#tüm ille-de-kahve entry'leri

Toplam 3 uçuşum oldu. Gidiş-dönüş ankara-istanbul toplam 80 lira iken. Çanakkale-ankara uçuşu 125 liraydı. 40 liradan aşağı uçak bileti bulunur mu onu da bilmiyorum.

İzlandaya gitmek ve ardından adım adım gezmek sanırım en ihtişamlı olanı bu. Genel olarak ufak hayallerimi gerçekleştiriyorum ama malesef bazı hayallerin temelini atmak zaman alıyor.

Kahve, entry-nick uyumu ile orantılı olacaktı elbette.

Aşırı tüketmem lakin varsa da demli severim. Biraz Bergamot da fena olmaz.

dün gidip görme fırsatı edindiğim şehirdir. yola ankaradan çıktık. arabayla da olduğunu belirtmek isterim. nedeni ise şehri rahat gezme isteğimiz. sevdiceğim ve kardeşi ile beraber sabahın erken vaktinde yollara düştük. güzel bir yolculuk ile ulaştık. kahvaltı derdi çekmedik çünkü ben yolda yemek için birkaç şey hazırladım. ilk olarak o çok merak ettiğim balmumu heykeller müzesine doğru yola çıktık. tam bilet 10 tl, öğrenci 5tl. hem sevindim hem de üzüldüm. sevindiğim şeyler fiyat makul ve gerçekten canlanıp size dokunacak kadar gerçekçi heykel yapmış olmaları. üzüldüğüm şeyler ise bazı heykellerin fotoğrafını çekemiyor oluşunuz çünkü bazı heykellerin ile fotoğrafını çekmek yasak, heykelle fotoğraf çekilmek için 7 tl gibi ayrı bir ücret ödemeniz gerekiyor. kemal sunal, adile naşit gibi ve şu an daha nice aklıma gelmeyen heykellerden kendisine hiç benzemeyen heykeller mevcuttu. oradan çıktık odunpazarını gezmeye başladık, tatlı, şirin ve rengarenk restore edilmiş evler var. odunpazarını gezerken tur otobüslerini görmeye başlıyorsunuz ve uyarıyorum trafik içinde sizi hayattan bıktıracak. dün hava yağışlıydı ve biraz da soğuk. tepenin üzerine kondurulmuş şelale park diye bir yere çıktık. arabasız ulaşımı güç. şansımıza da hava kapalıydı o yüzden manzaramız yoğunluklu olarak sis içerisindeydi. oturduğunuz yerin arkadasında yapay ama tatlı bir şelale, önünüzde de eskişehir manzarası yer alıyor. sol tarafta yeşillik içinde mezarlık, sağ tarafta ise belirgin bir beton kirliliği yine de tepede hakim bir noktada şehri izlemek oldukça keyifliydi. çiğ börek ve lüle taşı ile bilinen eskişehir'in böreğini deneme vakti geldi diyerek bir porsiyon istedik ve bölüştük. yağda kızartıldığı için haliyle biraz yağlı, ince ve normal bir börek olarak tarif edebilirim. biz iç anadolu'da onun boş halini ve daha az yağ çekenini yaparız içine kahvaltılık doldururuz, adına da çığırtma deriz, gidince sizler de deneyebilirsiniz. lüle taşına gelecek olursak, pipo kullanıyor olsam yemeden içmeden artırıp alacağım şey lüle taşından yapılma pipo olur. çok güzel ve dikkatli el emeği ile harika şeyler çıkmış ortaya. lüle taşı kalitesi daha düşük olan ama yine de hatıra olarak küçük biblolar almak isteyenlere de alternatifler mevcut. tekrar şehir merkezine inip çok güzel bir mekanda oturduk eve dönüş yolu için bir yandan yağmur bir yandan soğuk derken üşüdüğümü ifade etmeliyim. gerek insanları gerekse görülecek yerler açışından güzel bir gün geçirdik :) oraya gidiş amacımız gezi değildi ama ona rağmen gezip değerlendirdik. bir de odunpazarının ortasında harika bir çalışma ile karşılaştım, sizlerle de bu görseli paylaşmak isterim. gidin, görün efendim sevgiyle kalın :) şuraya yaşar kemal bırakayım :) bir ahmet hakan yapmışlar görmeniz lazım. adam resmen size dönüp konuşmaya başlayacak. onun da resmi var ama ne yazık ki net çekememişim o yüzden paylaşamıyorum.

Büyüleyici değil mi? Hayalim olan İzlanda ile birleşince daha da mükemmel oluyor.

Üzerine kırılacak yumurta varsa enfes sabah kahvaltısıdır. Konserve yerine imkan varsa kavurma götürmeyi tercih ederim.

Denizi olmadığı için bu kadar yüklenilmemesi gereken şehir. İstanbul'dan gelen arkadaşım ne kadar sessiz ve sakin dedi. Bu şehri böyle seviyoruz. Kalabalık içinden sıyrılmaya çalışan da siz değil misiniz? Gri şehir, yeri gelir üniversite öğrencileri ile cıvıl cıvıl oluverir. Şehri sevmen değil mesele sevdirende, sevdirenin varsa şayet her yer güzelleşir.

Çamaşır suyuna verilen bir diğer isim.

Ankarada çamaşır suyu diyoruz lakin Denizli ve İzmirli arkadaşlarım klorak klorak diyor. Ne olduğunu anlamak için görseller üzerinden epey bir tartışma ortamı sürdürmüştüm. Sonuç itibari ile ben yine çamaşır suyu dedim onlar ise klorak.

Gitmeyi çok istediğim lakin bir türlü gerçekleştiremediğim bir gezi. 5 Kasım gibi o hayal de gerçek olacak, buralara yeni entrylerle dönmem umuduyla.