yalnızlığın anlaşıldığı anlar

/ 4
aslında ne bileyim; bize ‘yalnızlık’ diye öğretilen o şeyin kendin olma-nın önüne çekilen bi set olduğunu düşünüyorum.
hayattan ne beklediğin ve yalnızlığa yüklediğin anlamla alakalı.
yalnızlığın;
-ailesizliğin mi?
-sevgilisizliğin mi?
-arkadaşsızlığın mı?
-anlaşılamayışın mı?
-anlatamayışın mı?.....
sen neyi yalnızlık olarak görüyosun ki ?

ben böyle bir şeyin ıssız adaya düşmedikçe mümkün olmadığını düşünüyorum nedense.
insan sosyal bir varlıktır neticede.
sana insan mı yok?
ayrıca yalnızlığın bir hüznü falan yok; olsa olsa g ü ç ‘tür o.
çok heveslendiğin ve herkesle paylaşmak istediğin bir şey olduğu ama anlatacak kimsenin olmadığını fark ettiğin andır.
cuma günleri çocukların çantalarını takıp annelerini beklemek için sınıftan çıktıkları an. göyüşüyüz öyetmenim!
genel olarak huzurlu hissettiginiz ve kimsenin tasasina düşmeme rahatlıgina kavuştugunuz andır
ancak eğer bu bir ilişki sonrasi yalnızlık sorgusu ise mevzu içtiğiniz sudan, gittiğiniz yere kadar her alanda eksiklik duyduğunuz anlara dönüşür.
ilki kraldır
ikincisi sol bilegi kes at evresidir.
Tam şuan. Gözlerim kültablası ile elimdeki sigara arasında gidip geliyor. Dışarıda E5’in gürültüsü, zihin “ah gitsem.” diyor. Gidemiyorum, loş ışıkta dans eden sigara dumanını izliyorum.
/ 4