doların 3.87 euronun 4.50 olduğu günde gazete manşeti olabilirdi.
Karacan ailesinin Türk basınındaki ilk temsilcisi Ali Naci Karacan'dır. Ali Naci Karacan 1896 yılında tüccar Haşan Bey'in oğlu olarak İstanbul'da doğmuş, 1915 yılında 19 yaşındayken Ebiizziya Velid Bey'in "Tasvir-i Efkâr"ında muhabirlik yaparak gazetecilik kariyerine başlamıştır. Milli mücadele yıllarında Ali Naci, Necmettin Sadak, Kazım Şinasi ve Fatih Rıfkı ile beraber İstanbul basını tarafından "Mustafa Kemal'in prensleri" olarak anılmaktaydı. Karacan daha sonra "İkdam" ve "Vakit" gazetelerinde çalışmış, "Akşam" Gazetesi'nin kurucuları arasında yer almış, 1928 yılında ise "İkdam' Ahmet Cevdet Oran'dan satın almıştır. Milliyet adındaki ilk gazete ise, sermayesi İş Bankası tarafından sağlanan ve Siirt Milletvekili Mahmut Soydan tarafından 11 Şubat 1926 tarihinden itibaren çıkarılan gazetedir. 1935 yılında yönetime getirilen Ali Naci Karacan, gazetenin adını "Tan" olarak değiştirmiştir. Ancak bir yıl sonra gazete siyasi iktidarın yeni bir manevrasıyla Karacan'ın kontrolünden çıkarak, Atatürk’ün atfına uğrayan Ahmet Emin yalman ve ortaklarına satılmıştır. Ali Naci Karacan 1948 yılında yönetime yeniden gelmiştir, ancak Halil Lütfü ile anlaşmazlığa düşen Karacan, bir süre sonra ortaklıktan ayrılmıştır.
Ilıcak ailesinin basınla ilgilenen ilk temsilcisi (bkz: kemal ilıcak) 1932 yılında Amasya'nın Kızseki köyünde doğmuştur. Ilıcak 1984 yılında "Yankı" dergisinde yayınlanan bir röportajmda kendisini şöyle anlatmıştır: "1938 yılında babamı kaybettim. Beş kardeş babasız kalmıştık, annemin kanatları arasında hayatımızı sürdürmeye başladık. İlk, orta ve lisede okuduğum yıllar, benim için fevkalade sıkıntılı yıllardı. 1944-45'de çocuk denecek yaşta amelelik yaptım. Ağabeyime annem bir dükkân açmıştı. Babamdan kalma bir dükkândı bu. Okul dışında, sokakta oynamak yerine, bu dükkânda çalışmak da yine benim işimdi. Böyle sıkıntılarla meşakkatlerle orta ve lise tahsilimi Amasya'da tamamladım. Yüksek tahsil için İstanbul'a geldim. Burada bir taraftan da Gazetecilik Okuluna devanı ettim. Gazeteciliğe başlangıç tarihim l957 dir. Gazetelerde muhabirlik yaparken acaba bir yayın organı da çıkartabilir miyim diye düşünüyordum. Düşündüm ve haftalık (bkz: radyo mecmuası)nı çıkartmaya başladım. Bir buluşla "Radyo Mecmuasını kokulu yaptık. Türkiye de ilk defa böyle bir yayın piyasası çıkmış oldu. Dünyada ise benzer bir yayın piyasası sadece Arjantin'de yapılmıştı. Bu sebeple mecmuamızın adını değiştirdik. Adını Kokulu Radyo Mecmuası " koyduk. Daha sonra "Türk Birlik" adında bir gazete çıkardım. Bu gazete, önce aylık olarak yayımlandı. Sonra haftalık, sonra da günlük olarak Türk basın hayatında yerim aldı. Bu gazete Türk esnaf ve sanatkârlarına hitap ediyordu.'
eski türkiye'ye ait bir aktivite. aktivite de değil aslında bir nevi sevgi yumağı içindeki renk paylaşımı.
bu ve beşbenzemez aktivitelerle büyüyen hiçbir çocuk kötü olmadı büyüdüğünde. onun için yeni yetmelerin ruhsuz olması. ve bundandır ruhlarında eksik olan sevgiyi yapay uyarıcılarla doldurma sevdaları belki de.
bu ve beşbenzemez aktivitelerle büyüyen hiçbir çocuk kötü olmadı büyüdüğünde. onun için yeni yetmelerin ruhsuz olması. ve bundandır ruhlarında eksik olan sevgiyi yapay uyarıcılarla doldurma sevdaları belki de.
kızlarsoruyor'a yazmalısın. burası sözlük.
Öncelikle içinde Gülse Birsel olan her şey afiyetle izlenir. Engin Günaydın, Demet Evgar, Erdal Özyağcılar, Devrim Yakut, Şevket Çoruh, Arif Erkin bir yana ki kendileri zaten muhteşem oyuncular ama Derya Karadaş, Devin Özgür Çınar ve Ayta Sözeri de eklenince yanlarına doyum olmaz.
Ayta Sözeri için de ayrıca bir not, sen nasıl doğalsın, nasıl bir şarkısın.
Gerçekten canınızı sıkkın hissediyorsanız bu filme gidin, güle oynaya ayrılacaksınız. Sonra eminim ki tekrar izlemek için fırsat kollayacaksınız.
Ayta Sözeri için de ayrıca bir not, sen nasıl doğalsın, nasıl bir şarkısın.
