iz bırakan kitap cümleleri

/ 4
"kişioğlu için, başıboş kalınca hemen tapacak bir şey bulmak telaşından daha acılı bir kaygı yoktur. ama hiç kimsenin kuşku edemeyeceği, büyüklüğüne herkesin bir anda inanacağı, önünde eğileceği bir şey arar kişioğlu. çünkü bu zavallı yaratıkların asıl dertleri, benim ya da başka birisinin tapınabileceği bir şey bulmak değildir.

herkesin inanacağı, önünde eğileceği, herkesin hep birlikte tapınacağı bir şey bulmak isterler. işte tapınmaktaki bu genellik her insanın, tüm insanlığın yüzyıllardan beri en büyük acısıdır. hep birlikte tapınmak için birbirlerini öldürmüşlerdir. kendilerince tanrılar yaratıp birbirlerine şöyle seslenmişlerdir: 'tanrılarınızı bırakın, bizim tanrımıza tapının. yoksa sizi de tanrılarınızı da öldürürüz!' dünyanın sonuna dek böyle olacaktır bu, yeryüzünde tanrılar kalkınca bile değişmeyecektir durum: bir şeyi değiştirmez tanrıların kalkması, putların önünde yere kapanırlar."


(bkz: fyodor mihailoviç dostoyevski karamazov kardeşler )
"yaşam cinsel yolla bulaşan ölümcül bir hastalıktır."
"Hayat reddedemeyeceği kadar güzel ve gerçek. Bu hayatta umut, sevgi, dostluk, insanlık var! Ölümse boş bir kâğıt! Kayra, yolculuğunun parçaladığı hayatını toplayıp geri dönmelisin. çünkü burada her şey var!.. her şey var. "

hakan günday - kinyas ve kayra
"çünkü sizler çocuksunuz, anlayabilirsiniz" dedi, "ayrıca şunu da duymuştum..."
başıyla Dill'i gösterdi, "olup bitene şu oğlanın henüz tam aklı ermiyor, biraz daha büyüsün midesi de bulanmaz ağlamaz da. belki de her şeyi... doğru bulmasa bile ağlamaz, biraz daha büyüsün yeter ki."
"neye ağlamam, bay raymond?" dill'in erkekliği kabarmaya başlıyordu.
"bazı insanların hayatlarını bazı insanların hiç düşünmeden cehenneme çevirmesine ağlamazsın.beyaz insanların, bir an olsun onların da insan olduklarını düşünmeden siyah insanların hayatlarını cehenneme çevirmelerine ağlamazsın."

(bkz: bülbülü öldürmek) - Harper lee
Hayat seni öyle noktaya getirir ki; kendini sevdiklerinle savaşırken, nefret ettiklerinle sevişirken bulursun. (bkz: hakan günday - piç)
+daha çok anlat.
-hoşuna gidiyor mu?
+çok, elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.
-bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?
+gider gibi yaparız.
Kıdemli bir göçmendi, insan için "vazgeçilmez" olanın bir çantaya sığabileceğini, geriye kalan her şeyin gözden çıkarılabileceğini çoktan öğrenmişti. Nesneleri, mekanları sahiplenmekten, kişiliğinin yansımalarını çevirmekten herhangi bir doyum almazdı.
Kırmızı Pelerinli Kent / Aslı Erdoğan
'istediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır.' harper lee/ bülbülü öldürmek
son okuduğum kitap ve tadı hala damağımda..
bir gün her şey bitmiş gibi görünecek ve biz bu ilişkiyi sürekli olarak başka insanlara taşıyacaktık.
" Bir kızı seviyordum, onu görmek için 6 saat yol gitmem gerekiyordu. Bir sabah, treni kaçırdım. Sevmekten vazgeçtim."
uyuyor, acı yazgı ona neler yaptı
yaşamıştı, meleği terk edince öldü.
günün geceye dönüşümü gibi,
bu iş kendiliğinden oluverdi.

jean valjean'ın mezarında yazanlar
kıymetlimizss
/ 4