsüme vuruyor bir de oradan sekince ivme kazanıp tutmamı zorlaştırıyor. arkamıza bakmadan koşmaya devam ederken hemen yanımızda ucları gözüken joplar belirmeye başladı ama bizim tempomuzda ilerliyor. biraz daha koştuktan sonra polislerle birlikte koşuyor olduğumuzu fark ederek yavaşlıyoruz ama aynı aptal ifade ile birbirimize bakarak.
meğerse gerçekten cb'nı protesto edecek olan eyt'li grubu kovalamakmış amaçları. biraz daha cosplay yapmış olsaydık bu paniği yaşamayacaktık.
Az önce denk geldiğim dizi. İzlemeden saçma demeyin abi izledim çok saçma. Amerika'lı süper kahramanlar + dua + bolca florasan formülüyle yapılmış iman-kurgu dizisi. Cehapeli bir kötü karakter beklemekteyim. Ayrıca o maske nedir öyle ya.
Tufan sen misin oğlum çıkar lan şu gözlüğü
insanı pamuk gibi yapan, aklınızda birisi varsa kahreden arctic monkeys şarkısı. günlük hayatın acelesine, telaşına; yeni insanlara, kalıcılara, geçicilere takılmışken, günün ortasında, bir anda aklınıza düşen bir kişi vardır ya. unuttum dersiniz, zaten kaç senedir konuşmadık; soğudum şöyle oldu böyle oldu. ama artık bir parçası olmuştur kişiliğinizin. onu sıradanlaştıramazsınız. kelimelere dökülmüş.
alex turner gerçekten bu çağın en iyi söz yazarlarından biri.
sözlerini yazmazsak olmaz şimdi.

do you still feel younger than you thought you were by now?
or darling have you started feeling old yet?
don't worry, im sure that you're still breaking hearts
with the efficiency that only youth can harness.
and do you still think love is a laserquest?
or do you take it all more seriously?
i've tried to ask you this in some daydreams that i've had
but you're always busy being make-believe
and do you look into the mirror to remind yourself you're there?
or have somebody's goodnight kisses got that covered?
when i'm not being honest, I pretend that you were just some lover
now i can't think of there without thinking of you
i doubt that comes as a surprise
and i can't think of anything to dream about
i can't find anywhere to hide
and when i'm hanging on by the rings around my eyes
and i convince myself I need another
and for a minute it gets easy to pretend that you were just some lover
when i'm pipe and slippers and rocking chair
singing dreadful songs about summer
well, i have found a better method
of pretending you were just some lover
well, i have found a better method
of pretending you were just some lover.
21. yüzyıl'ın en iyi ve dünya futbol tarihinin ise en iyilerinden birisidir. Ronaldo'nun 3 büyük ligde de yıllık ortalama 25 gol barajını geçmiş olması aynı zamanda 3 büyük ligde de şampiyonluk kazanmış olması Messi ile olan rekabetinde ezici bir üstünlüğe sebep oluyor. Milli takım ile kazandığı avrupa şampiyonası'nın yanı sıra 5 şampiyonlar ligi şampiyonlu ve gol rekorları ile messi'nin çok önünde ve komple bir futbolcudur. İtiraz edenler ile her ortamda tartışabilirim.
Abi oldum olası bir anda popüler olan her şeye kılım. ondan mıdır nedir benim hikayem de böyle başladı. o zamanlar üniversitede ilk yılım. Eee bolca vakit var tabi, öğrenci evinde kalan tüm arkadaşlarım dizilere sarmış durumda bende toplasan 2-3 dizi anca izliyorum. Neyse efendim bunlar sürekli bir diziden bahsedip duruyor. Sibel kekilli var olum bir izle diyorlar. Sibel ablamızın ününü bilmeyen yoktur da ben ne bileyim bu adamların bu diziyi bunun için izlediğini, daha açıp bakmadan zaten dizinin her sahnesini biliyor hale gelmiştim zaten. Aradan 1 - 2 yıl geçti gezi parkı zamanları yine vakit bol. Dizimag'in hit yaptığı bir dönem ve her dizinin yeni bölümünü, 1 bilemedin 2 gün sonra direkt izliyorsun. Yine başladı lanet muhabbet zaten soğumuşum iyice bir de üstüne bu diziyi izleyen kişi sayısı 5 ken olmuş 55, yine tüm bölümlere kulaktan duyma bir şekilde hakim olmuşum ama direniyorum izlemicem. birkaç yıl daha geçti hala izlemiyorum inatla, game of thrones muhabbetleri olan her ortamdan kaçıyorum. Vallahi bıktım, sosyal medyada capsler akıyor, görseller paylaşılıyor derken bir gün taksiye bindim. Ankara'yı bilenler bahsediceğim yerleri iyi bilir. Tunus caddesi'nden taksiye binmişim Atatürk Bulvarı üzerinden bahçeliye yolum maksimum 10 dakika. Ön kapıyı açıp oturdum. İyi akşamlar abi diye selam verip, gideceğimiz yeri söyledim. İşte hikaye burada başlıyor. taksici abi kontağı bir türlü çalıştırmıyor. Bir an acaba daldım da adresi söylemedim mi diye tekrar söyledim. Taksici abi 1 dakika kardeşim en heyecanlı yerindeyim. İşin acil değilse şu sahne bitsin öyle gidelim demez mi? Abi ne izliyorsun diye sormamla aldığım cevap beni yıktı. Geym off tıronz diye bir dizi var efsane, tüm durak izliyoruz vallahi sözünü duyunca durum oldum. Yerde ararken göte buldumun tersi neyse işte o oldu. Tam 10 dakikalık yol boyunca kulaktan duyduğum bilgiler ile diziyi bildiğimi ama izlemediğimi anlatmaktan dilimde tüy bitti. İşte o gün son noktayı koydum. Ya kafayı kırıp bu diziyi bir gün izleyeceğim ya da izleyene kadar hiç lafını etmeyeceğim. Bu arada dizinin final yapması ile allah'tan artık dilden dile dönmüyor muhabbet de rahatladım. Ama hala bir yerde ne zaman dizi muhabbeti geçse sevdiklerimi söyler sonra konunun Game of Thrones'a gelmesini bekler ve sessizliğe bürünürüm.
eski akp milletvekili ve bakanı ali babacan önderliğinde mart 2020'de kurulmuş olan siyasi partidir. Herkes bir parti kurma derdinde hadi hayırlısı...