#tüm engewal entry'leri

İlker Canikligil'in youtube kanalı Flu Tv'de olmaz öyle saçma tarih programı ile kitlelerce tanınan hocamız zamanla fazlaca popüler hale geldi. Özgeçmişinde Medeniyetler arası diplomasi, saray hizipleri, Osmanlı stratejisi ve karar alma mekanizması, serhat çalışmaları, korsanlık, kölelik ve ihtida konuları üzerine uzmanlaştığı yazıyor. Yayınlanmış olan üç kitabını da aldım, ikisini okudum. Fazlaca ilgimi çeken alan olduğu için çok sevdim ikisini de. Özellikle tarih sevmeyenler bile bunu herkes bilir kitabını severek okuyacaklardır diye düşünüyorum. Kendisine fazla ünlüleştiği için kızan arkadaşlar var bu arada bu da garip. Benim açımdan eleştirebileceğim tek yönü neredeyse bütün şakalarını para üzerinden yapıyor. Flu Tv zamanında bunlar ilgi çekici ve çok komik olabiliyordu ama şu an çalıştığı Pena'da bu tarz şakalar olmuyor bence. Bir de keşke İlker Canikligil ile arası bozulmasaydı da orada devam etseydi, kitabının ön sözünde de yazdığı gibi provokatif soruları ile İlker Bey gerçekten konuları ve muhabbeti bambaşka yerlere taşıyabiliyordu, şu an birlikte program yaptığı Bengü hanım bu konuda (bence) yetersiz kalabiliyor.
Ben iki takım satranç (tanesi 450 TL'den) - 1 takım oturma grubu 1000 TL sattım şimdiye kadar. Almak isteyenler sanki yaşama umudu en son benim sattığım ürüne bağlıymış gibi pazarlık ettiler. Artık bir şey koymuyorum.
Eski Warner Bros logosunun film başında görünmesi ile galiba güzel bir film başlıyor hissiyatı oluyordu fakat yeni logo her ne kadar güncel ve yenilikçi görünse de bu hissi veremez bana, pek beğenmedim. Yeni her zaman iyi değildir bana göre.
2012 yılında her şeyini ayarladığımız yolculuğumuz için 3 arkadaş yola çıkacaktık. Önce İstanbul'dan Eskişehir'e (buradan bir arkadaşı daha alıp 4 saptan oluşan bir grup olacaktık), oradan Antalya Kundu bölgesinde 3-4 gün takıldıktan sonra Olympos'a gidecektik. Ben ve ikinci buluştuk üçüncüyü bekliyoruz (1 saat önce en son konuştuk Sultangazi'den çıktım geliyorum demişti) Biz bunu Mecidiyeköy'de bekle babam bekle,, arıyoruz açmıyor da namussuz herif. 1 saate yakın bekledik adamdan haber yok. En son bu beni aradı ne yapıyorsunuz neredesiniz diye ama ben sağlam sövdüm telefonda haklı olarak. En sonunda ya benim işim çıktı eve geri döndüm gelemiyorum dedi kapattı telefonu. İkinci arkadaş ve ben satılmışlığın verdiği sinir ile simit sarayı'nın önünde kahkaha atmıştık onu net hatırlıyorum. En sonunda Eskişehir'e de gitmekten vazgeçtik direkt Olympos'ta iki kişi efsane güzel bir tatil yapmıştık. Biz döndükten 3 gün sonra da malum şerefi bozuk arkadaş yeni bulduğu kız arkadaşı ile tatile çıkmıştı. (ve bu adam hala en iyi arkadaşım) (bu arada Eskişehir'de bulunan arkadaşa Antalya'ya gel orada buluşalım dedik o da istemedi)
Bugün koskoca fabrikası olan ve mobilya üretimi yapan adam bana defalarca 'lütven' yazdı. Hayatımda ilk defa lütven yazan biri ile muhatap oldum.
Bebek odası, berber, eczane ve yeni boyanmış ev kokusu beni benden alıyor.
Hadise hariç tanıdığım jüri üyesi olmayan yarışma programı, onun da alanı değil zaten. 80'li yılların sonunda doğan biri olarak yeni rapçileri (Ezhel'in iki şarkısı hariç) dinleyemiyorum.
1999 ve 2002 yılında çıkardıkları albümler benim için bir başkadır. İstanbul müziği olarak da isimlendirilen müzikleri o dönemler en iyi yapan topluluklardan biriydi. Solist değiştikten sonra müzikleri her ne kadar kulağa biraz farklı gelse de yine de kaliteyi çok bozmadan devam ediyorlar. Pek kıymetli Melihat Gülses'in seslendirdiği Firar şarkısı favorimdir.
İnanç özgürlüğü kavramını insanımız bir türlü kavrayamadı, evlilik akdinin geçerliliği resmi kurumlarca yapılmadığı sürece zaten Türkiye Cumhuriyeti gözünde geçersiz. Milyarlarca insanın inandığı ve gerçekleştirdiği bir durumu mide bulandırıcı bulmak bence saçma. Dini nikah mide bulandırıcı ise müslüman popülasyonundan fazla olan hıristiyanların yaptıkları kilise nikahları, çok daha eski bir inanış olan museviliğin gerektirdiği ritüellerde yapılan nikahlar da mı mide bulandırıcı? Bırakın artık insanların zarar vermeden yaptığı şeylere karışıp benim istediğim gibi yaşa demeyi.