mert gültekin

gezginfest'te tanıştığım üst muhabbetler çevirdiğimiz arabamızın tavanında fethiye'yi dolaştırdığımız namını sonradan öğrendiğim gezgin. (bkz: kaybolanadammert)
gobi çölünü geçmesi mümkün olmayan, gobi çölünün kısa bir bölümünü herkes gibi yürüyen arkadaşımız. yanlış bilgiden ekmeğini bol yemiştir ama sevimli bi insan olduğu için ses çıkarılmaz, severiz kendisini.
Kendisinin gobi çölü ile yayılan ününü duymadan önce goygoyrail üzerinden kendisine cimcime yazılı tshirt giydirip, melek kanatları takmışlığım vardır. Şimdilerde baya ünlü benim fotoşok çalışmamın da büyük payı var bunda hissediyorum.
kendisini gobi çölünü geçtikten sonra Beşiktaş'ta cafe counter strike da alnına mg3 ile mermi vururken tanıdım, o zaman hatırlamamıştım bilsem vurmazdım. sonrasında kahve falan içtik de hatırladım.
Özgün bir gezgin. 3 gün boyunca tek başına yürüyerek Gobi Çölü’nü geçmeyi başarmış, Dünya'daki sayılı kişilerden, muhtemelen bunu başarmış ilk Türk. Gobi çölünü bilmeyenler için şöyle açıklayayım (biz de boş değiliz yani :P) Kum, ama öyle böyle değil, sadece kum. Sırf kum olması yetmiyormuş gibi bir de ince kum. Basınca 30cm ayağın gömülebilir. Bir de rüzgarları düşün, ağzın burnun kum. Bir de yakıcı güneşi, 3 saat yürüsen suratının rengi değişir. Geceleride bi o kadar soğuk olabilir. Ayrıca çöl dediysek, dümdüz bir kumluk alan gelmesin aklına. baya bildiğin dağlar var. dağa çıkar gibi 500 metre tırmanıyorsun, iniyorsun. Tırmanıyorsun derken, tutunabileceğin bir yer de yok. Kum. basıyorsun, batıyorsun. Biraz dinleneyim diye oturuyorsun, batıyorsun. Vesselam, iyi iş güzel iş başarmıştır kendisi, gezgin olmanın hakkını vermiştir. Olumsuz yönleri yok mudur, vardır elbet, ama ben yazmam. Ben gol atamayan Rolando'yum, eleştirmem.