Türk edebiyatınım ilk gotik romanı. Selim Nüzhet gerçek tarafından tefrika edildikten sonra basılıyor. Sonrasında da unutuluyor.
Korku edebiyatı pek tarzım değil ama edebiyatta ilk olunca ve ölümsüz yerine canvermez kelimesi geçince merakla okumak istedim.
Türk edebiyatının o yıllarından beklenmeyecek kadar iyi bir eser ortada. Sürükleyici, abartmadan, dozajında gerilim ile edebiyat tarihine girecektir.
Korku edebiyatı pek tarzım değil ama edebiyatta ilk olunca ve ölümsüz yerine canvermez kelimesi geçince merakla okumak istedim.
Türk edebiyatının o yıllarından beklenmeyecek kadar iyi bir eser ortada. Sürükleyici, abartmadan, dozajında gerilim ile edebiyat tarihine girecektir.
2015 yılında bir çok ülkenin ortak bir mutabakata vararak iklim değişikliğini ve sebebiyle oluşan küresel ısınmayı 2 derece civarlarında tutmayı hedeflediği anlaşma. tam olarak yasal bir yaptırım gücü olmaktan çok dünya insanları için ortak bir hedef belirtmektedir. son günlerde joe biden'ın iktidara gelmesiyle birlikte amerika birleşik devletleri'nin tekrar dahil olması hepimiz için bir umut ışığı olmuştur.
not: bugün itibariyle türkiye anlaşmayı onaylamayan tek g20 ülkesi konumunda bulunmaktadır.
not: bugün itibariyle türkiye anlaşmayı onaylamayan tek g20 ülkesi konumunda bulunmaktadır.
Güneş yanığı nedir çok bilmemektir. Erkekseniz
ne yazık ki büyükşehirlerde bol bol GBT anlamına da gelir.
ne yazık ki büyükşehirlerde bol bol GBT anlamına da gelir.
(bkz: çoğu gitti azı kaldı )
" Yandık sevda ocağında
Hep gül olsun kucağında
Bu şehrin her sokağında
Aşkımızın ey, izi kaldı "
(bkz: azer bülbül )
" Yandık sevda ocağında
Hep gül olsun kucağında
Bu şehrin her sokağında
Aşkımızın ey, izi kaldı "
(bkz: azer bülbül )
talih, kader, şans ile eş anlamlı kelime.
Gençlerbirliği taraftarınındır, öyle kalacaktır.
#cavcavistifa
https://youtu.be/Gb5j5dDRT-U
#cavcavistifa
https://youtu.be/Gb5j5dDRT-U
(bkz: delikanlım) - yıldız tilbe
hafife alma, aşk vurur insana kısmını afife abla aşk vurur insana diye anlıyordum çocukken. *
hafife alma, aşk vurur insana kısmını afife abla aşk vurur insana diye anlıyordum çocukken. *
tuncel kurtiz'in sesiyle bambaşka bir boyuta taşınmış serkan uçar şiiri.
Zaman, can çekişirken,
Akrep yelkovan, arasında;
Bir adım öteye gidemezken geceden,
Ay, ışığını çekerken sinesine,
Yıldızlar çekilirken kuytu karanlıklara,
Hüzün, bakır bir çaydanlıkta demleniyordu,
Ve ben, son sigaramdaki dumanları da hapsediyordum içime,
Saat on ikiyi beş geçiyordu.
Ekmek bıçağında dilimleniyordu ömrüm;
Masum, yalınayak çocukluğum;
Umudun kıyısından geçmeyen gençliğim,
Ulu orta seriliyordu, harami sofrasına,
Düş bahçelerim yağmalanıyordu,
Herkes payına düşeni alıp giderken.
Bütün kimsesizliğimle,
Bütün çaresizliğimle,
Bütün çıplaklığımla, kalıyordum karanlığın koynunda;
Üşüyordum,
Tepeden tırnağa buz kesiyordu yalnızlık.
Saat on ikiyi beş geçiyordu.
Dişlerimle, şafağı sökmek isterken karanlığın göğsünden;
Gün ağarıyordu saçlarıma,
Tel tel,
Raylarımdan çıkıyordum,
Vagonlarım kopuyordu bir biri ardına,
Savruluyordum,
Bir cinayete kurban gidiyordum,
Kaza süsü verilmiş,
Faili meçhul bir ölüm biçiyordu terzi masasında,
Bir tabuta çivileniyordum.
