çocukluğa dair en çok özlenen şey

/ 15
sabah erken kalkıp televizyonu açmak ama ev ahalisi uyanmasın diye tvnin sesini olabildiğince kısmak. tüm gün sokakta koşturmak. acıyıp susayınca 'anneeeeee suuuuuu', 'anneeee ekmek arasıııı' diye bağırmak..
meybuz, taso oynamak, leblebi tozu ve bedava dondurma almak için dondurma kabından çubuğunu okşayarak bedavası olup olmadığını anlamaya çalışmak...
izlenmekten hiçbir zaman sıkılmayacağım çizgi filmler, sokakta oynanan oyunlar, bayramlar, seyranlar... tamamiyle herşey.
evde babamın da olmasıdır. kasetçalardan gelen ahmet kaya sesi, bir şeyler tamir ederken kutudan gösterdiği boyutta çivi bulmamı istemesi, karıştırdığım psikoloji kitapları, bi köşede istiflediği dergileri ve gülümsemesi ile birlikte.
mahallede iki tane taşla yapılan kalede oynanan futboldur. çamurdan yapılmış pastalar, göze kestirilen hoşa giden otlardan yapılan bebeklerdir. hobi olarak dere kenarından toplanan çeşit çeşit renkteki taşlardan oluşan taş koleksiyonudur. oynadığın kovalamaca, saklambaç, körebedir. en çok da sahip olunan masumluktur.
çocuk olmak... her şeyin daha samimi, en uzun süren kavgaların dakikalık veya saatlik olduğu zamanlar.
özellikle bayramlarda gece yatağa girip hangi aile büyüklerinden ne kadar para toplayacağını hesaplamaktı. çocukluk aklı işte topladığımızla da ancak çikolata şeker alırdık ama çok mutlu olurduk. mutlu olmak çok kolaydı.
/ 15