sobalı evde geçen çocukluk

/ 4
gerçek bir çocukluktur üstüne mandalina kabuğunu koyucan miss . su damlatıcan ve tabiki her zaman sıcak kaynar su olucak. he bide borunun üstünde çamaşırlık fakirlikle alakası yoktur umarım.
insana mutfağın ve tuvaletin ne kadar soğuk olabileceğini öğretir.
sobanın üzerine su damlatmanın,mandalina kabuğunun kokusunun ,güğümün ne demek olduğunu görerek ,öğrenen ,yaşayan bir neslin şanslı çocukları olmak.
kestane ve yağlanmış ekmeğin kokusu, tavana vuran ateşin ışığı ve süratle soğuk odadan sıcak odaya geçiş.
odun, komur catirtisiyla huzur veren,çocukluk gibi çocukluk yasatandir
herkes sohbet etmek zorundaydı bir kere. sobanın etrafında toplanılırdı. öyle kendi köşene çekilemezdin.
soba borularinin temizligi icin annene babana yardim edersin pas kir içinde kalmana rağmen mutlusundur. ha bi de bazen sobaya odunu sen atarsin gurur duyarsin kendinle falan.
aynı odanın içinde dört mevsimi yaşatan, çevremde daha ziyade y kuşağının bildiğini gördüğüm, z kuşağının kısmen yakaladığını veya dinlediği duyduğum, alfaların çoğunun kaçırdığını fark ettiğim çocukluk, çocukluğumuz. serbest çağrışıma sokunca akıyor; taso, kart, bilye, kestane, mandalina, çıra, soba kovası, kömür karası, soğuk sızdıran silikonlu pencere pervazı, kuzinede patates-soğan, mermer, baca, kömürlük. ağlamıyorum tamam.

edit: ağladım.
/ 4