yurtdışında türkiye'yi tanıtmak

/ 3
Genellikle sorulan Türkiye’nin en güzel şehiri neresi sorusuna ;
Yabancı arkadaşlara verdiğim cevap bitmeyen partiler , sokak eğlenceleri karnavalları gece hayatı turizm şehir ve değişik kültürlerin can bulduğu Adana city
2016 kasım falan. erasmus için polonya'nın przemyśl şehrindeyim. çoğunluğunu polonyalı ve ukraynalı öğrencilerin oluşturduğu okulda dokuz türk, bir ispanyol ve bir portekizliden oluşan erasmus grubu var ve kaldığımız yurtta yemekleri birlikte yiyoruz. ukrayna-polonyalılar genelde bireysel takılır, yemeklerini ortak mutfakta hazırlayıp usulca odalarına çekilirken biz 11 kişi masaları birleştiriyoruz, yemekler şenlik havasında geçiyor.
bi gün portekizli arkadaş; biz türklerin kendisine sürekli food orgasm yaşatmasından dolayı hevesle geldi, bu akşam herkese ben yemek hazırlayacağım o kadar yiyip içiyorum falan dedi tamam dedik biz de. tabi bu arkadaşı müslümanların domuz eti durumu konusunda bilgilendirdim. o da bildiğini, kendisi ile alışverişe gelebileceğimi söyledi.
o akşam bu çocuk, makarnanın üzerinde soslu hindi kıymanın olduğu gayet basit ama bi o kadar lezzetli yemeği servis etti. herkes iştahla yemeğe başlarken arkadaşlarımızdan ikisi, aç olmadıklarını söyleyip masadan kalktılar, çocuk bozulsa da peki deyip geçiştirdi. lakin bu iki arkadaşın daha sonra gelip portekizlinin gözü önünde kendi yemeklerini hazırlayıp yemeye başlamaları ile çocuğun hayal kırıklığı göz ardı edilemez seviyeye ulaştı. ki ben bizimkilere yemeğin içeriğini söylemişim, çocuğun gösterdiği özenden bahsetmişim. ayrıca bu arkadaşlar vegan falan da değiller turkish kebab diye ne olduğunu bilmedikleri dandik şeylerden başka bir şey yemiyorlar.
ben bi şekilde arkadaşımı ikna ettim bunun türkler için büyük bi kabalık olduğuna. lakin üzerinden çok geçmeden bu kabalığı yapanlardan biri derste yaptıkları bi sunumda demesinler mi "avrupa'nın her yerini gezdik avrupa'da yemek kültürü yok"
uzun oldu özetliyeyim; bu tür insanların yarattığı bir türk imajı yer yer görülebiliyor yurt dışında. bunu kırmak anlatma ile değil daha çok davranışla mümkün oluyor.
Eskiden mantıklı olan ancak günümüzde pek ihtiyacımızın kalmadığı bir durumdur. Zaten biliniyoruz.
Zaten tüm ülkeler artık bizi çok iyi tanıyor. daha dün avustralya red verdi bir öğrenciye ülkeniz batiyor gelmeyin diye
Zamanında yabacı bir arkadaşıma Türkiye’yi anlatırken game of thrones’taki house frey örneğini vermiştim. Zira tam Asya ile Avrupa’nın ortasında olduğumuz için herhangi bir geçişte bize bir ücret ödeniyor ( tıpkı frey’lerin köprü ücreti gibi), ayrıca tıpkı onlar nasıl Stark hanedanlığıyla akrabalık kurmak için bin takla attıysa biz de Avrupa birliği için aynı taklaları attık senelerce.
İngiltere'de Türküm deyince ooo kebap tepkisinden başka tepki alamıyorsunuz malesef.
erasmus için girilen sözlü mülakatlarda sıklıkla üzerinde konuşulması istenen konulardan biridir.
araplar, pakistanlılar falan bayılıyorlar türkiye’ye. amerikalılarda da genel izlenim turist olarak görenler beğenmiş, tarihini ve politikalarını bilenler üzülüyorlar halimize. şimdi bunlar zaten amerika’nın oyunu diyenler çıkacaktır elbette ama biz eşek olursak semer vuranımız çok olur tabii..

elimizden geleni yapmaya devam, hem sözle hem başarılarımızla

edit: güney amerika’da bile türk dizilerinin popüler olması! ben resmen şok
(bkz: yurtdışında türk olmaktan utanan türk) başlığında yazmak istesem de bazı konular ilginç psikolojik kavgalara sebep verebiliyor.

yani diyeceğim, fazla duygusalsınız. hiç sevmediğim tayyip erdoğanı savunurken kendisinizi bulabiliyorsunuz. aslında bu kadar dramatikleştirecek bir durum olmamasına rağmen, sandığımızdan farklı anlatılması, yorumlanması ya da bir ortadoğuymuş gibi davranılması içimizdeki iflah olmaz türk'lüğümüzün kırbacıyla karşılaşıyor.

'' ya biz de sevmiyoruz ama aslında öyle değil '' '' hayır hayır yok daha neler ''
ya tamam orda öyle de ama öyle değil de ''

gibi muhabbetlere sebep olunur.
/ 3