#tüm skatty başlıkları

1989 yılında İrlanda'da kurulan ve dünya'ya 'zombie' isimli şarkı ile adlarını duyuran başarılı rock grubudur.
Ayrıca az önce öğrendim bir habere göre grubun efsane vokali Dolores O'Riordan'ın stüdyoda kayıt sırasında fenalaşıp daha sonra vefat ettiğini üzüntüyle karşılamış bulunmaktayım.
Gün geçmiyorki başıma değişik bir olay gelmesin dediğim başlıktır. Madem başlığı açtım veriyorum gazı...

Geçtiğimiz hafta günü birlik iş seyahati için sabah ankara'dan istanbul'a akşam da istanbul'dan tekrar ankara'ya dönmek için seyahatime başladım. Malum istanbul trafiği yüzünden taksim'den sabiha gökçen'e gidebilmek için insanın 7-8 saat önce falan çıkması gerekiyor sanırım yola bunu da test etmiş oldum. Ha iş çıkış saati ve cuma günü bu planı yaparak tam bir gerizekalı olduğumu baştan kanıtladım kendime...

Neyse yolda giderken saat hesaplamaktan anam ağladı elimde navigasyon gözümde yollarda trafik açılsın diye binbir totem yapıyorum. Ataşehir civarına geldiğimizde anladımki artık uçak kaçacak sistemden bakıyorum en yakın uçak gece 23.50 uçağı...

Ayrıca akşam 22.00'da ankara'da çok önemli bir görüşmem var yetişmezsem zaten ekstra masraf oldu gidişim bir de iş kaçıracağım. Havaalanına geldiğimizde 3 dakika farkla uçağı kaçırdım. Bu sırada bankoları geziyorum ucuza en yakın saatli uçağı bulurum umudu ile bu seferde 23.50 uçağının full olduğunu gördüm uygulamadan başladım kendi kendime küfür etmeye... Lan bu sefer ankara'ya dönemeyeceğim havaalanında yatıcam falan off tam rezillik durumu derken numaramı bıraktığım bankolardan birinden telefon geldi. X Bey yurt dışı aktarmalı uçağımızda 1 kişilik yer var 300 liradan biletimiz isterseniz 15 dakika içinde kalkıyor. Dedim zaten şemsiye girdi bari açılmasa daha fazla...

Neyse efendim uçağa gidiyorum zaten o sırada herkes uçakta olduğu için birtek beni bekliyorlar içeri bir girdim. Uçağın yarısı siyahi sanırsın nijerya milli takımı türkiye'ye maç yapmaya gelmiş. Sağa sola bakıyorum bir tanıdık yüz görürüm diye derken 16C 'de tek boş kalan sıraya oturdum.

Yolculuk başladı henüz 10 dakika geçmeden solumdaki kadın ile çocuk sohbete başladılar. Ulan dedim çattık. Bağıra bağıra adres tarifleri, nerelisin muhabbetleri eşliğinde konunun bana uzanacağını anladığım an hani çekinsinler de sohbet etmesinler diye

Kadın: Oğlum sen nerelisin?
Ben: Tel Aviv'liyim ben teyzecim.
Kadın: Orası neresi?
Ben: İsrail teyzecim.

Neden israil diyenler olacaktır. Universite 1 ve 2. sınıftayken ramazan davulcularına para vermemek için biz israilliyiz derdik. Zaten orucunu tutan alarm kurup kalkıyor davul mu kaldı allah aşkına...

teyzenin sorusuna cevap vermemle birlikte sanki 'ulan olay çıksa da atlasak' diye bekleyen 3-4 bıçkın delikanlı arkadan kalkıp yanıma geldiler.

Bebeler: Birader Kudüs işine ne diyorsun? diye soru sormasıyla önce konuya vakıf olamadığım için 'hıı' diye bir ses çıktı ağzımdan. İnce bıyıklı takım elbiseli abimiz nerdeyse kesicek beni 'konuşsana lan' diye seslenince tüm uçak dönüp bana bakmaya başladı.

Lan alt tarafı muhabbet etmemek için ufak yalan söyledim şimdi tek tek tüm uçağın sorularını yanıtlıyorum.

Neyse artık böyle panik durumlarında mıdır nedir bilemiyorum aklıma direk israil'i kötülemek geldi. Başladım konuşmaya...

Abi benim annem israilli.
Benim babam türk ve ben müslümanım.
Zaten kudüs olayına israil halkı bizim gibi düşünüyor.
Amerika'nın saçmalaması bu olaylar.
Kudüs Filistin'dir filistin kalacak.

Ama nasıl veriyorum gazı bu sırada çocuklardan biri tekbir getirmeye başlamaz mı? Uçak sanki bayram günü lunapark'a giden çocuklar gibi hostesler 'Beyefendi oturun diyor' , 'Teyze aferin çocuğum', 'Adam Tekbir getiriyor' Bense gözüm yaşlı 'nasıl yırttım bakışı ile uçağı gözetliyorum.'

