sexting

konuyla ilgili 8 entry daha
eskiden askere veya gurbete gidenlerin mektup yoluyla gerçekleştirdiği eylem.

zarfıydı, kağıdıydı, puluydu çok masraflı olan bu eylem günümüzde bedavadır. teknolojinin kıymetini bilin arkadaşlar.

Benim ise bu konuyla ilgili korkunç bir anım vardır durun anlatayım size:

“Yaklaşık 15 yıl kadar önce muhafazakar bir şehirde elimde bond çanta liseye gidip gelen görenlerin ne efendi dediği bir ergendim.

Özellikle ergendim diyorum çünkü efendi kişiliğim gecenin ilerleyen saatlerinde kayboluyor yerini ilginç bir yaratığa bırakıyordu.

Neyse bütün olay babası polis olan ve taa ilkokuldan tanıdığım güzeller güzeli kübra ile bir çay bahçesinde buluşmamızın ardından gerçekleşti. “msn var mı benim gitmem lazım akşam konuşmaya devam ederiz” demesiyle koşarak eve gittim, hemen ekledim onu.

Geceye kadar bilgisayarın başında bana yazmasını bekledim. Age of empires ile vakit öldürürken ‘dıdın’ diye bir ses ve ardında alttan çıkan bildirim kutucuğuyla sevinçten dört köşe oldum resmen.

Hemen konuşmaya başladık. İlkokuldaki hocalardan, arkadaşlardan bahsederken “varya reyhan bizim matemetik hocasına aşıktı salak ya” dedi. Sonra ben ise “senin var mıydı” aşık olduğun biri diye yazdım. İşte aşklarımızdan olmayan ama sanki varmış gibi anlattığımız tecrübelerin ardından ayıplı ayıplı konuşmaya başladık. Tabii ikimizde ergenliğin getirdiği hayal gücüyle aşırı yaratıcı olabiliyorduk. Bir gözüm odanın kapısında, bir gözüm monitörde, sağ elim ise klavyede bir 30-40 dk kadar ayıplı ayıplı konuştuk.

En son kübra’nın sesi kesildi, yazmamaya başladı. İlk, interneti gitti herhalde diye düşündüm ama çevrimiçi görünüyordu. Sonra ‘uyudun mu?’ Gibi mesajlar atarak birkaç kere de titreşim gönderdim.

5-10 dakika kadar sonra sonra “cam var mı?” Yazınca içimde uçuşan kelebekler ağzımdan çıktı resmen. Kamera Yoksa bile yaratırdım o an. Bir iki teknik aksaklığın ardında kameralarımızı açtık acaba bana yazmadığı o süre zarfında ne giydi üzerine diye düşünürken görüntü karanlık, o beni görüyor ama ben onu göremiyorum. Yine saçma saçma “utanma ya ne olacak sanki” diye bu sefer mikrofon aracılığıyla sesli bir şekilde onu telkin etmeye çalıştım.

En son kameranın önündeki el bir kalktı karşımda polis üniformalı bir adam oturuyor “utanmıyor musunuz siz böyle konuşmaya yaşınız kaç başınız kaç sizin. hele de senden hiç beklemezdim” demez mi. Ben başladım ağlamaya “rıfat amca ne olur babama söyleme, özür dilerim.“ diyorum bir yandan ağlıyor bir yandan hıçkırıyorum. Meğerse kızın yazmadığı o sürede babası mesajlarımızı okuyormuş. Hayatımda unutamayacağım en kötü geceydi galiba.

O gece kübra’nın babası nöbetteymiş o da geç gelir rahatlığıyla annesini uyuttuktan sonra oturmuş bilgisayarın başına ama baskın yiyince olan bana oldu. Hem kıza rezil olduk, hem babasına hem de daha sonra öğrenen ama sağolsun bana çaktırmayan anneme ve babama.”

Siz siz olun çok dikkatli davranın bu konularda. Büyük travmalar yaşayabilirsiniz.*