#tüm seyyahnerede-0 entry'leri

Ahmet Hakan Coşkun, gazeteci ve televizyoncudur kendisi. şuanda Hürriyet gazetesi CNN Türk ve Kanal D'de çalışmaktadır.
eskiden kendini islamcı olarak nitelendiren ama objektif olmaya çalışırken islamcıları kendine küstüren sonraları kendi de islamcılara küsen düşünce adamıdır. islamcılar sevmez, solcular takmaz, laikler kafası karışık beğenenler de olur beğenmeyenler de. aslında rüzgar ne tarafa eserse o tarafa giden biridir kendileri. muhalif olmayı "her şeye muhalefet etme" zanneden yazardır. açıkçası bana güven vermiyor ama yazdığı bazı yazıları ve her partiden insanı sıkıştırmaya, sorgulamaya çalışmasını doğru buluyorum.
açıkçası konuştukları ve yazdıkları benim düşüncelerime ters bir insan. hele hele çözüm sürecine destek vererek çok büyük bir yanlışa ortak olmuştur.
yaptığı konuşmalarda radikal olduğunu söyleyen ahmet hakan'la eğer birgün karşılaşırsam sormak istediğim tek birşey var o da " kaç paralık radikalsin"
rusyanın başkanıdır. kgb'den yetişmiştir. sert mizacı vardır ve şuanda dünyadaki liderler arasında en başarılı liderdir. yaşanan olaylara ne ani tepki verecek kadar basit düşünür ne de olayın arkasındaki amacı ve sorumluları cezasız bırakır. diktatörvari hareket eder ve gerçekten ülkesinin iyiliği için en doğrusunu yapmaya çalışır. bu da halk tarafından sevilir. türkiye ile olan uçak krizinden sonra bozulan ilişkiler şuanda eskisinden daha sağlamlaştı. bunda ABD'nin ortadoğu politikasının ve fetö olaylarının da rolü var tabiki.
istanbul anadolu güzel sanatlar lisesi müzik bölümü mezunudur. ayrıca lisedeyken milliyet liseler arası müzik yarışmasında erkek solist dalında 1.lik ödülünü almıştır. tarkan'ın vokalistliğini yapmıştır. acunun programında maalesef jurilik yapmaktadır. o kadar kaliteli ses sanatçısı varken bir sesin iyi mi kötü mü olduğuna karar verecek kişinin murat boz olması üzücüdür. hangi uluslararası ödülü aldı da jurilik yapıyor anlamış değilim. o koltukta oturması gereken tarkan, sezen aksu, ajda pekkan gibi gerçek sesler varken bu şarlatanı tv'de görmek acı verici gerçekten
lacasa de papel dizisinin aşık olunan ama saçma hareketleriyle bazen sinir bozan oyuncusunun takma adıdır
türk tarihine kara leke olarak geçen şu dizedin maalesef. türkiyeye sığınan azerilerin staline geri iadesi sonrası infaz edilmesi olayına yazılan dize.

dönüp seslendim geri,
merhametsiz birine,
beni siz vursaydınız,
şu gavurun yerine.
ağlatan hüzünlendiren ve tarihimize kara leke olarak geçen bir olaydır.
tarih 1944 ismet inönü dönemi.
stalinin, moskof yönetiminin zulmünden kaçan azeriler boraltan köprüsünü geçerek aras nehrinin yanındaki türk karakoluna sığınırlar. karakoldaki komutan bu durumu ankaradaki yetkililere bildirir. o sırada moskof yönetimi ankaradan, türkiyeye sığınan azerilerin geri verilmesini istemiştir. ankaradan karakoldaki komutana kesin bir emir verilir. "azerileri geri verin". komutan duyduklarına inanamaz ve emri 3 defa tekrarlatır. emir nettir. "azeriler iade edilecek". komutan sığınmacıları grup grup teslim etmeye başlar. ilk grubu gönderir. sığınmacılar boraltan köprüsünü geçip iade edilince elleri bağlanır ve hemen infaz edilir. olayı gören komutan hemen ankaraya durumu iletir. ankara emri tekrar eder ve hepsinin geri gönderilmesini söyler. türkiyeye sığınan azerilerin hepsi geri gönderilir ve infaz edilir. olayın ardından azeri şair murat ümit darga tarafından şu dizeler yazılır.

Boraltan bir köprü,
Aşar geçer aras’ı,
Yuğsan aras suyuyla,
Çıkmaz yüzün karası.

Karası, karası,
Merhamet fukarası,
Karası, karası,
Merhamet fukarası.

Düşman bekler karşıda,
Önüne kattı beni,
Can alınan çarşıda,
Kardeşim sattı beni.

