milli şef ismet inönü

İsmet İnönü’nün liderlik konumu Aralık 1938’deki olağanüstü parti kongresinde resmileşti; bu kongrede parti tüzüğünde değişiklik yapılarak, Atatürk ‘’ebedi genel başkan’’, İnönü ise ‘’değişmez genel başkan’’ yapıldı. 1930’larda Atatürk için ara sıra kullanılmış olan Milli Şef deyimi, artık İnönü’nün resmi unvanı haline geldi.

İnönü, Bayar’ı birkaç ay başvekil olarak tuttu, ama 25 Ocak 1939’da Bayar istifasını verdi. İstifasının ana nedeni Cumhurbaşkanıyla Başvekil arasında ekonomi siyasetine ilişkin temel görüş ayrılığıydı.

İnönü aynı zamanda bağımsızlık hareketinin 1926’da tasfiye edilmiş olan eski önderleriyle uzlaşma siyaseti güderek siyasal tabanını genişletmeye çalışıyordu. Ali Fuat Cebesoy ve Refet Bele, son yıllarında Atatürk’le barışmışlardı.

Celal Bayar’ın yerine Doktor Refik Saydam geçti ve Temmuza 1942’de ölene kadar başvekil kaldı. Onun yerini de, Hariciye Vekili Şükrü Saraçoğlu aldı ve 1945’e kadar görevinde kaldı.

İkinci Dünya Savaşı yılları boyunca, İsmet İnönü mutlak hakimiyete sahipti ve başvekiller, Cumhurbaşkanı tarafından kararlaştırılan politikaları uygulamaktaydılar.

Bu dönemde uygulanan politikalarda öne çıkan hususlar:
-Milliyetçilik;
-Rejimin otoriter niteliği ve bu rejimin kendi partisi için siyasal, toplumsal ve kültürel alanda tam bir tekel kurma çabası;
-Atatürk ve İnönü’nün kişiliklerinin yüceltilmesi;
-Ulusal birlik ve dayanışmanın vurgulanışı ve bunun sonucu olarak sınıf çatışmalarının yok sayılması.

Parlamentosu ve seçimleri olan demokratik bir sistem görüntüsü titizlikle sürdürülüyordu. Askeri söylem ve yayılmacı (ya da irredentist) propaganda ve politikalar tercih edilmedi. Türk liderleri ihtiyatlı, savunmacı ve gerçekçi politikalar uyguluyorlardı.