Tam linç edilecekken bir kahramana dönüştüm adeta, herkes adama bak işte böyle insanlar kurtaracak dünya'yı diye beni örnek gösteriyor.

Sonunda Ankara'ya sağsalim vardıkta hemem kaçtım. Sıkılmadan okuyanlar için şimdiden teşekkürler.
bira ile oynanan çok keyifli bir oyundur.
biraz detay vermek gerekirse öncelikle ortalama 2.5 metre uzunluğunda ve 80 santim genişliğinde dikdörtgen bir masa gerekmektedir. Bu masanın her iki ucuna 2 takım oyuncuları geçer. Takımlar tek kişi veya 2 kişiden oluşur. Masanın her iki ucuna konan 6 ila 10 adet plastik bira bardaklarının içine bardağın 3'te biri kadar bira doldurulur. Her iki takımda ping pong toplarını alır ve çekilen kura ile hangi takımın önce başlayacağı belirlenir. Atış yapan takımın amacı topu rakibinin bardaklarının içine atıp o bardakları elemektir. Topu tek bir atış ile havadan ya da masadan sektirerek atabilirsiniz fakat ikisinin de ayrı kulları vardır. Masadan sektirerek bir bardağın içine sokarsanız rakibinizden 2 bardak eksilir. Fakat tek bir atış ile sokarsanız 1 bardak kaybeder. Bu arada masadan sektirilerek atılan topa rakip oyuncu savunma yapabilir ve topunuz masaya deydiği an havada kesebilir. Aman dikkat direkt atılan topa havada dokunursanız top bardağa girmese bile 1 bardak kaybedersiniz. Ayrıca takımlar her bir turda 2 atış yapar. 2 atışında da herhangi bir bardağın içine isabet ettirmeleri durumunda sıra tekrar bu takıma geçer. Dikkat etmeniz gereken bir diğer konu ise eğer rakibiniz topu atıp sizin bardaklarınızdan birine isabet ettirdiyse o bardağı hemen masadan almalısınız aksi durumuda 2. atışı hızlıca kullanıp aynı bardağa diğer topu da isabet ettirirse oyunu kaybetmiş olursunuz. Oyunun son bölümünde eğer rakibinizin tüm bardaklarını yok ettiyseniz rabinize son bir şans daha verilir. Son 2 atış daha yaparak o kalan tek bardağa atış yapması istenir. Yaptığınız atışlardan 1 tanesi girerse oyuna devam edersiniz fakat 2 atış da girmezse oyunu tamamen kaybedersiniz. Oynayacak olanların bağımlısı olacağının garantisini veriyorum. İyi eğlenceler dilerim.
Karikatürist Yılmaz Aslantürk abimizin 90'yılların başında 'pişmiş kelle' adlı mizah dergisinde daha sonra uykusuz dergisi'nde kendine yer bulan her türk erkeğinin yaşadığı sorunlara ışık tutan muhteşem karakterdir.
Uzun favorileri, pardösüsü, geriye doğru yatırılmış saçları ile istanbul sokaklarını güzel kadınlar uğruna arşınlayan kazanova diye adlandırılacak karakterdir.
lise yıllarımda her hafta okuduğum uykusuz dergisinde 'sandık içi' adlı karikatür serisini çizen, çocukluk ve gençlik anılarından oluşan hikayelerini derleyen karikatürist abimizdir.
microsoft oyun şirketinin piyasaya sürmüş olduğu strateji oyun serisidir.
oyunda türkleri seçtiğiniz zaman seslendirmede google vari bir çevirme ile size yanıt veren karakterler ayrı bir tat katmıyor değil.

'yaparım'
'Tamam'
'allah allah'
'oduncu, madenci, usta'
'saldır'
Stephen Hawking'i ilk sıradan dahil ettiğim listedir. Yaza çıksa iyidir.

Oha adam ölmüş güncelleme yapayım.
Amerika Birleşik devletlerinin Seattle şehrinde bulunan ağaçlık ve çöplüklerin birlikte yar aldığı alandır. Adamlar resmen G.o.r.a'da cem yılmaz'ın alışveriş yaptığı kaçak pazar alanına benzeyen yeri gerçek hayatta yapmışlar. Burada evsizler, hırsızlar, katiller vb. topluma karışamamış kişiler yer almaktaymış. Hakkında birkaç belgesel izledim birçok cinayet belgeseli de mevcut... Eğer silahınız yoksa burada olmak istemezsiniz diyor Fbi dedektifleri...
bir sefer de bana çıksın be hem istanbul hem ankara'dan bilet aldım. Hangisi olursa artık.
şuan türkiye'de satışı bulunmayan fakat kokusu hem kalıcı hem de çok kişi tarafından kullanılmadığı için insanların 'senin kokunu aldım' diye seslenmeleri yüzünüzde gülümseme yaratan parfümdür.