#tüm cadirasigmayanadam entry'leri

arkadaş dediğin kimseye güvenmeyeceksin. özelini anlatmayacaksın. elde ettiğin iş fırsatlarından, başvurduğun yerlerden bahsetmeyeceksin. kimseye sırtını rastlamayacaksın. başarılarından da seni mutlu eden kazanımlardan da bahsetmeyeceksin. "abi şunda bana bi el atar mısın halledemedim" deniler şeye sen de onlar gibi bahane bulup yardım etmeyeceksin. kendinden vermeyeceksin.
şu sınavını seneye bir atlatsın diye beklediğim, kız kardeşimi alıp çıkacağım yolculuktur.
"buna vereceğim paraya var ya.. piyuuuu" dedirten fiyatlandırmaya sahip aktivitedir. biri diğerine göre çok fazla indirim de yapamıyor zira o zaman kavga çıkıyormuş sanırım.
(bkz: international voluntary service)
şimdiye kadar açılmamasına hayret ettiğim başlıktır. zira 1931'de kurulmuş bu program uygun fiyatlarla yurt dışına gitmenin, tatile değil, kültürlerarası etkileşime girmenin, sosyal sorumluluk projelerinde yer almanın en güzel yollarından biridir. her yıl açılan projelere aracı kuruluşlarla başvurulur, kabul alınırsa 2 ila 3 hafta arasında (bazıları daha uzun dönemli) bu kamplarda birçok farklı temada sosyal sorumluluk projeleri düzenlenir. oradaki çalışmalarınız karşılığında 3 ögün yemeğiniz, konaklamanız ve oradaki kuruluşun sizin için düzenlediği her şey karşılanır. hem güzel bir şeye katkıda bulunursunuz, hem tecrübelerinize tecrübe katarsınız.
turkcell superonline firmasının her arayışta bana bir şekilde itelemeye çalıştığı tv servisidir. kutuyu modeme bağlıyorlar ve kanallar bir nevi internet üzerinden izleniyor ellam. hiç cazip gelmedi, herkes kendi işini yapsın hocam. yıllardır analog kablo kullanıyordum, güzelim led tv çürümeden önce hd bir yayın görsün diye analogdan daha ucuz olan (bakın bunca senedir yaptığım salaklığın altını çiziyorum 30 tane kanala daha çok para vermişim) kablotv'ye geçtim. dünya varmış dedirtti.
ışık yakılmamalıdır. zira aksı durumda çadır tentenizin hacivat karagöz perdesine dönüşme ihtimali vardır.
eskiden çok pahalı lan diye yanaşmazdım, ya da toplum yüzünden öyle bir ön yargım vardı bilmiyorum. aday mühendislik hayatım başladığından beri bir ısınmaya başladım. sürü psikolojisi değil, kahveyle hayat boyu haşır neşir oldum. ve filtre kahvesi f/p olarak başarılı bence. dışarıda aynı miktarda kahveyi bulaşık suyu gibi servis eden yerler minimum 10tl alıyor o kahveye. temiz temiz alıyorum sıcak-soğuk filtre kahvemi, gayet de güzel oluyor. kahve baydığında da cool lime denedim geçen gün, hiç fena değil. pelinsu olmaktan çok korkuyorum...
içine yumurta da atılabilir. orgazma kadar yolu var. içinde kavurma olan bir şeyin kötü olma ihtimali var mı ki zaten?
ali koç'un rıdvan dilmen'e attığı o malum bakışı barındıran yayındır. muhtemelen önümüzdeki günlerde bir çok mizaha yerleştirilecektir.