60 darbesinde eski yönetimin yargılanması

Marmara Denizi'ndeki adada (Yassıada) yapılan duruşmalar, MBK tarafından atanan ve hakim Salim Başol'un başkanlık ettiği dokuz hakimden oluşan Yüksek Adalet Divanı yönetmekteydi.

Duruşmaların meşruiyeti ve adilliğine ilişkin farklı düşünceler mevcuttur. Mevcut yargılama usulünde yapılan deği­şiklikler sadece, mahkemenin kararlarının kesinliği ve bir de 65 yaşın üstündeki kişilere ölüm cezasının uygulanamayacağına ilişkin kuralın askıya alınmasından (açıkça Celal Bayar'ı hedefleyen bir değişiklikti bu) ibaretti.
Geri kalan sanıklar için yargılama usulleri Cumhuriyetin mevcut yasa­larına göre uygulandı. Sanıklar aleyhine üç ceza, dokuz yolsuzluk ve yedi anayasayı ihlal davası açılmıştı.

Ağır Ceza ve yolsuzluk davalarının -ki bunların bazıları, Menderes'in gayri meşru çocuğunu öldürmesi, ya da Bayar’ın bir hayvanat bahçesini kendisine armağan edil­miş bir köpeği satın almaya zorlaması gibi, tuhaf dava ve suçlamalardı- bu kişilerin adlarını lekelemek için, büyük ölçüde etkisiz kalan bir çabayla açıldığı belliydi.
Anayasa davaları, anayasayı zorla değiştirme ya da Millet Meclisi'ni zorla feshetme teşebbüsü ile ilgili TCK'nun 146. mad­desine dayandırılmıştı. Demokratlar 1960'ta CHP'nin faali­yetleri ve basın için Tahkikat Komisyonu kurmakla bu su­çu işlemiş kabul ediliyorlardı. Ancak, eski anayasanın 17. maddesi, milletvekillerinin oylarından dolayı sorumlu tutulamayacaklarını yazıyordu. Üstelik Anayasanın, meclisin üçte iki çoğunluğuyla değiştirilebileceği hükmü de vardı (ki DP bu çoğunluğa sahipti).

Sonunda 123 kişi beraat etti, 31 kişi ömür boyu hapse, 418 kişi daha hafif cezalara ve 15 kişi ise ölüm cezasına çarptırıldı.
Bunlardan 11'i çoğunluk oyuyla ölüme mahkum olmuştu ve cezaları MBK tarafından hafifletildi. Öteki dört kişinin, yani Bayar, Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan‘ın ölüm kararları ise oybirliğiyle verilmişti. Bayar’ın ölüm cezası, ilerlemiş yaşı ve sağlık durumu nedeniyle hafifletildi, fakat Zorlu ve Polatkan 16 Eylül 1961’de ve Menderes, başarısız bir intihar girişiminden sonra ertesi gün idam edildiler.

MBK mahkûmiyetleri onaylarken, birçok yabancı hükümetten ve İnönü’den giden ricalara itibar etmedi. Genel olarak Türk kamuoyu o tarihten beri, ne kendilerinden önceki ve ne sonraki siyasetçilerden daha az meşruiyet içinde davranmayan ya da iktidarını onlardan daha fazla kötüye kullanmayan bu siyasetçilerin öldürülmüş ol­masından üzüntü duymuştur.

Sonunda Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın cenazeleri Eylül 1990'da İstanbul'da bir devlet töreniyle yeniden toprağa verildi.