Gerçekten canınızı sıkkın hissediyorsanız bu filme gidin, güle oynaya ayrılacaksınız. Sonra eminim ki tekrar izlemek için fırsat kollayacaksınız.
ilk haftanın sonunda babanın " yatağında yemek yeme" demesi gibi ufak tefek şeyleri büyütüp olay çıkartmanıza sebep olacak durum.
yeşil pasaportum var ama ailem yurt dışı işinin çok masraflı olduğunu zannettiği için izin vermiyor.ailem otostop çektiğimi yada couchsurfing den tanımadığım insanların evinde kaldığımı bilmiyor.bu durumda vicdan azabı çektiğim için onlara yavaş yavaş anlatmaya kalktım.işte otostopla gezen gezginlerden bahsettim ve bu durumu hiç de iyi karşılamadılar.bende bla bla ile olaya yavaştan girdim.geçen sivas'a bla bla car la gitmiştim.otobüs bileti bulamadığım için kullandım dedim.hem aracına bindiğim sürücünün referanslarının olduğunu,hiç bi sorun yaşamadığımı söylememe rağmen ailemden sert tepki aldım.şunun yolunu yordamını bilen varsa yardım edebilir mi?
Adalet arayışındaki Elif'in sözleri...
“olay 21 kasım 2017'de gerçekleşti. annemle babam hastaneye gitmek üzere sabah saat 7.30 gibi evden çıkıyorlar. evimizin bulunduğu, oldukça dar sokakta 100-150 metre kaldırımda ilerlemişken, iki aracın çarpışmasıyla annem olay yerinde babamsa 15-20 dk sonra hastaneye kaldırılırken hayatını kaybediyor.
kaza şöyle gerçekleşiyor: hususi bir araç sokağın aşağısından hızlı bir şekilde – bir işyeri servis aracı ise 45 km hızla karşı yönden ilerliyor. aşağıdan gelen aracın servise çarpmasıyla servis önce ağaca sonra cam şisesi konteynırına sonra da anneme çarpıp kaza anında ölümüne neden olurken, babamı altına alıp 28 metre sürüklüyor.
bilirkişi raporunda kazaya sebebiyet veren kişi, sokağın aşağısından gelen genç adam olarak belirleniyor. bu adam yalnızca 5 sene ceza aldı, ve maalesef yargıtay cezayı onayana kadar serbest.. ehliyetine de 3 yıl el konulmuş sadece.
anne ve babamın ölümlerine sebep olan servis şoförü ise yalnızca para cezası verilerek tahliye edildi. inanılır gibi değil ama, can emanet edilen bu servisin muayenesi ve sigortası bile yokmuş ve bu şekilde trafikte dolaşmaktaymış. üstelik ehliyetine bile el koymadılar.
kaza ile ilgili olarak bir haber kanalı ile görüşmüştüm haber yapılması için ısrar etmişlerdi fakat adalete güvendiğimiz ve alacakları cezaların yerinde olacağını umduğumuz için bekleme kararı almıştık, çok ama çok pişmanız. anne ve babamın ölümüne neden olan kazada asli kusuru bulunan, hız yaparak kazaya sebep olan kişiye verilen 5 sene ceza çok çok az. tali kusuru olan, sigortasız araçla trafikte bile dolaşmaması gereken servis şoförünün yalnızca para cezası ile bu davadan kurtulmuş olması da acı verici. adalet için hiçbir zaman geç olmadığını ümit ederek, sesimi duyun istiyorum."
“olay 21 kasım 2017'de gerçekleşti. annemle babam hastaneye gitmek üzere sabah saat 7.30 gibi evden çıkıyorlar. evimizin bulunduğu, oldukça dar sokakta 100-150 metre kaldırımda ilerlemişken, iki aracın çarpışmasıyla annem olay yerinde babamsa 15-20 dk sonra hastaneye kaldırılırken hayatını kaybediyor.
kaza şöyle gerçekleşiyor: hususi bir araç sokağın aşağısından hızlı bir şekilde – bir işyeri servis aracı ise 45 km hızla karşı yönden ilerliyor. aşağıdan gelen aracın servise çarpmasıyla servis önce ağaca sonra cam şisesi konteynırına sonra da anneme çarpıp kaza anında ölümüne neden olurken, babamı altına alıp 28 metre sürüklüyor.
bilirkişi raporunda kazaya sebebiyet veren kişi, sokağın aşağısından gelen genç adam olarak belirleniyor. bu adam yalnızca 5 sene ceza aldı, ve maalesef yargıtay cezayı onayana kadar serbest.. ehliyetine de 3 yıl el konulmuş sadece.
anne ve babamın ölümlerine sebep olan servis şoförü ise yalnızca para cezası verilerek tahliye edildi. inanılır gibi değil ama, can emanet edilen bu servisin muayenesi ve sigortası bile yokmuş ve bu şekilde trafikte dolaşmaktaymış. üstelik ehliyetine bile el koymadılar.
kaza ile ilgili olarak bir haber kanalı ile görüşmüştüm haber yapılması için ısrar etmişlerdi fakat adalete güvendiğimiz ve alacakları cezaların yerinde olacağını umduğumuz için bekleme kararı almıştık, çok ama çok pişmanız. anne ve babamın ölümüne neden olan kazada asli kusuru bulunan, hız yaparak kazaya sebep olan kişiye verilen 5 sene ceza çok çok az. tali kusuru olan, sigortasız araçla trafikte bile dolaşmaması gereken servis şoförünün yalnızca para cezası ile bu davadan kurtulmuş olması da acı verici. adalet için hiçbir zaman geç olmadığını ümit ederek, sesimi duyun istiyorum."
kendini yıllar sonra update almış ios telefon gibi hissediyorsun, otostopun eğlencesi heyecanı bambaşka tabii ama tüm kontrolün sende olması ve gideceğin yere daha hızlı gidebilmek gayet cazip duruyor.