Saat on ikiyi beş geçiyordu.
S.U.
05.10.2009
tuncel kurtiz'in sesinden
Zaman, can çekişirken,
Akrep yelkovan, arasında;
Bir adım öteye gidemezken geceden,
Ay, ışığını çekerken sinesine,
Yıldızlar çekilirken kuytu karanlıklara,
Hüzün, bakır bir çaydanlıkta demleniyordu,
Ve ben, son sigaramdaki dumanları da hapsediyordum içime,
Saat on ikiyi beş geçiyordu.
Ekmek bıçağında dilimleniyordu ömrüm;
Masum, yalınayak çocukluğum;
Umudun kıyısından geçmeyen gençliğim,
Ulu orta seriliyordu, harami sofrasına,
Düş bahçelerim yağmalanıyordu,
Herkes payına düşeni alıp giderken.
Bütün kimsesizliğimle,
Bütün çaresizliğimle,
Bütün çıplaklığımla, kalıyordum karanlığın koynunda;
Üşüyordum,
Tepeden tırnağa buz kesiyordu yalnızlık.
Saat on ikiyi beş geçiyordu.
Dişlerimle, şafağı sökmek isterken karanlığın göğsünden;
Gün ağarıyordu saçlarıma,
Tel tel,
Raylarımdan çıkıyordum,
Vagonlarım kopuyordu bir biri ardına,
Savruluyordum,
Bir cinayete kurban gidiyordum,
Kaza süsü verilmiş,
Faili meçhul bir ölüm biçiyordu terzi masasında,
Bir tabuta çivileniyordum.
Saat on ikiyi beş geçiyordu.
S.U.
05.10.2009
tuncel kurtiz'in sesinden
dinleyip ne güzel şarkı dediğimiz çoğu bestenin şarkı sözlerini oluşturan dizeler aslında şiirlere ait olabiliyor. ülkemizde bu durumun en bilinen örneklerine imza atan kişi ise ahmet kaya. kendisi özellikle attila ilhan, can yücel ve yusuf hayaloğlu'nun şiirlerini besteleyerek topluma mal olan şarkılar haline getirmiştir. ilk aklıma gelenler: acı ninni, mahur beste, an gelir, böyle bir sevmek. bu şiirler attila ilhan'a ait. kaptan'dan bu kadar örnek verdikten sonra son şarkı/şiiri can yücel'e bırakıyorum.
(bkz: sevgi duvarı)
ahmet kaya-sevgi duvarı
"sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
dilimizde akşamdan kalma bir küfür
salonlar piyasalar sanat sevicileri
derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni
yakanda bir amonyak çiçeği
yalnızlığım benim sidikli kontesim
ne kadar rezil olursak o kadar iyi
kumkapı meyhanelerine dadandık
önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi
aramızda görevliler ekipler hızır paşalar
sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri
çöpçülerin elleriyle okşardın beni
yalnızlığım benim süpürge saçlım
ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi
baktım gökte bir kırmızı bir uçak
bol çelik bol yıldız bol insan
bir gece sevgi duvarını aştık
düştüğüm yer öyle açık seçik ki
başucumda bir sen varsın bir de evren
saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
yalnızlığım benim çoğul türkülerim
ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi"
can yücel
(bkz: sevgi duvarı)
ahmet kaya-sevgi duvarı
"sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
dilimizde akşamdan kalma bir küfür
salonlar piyasalar sanat sevicileri
derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni
yakanda bir amonyak çiçeği
yalnızlığım benim sidikli kontesim
ne kadar rezil olursak o kadar iyi
kumkapı meyhanelerine dadandık
önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi
aramızda görevliler ekipler hızır paşalar
sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri
çöpçülerin elleriyle okşardın beni
yalnızlığım benim süpürge saçlım
ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi
baktım gökte bir kırmızı bir uçak
bol çelik bol yıldız bol insan
bir gece sevgi duvarını aştık
düştüğüm yer öyle açık seçik ki
başucumda bir sen varsın bir de evren
saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
yalnızlığım benim çoğul türkülerim
ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi"
can yücel