Dönüp seslendim geri,
Merhametsiz birine,
Beni siz vursaydınız,
Şu gavurun yerine.
açtığı ilk başlık fuckbody aranıyor ilanı olan yazarın açtığı başlıktır. ar edep haya utanma yok. yazık valla
edit : 2 üstteki yazar da aynı başlığı açmış daha sonra moderatörler başlıkları birleştirmiş. ben 2 üsttekini kastetmiştim
bir tek ben mi ağlıyorum acaba böyle videoları görünce. o baştaki intro girdiği gibi yaşlar süzülüyor sözümden. durduramıyorum gözyaşlarımı. bu topraklarda doğmak bize verilen görevle doğmaktır. dünya üzerinde türkün olmadığı her yerde zulüm vardır, ölüm vardır, haksız adaletsiz akıtılan kan vardır.
1537 yılında kanuni süleyman döneminde açe sultanlığı diye bilinen müslümanların yaşadığı bir yer var. şuan endonezya'da bulunuyor. o dönemde bu sultanlık, portekizlerin sömürgesi altına girdi girecek. çok zor durumdalar. ve o dönemin en güçlü ülkesi olan osmanlıdan, kanuniden destek istiyorlar. kanuni savaş gemilerini gönderiyor ve portekizlileri o bölgeden siliyor. bakın yıl 1537. o tarihten beri 500 senedir istisnasız her yıl açe sultanlığının portekizlerden kurtuluş yıl dönümünde ellerinde türk bayrakları ile kutlama yapıyorlar...
bosnadaki savaştan sonra türk askeri köyün birine yardım götürüyor. köyün dışına uzağa yapışmış bir ev olduğunu öğreniyorlar. yaşlı fakir bir kadın yaşıyormuş o evde. türk askeri o eve gidiyor ve kapısını çalıyor. kapıyı açan ve asker üniformasındaki türk bayrağını gören kadın der ki : "geleceğinizi biliyordum". evet işte bu söz. bu söz sana bir görev yüklüyor. bu topraklarda doğduğun için, o kadını umutlandıran bir varlığın bulunuyor. ve bunun karşılığını vermek zorundasın. o kadına o yardımı ulaştırmak zorundasın. allahın, seni bu topraklarda yaratırken üzerine yüklediği misyonun bu. banane deme lüksün yok. eğer bosna kudüs suriye gazze endonezya mynmar umurumda değil diyorsan türkiye vatandaşlığından çıkacaksın. çok büyük bir ülkeyiz. büyük olmak zordur. biz daha önce ismimizi tarihe şanlı harflerle kazıdık. yine biz daha önce dünyayı yönettik. aradan daha 250 sene geçmedi. hatta bırakın 250 seneyi 100 sene önce tarih yazdık 7 düvele karşı. o zaman da güçlülerdi.
silahları vardı, topları vardı, gemileri vardı. savaşın silahla değil, iman ile kazanılacağını göstermedik mi çanakkale savaşında. 4 kişinin zorlukla taşıdığı 276 kiloluk top mermisini tek başına sırtlayan seyit onbaşıyı unuttunuz mu? cephe arkadaşının dediğine göre seyit onbaşı mermiyi taşırken kemiklerinin seslerini duyuyormuş. o mermiyi bir kere değil tam 3 kere taşımış. bunlar küçük şeyler değil. sakın kendinizi küçük görmeyin. türk olmak büyük birşey. dünyada karşılıksız yardım yapan tek milletiz. biz yardımımızı balık bilmezse halık bilir diyerek yaparız. gideriz askere şehit oluruz başkası için. biz şehitlere ölü demeyiz. onlar diridirler, biz onları göremeyiz. bu şanlı millet şehit yakınlarına destek de verir. bir çok yerde okuduğum bir yazıdır "bu müesseseden şehit yakınları sınırsız yeme içme hakkına sahiptir. onların hesabı şehidinin kanıyla ödenmiştir" diye. başka hangi millette var bu. gurur duyun ülkenizle. savunun her yerde ölüm pahasına. sen rahat yaşa diye o mehmetçiler kışın bu soğuğunda gözünü yummadan nöbet tutuyor. afrindeki askere - ailene ne söylemek istersin diye sorulduğunda "beklemesinler" diye cevap veriyor.
boş işlere ayıracak vaktimiz yok. aramızdaki siyasi kavgalara ayıracak vaktimiz hiç yok. birlik olmanın zamanı geldi artık. eskiden bir ülkeyi işgal etmek için sebep arıyorlardı; 11 eylül gibi. artık açık açık yapıyorlar ve kimse sesini çıkarmıyor türkiyeden başka.
çok okumak, anlamak, anlatmak,
güçlenmek zorundayız. allah bu vatana bir daha istiklal marşı yazdırmasın.