#tüm songlkaradeniz başlıkları

gain medya içeriklerinde rastladığım 12 dakikalık romantik kısa film. Çok minnoş bir bebek olan harry’nin aşk hayatını bize anlatıyor. Neşeyle izlediğim bir yapım oldu. Bayıldım.

harry grows up - songlkaradeniz-pYHHs
Matematikle pek aram olamamasına rağmen sırf fen bilimlerini çok sevmem ve başarılı olmamdan ötürü seçtiğim bölümdür. Ayrıca zaten yazmaya olan eğilimimin mesleki olarak fikrimi değiştirdiği son seneye kadar ben lisede ilk 3 yıl boyunca net olarak “astronomi ve uzay bilimleri” okuyacağımdan emindim. Ki hala acaba bu bölümde ikinci üniversiteyi mi okusam diye düşünmüyorum değilim. Fakat bilmiyorum belki okurum belli mi olur içimde hala istek var. Yav ben konuyu yine nereye sürükledim böyle. Neyse işin özü tüm bu etkenler dışında lisede sayısal okumanın en güzel yanı iyi dostluklar edinmeme ve iyi bir sınıf ortamına sahip olmama yol açtı. Yani gazetecilik mesleğini seçmeme rağmen iyi ki sayısal sınıfında okumuşum diyebiliyorum. Keyifli bir deneyimdi benim için ve zaten matematik dersini sırf ders çalışmadan yapamadığım bir zorluğu olduğu için sevmiyordum onun dışında biyoloji, kimya ve fizik derslerini çok seven biriyim tabi lisede fizik dersinden soğutan hocamız yüzünden uzaklaşmıştım biraz ama yine de severim.
Üçgenlerle ilgili bir takım matematiksel konuları ele alan dal.

“Hocam günlük hayatta bu bizim ne işimize yarayacak?” sorularının başlıca öğelerinden biridir. Yanıtını bir hocam vermişti ve köprü yapımında işe yaradığını böylece öğrenmiştik. Sanırım bizim reis-i cumhur zamanında bu dersten öyle bezmişki bari bir işe yarasın diye sürekli köprü filan diktiriyor olabilir.*
Senaryosunu aşırı yaratıcı bulduğum enfes bir bilim-kurgu filmi. Romantik öğelerle bezenmiş, ayrıca bir garip ve naif aşkın etrafında şekillenen olay örgüsüne sahip yapıt. İzlerken frekansların etkisini en derinlerinizde hissedeceğinizden emin olabilirsiniz.
gerçek-ötesi anlamına gelen ve olayları olduğundan farklı şekilde yansıtarak kişileri yanlış yönlendirmeye sebep olan söylem çeşidi.
2016 yılında donald trump, başkanlık seçimi sürecinde twitter üzerinden gerçek-ötesi siyasal söylemleriyle attığı tweetler sebebiyle post-truth kelimesi oxford sözlüğü tarafından yılın kelimesi seçildi.
Polisiye türü denince akla ilk gelen ingiliz yazar. 80 civarında polisiye eser yazmış olan agatha christie’nin eserlerinde can bulan ve birçok romanına konu olan hercule poirot karakteri önemli bir yere sahip.

ölüm sessiz geldi, 16.50 treni ve üçüncü kız kitapları yazarın okuduğum ve beğendiğim eserleri arasında.
Danışanlarının yaşamındaki kişilerle yakın ve tehlikeli ilişkiler kuran terapist Jean Holloway‘in çevresinde şekillenen olayları konu alan psikolojik-gerilim dizisi.

Karakterin psikolojik yapısını ve olayları etkili bir şekilde ele aldığını düşünüyorum. Diziyi fazlasıyla beğendim fakat ilk sezonun son bölümü devamlılığı gelecek şekilde biraz ucu açık bitti ve yeni sezonun gelmeyeceği bilgisini okudum o sebeple bu açıdan biraz olumsuzluk barındırıyor. Bunun dışında dizinin temasını çok beğendim.
Macar asıllı satranç ustasıdır. Tarihin “en güçlü kadın satranç oyuncusu” olarak bilinir fakat kadın olması üzerinde değil elde ettiği başarı üzerinde durulmalıdır çünkü salt kadın olarak kazandığı başarı ile söz edilmesi dahi bir eşitsizlik cümlesidir. Kadın olduğu halde başardı görünümü arkasına yaslanan bu dil kadını küçümseyici niteliktedir ve yanlıştır.

Hızlı ve klasik satrançta yendiği şampiyonlar şöyle: Magnus Carlsen, Anatoli Karpov, Garry Kasparov, Vladimir Kramnik, Boris Spassky, Vasili Smislov, Veselin Topalov, Viswanathan Anand, Ruslan Ponomariov, Aleksandr Halifman ve Rustam Kasimdzhanov.

the queen's gambit dizisinde de konu edilen satrançtaki cinsiyet eşitsizliği ve kadınların satranç oynayamayacağına yönelik algıyı kıran polgar’ın bir açıklamasını alıntılayacağım: “Beth'in yaşadığı cinsiyetçilik benim gerçek hayatta yaşadığımın yanında piknik gibi kalır. Bazı rakiplerim elimi sıkmayı bile reddederdi. Bir tanesi kaybettikten sonra kafasını tahtaya vurdu.”
Türk yapımı diziler arasında açık ara favorim olan dram türündeki dizi. Sessizliğin sesini en iyi şekilde işiten kişilerden biri olduğum için karakterlerin ruhundaki derin yarayı suskunlukları ardına saklamalarının esasında en sesli çığlıklardan olduğunu çok iyi biliyorum. “Siz benim nasıl yandığımı
Nereden bileceksiniz
Bir fidandım derildim
Fırtınaydım duruldum
Yoruldum çok yoruldum
Siz benim neler çektiğimi
Nereden bileceksiniz...”
Dans figürlerini soluğumu tutarak izlediğim, yaptıkları işe bağlılıklarını ayaklarının halinden görebildiğim ve güçlerine hayran olduğum insanların yaşattığı dans türü. Çocukluğumdan beri dans etmeyi seven fakat halen daha bale eğitimi almamış olmanın hüznünü yaşadığımdır, hayalimdir. İçimdeki o dans ederken transa geçen küçük çocuk için en özel şeydi bale ve ona uzaktan bakıp gördüğü kadarıyla taklit etmek bile çok kıymetli onun için.