mezun olduktan sonra eylülde herkes okula tekrar başlarken senin büyük bir boşluk ve depresiflikle başbaşa kalma durumun
şimdilik adı lazım değil bir metropolün adı lazım değil bir üniversitesinde yaşanan olay.

ek ücretli/sözleşmeli öğretim elemanlarını 2 ay (eylül ve ekim) çalıştırdıktan sonra, bu kişiler 3 eylülden itibaren derslere çatır çatır girdiği halde eylül ve ekim aylarının ödemeyeceği(!) söyleniyor. sebep: üniversitenin 2 ay sigorta girişi yapmaması, üniversitenin parası olmaması(!) ''biliyorsunuz zaten parayı zor bulduk'' diye goygoy yapıyorlar ama hepsinin altında audiler.

maaşı ödemeyceklermiş! peki başından beri 2 ay babanızın hayrına çalıştıracağız deselerdi o insanlar o sözleşmeye imza atar mıydı. param yoksa aram yok de insanlar başka yerde iş bulsun. yalancı şerefsizler.

suratsız sekreter boka bakar gibi bakıyor. ulan emekçiye, öğretmene saygı yok.

eğer müdür bey ve rektörün haberi olduğu halde bu yapılmışsa suçtur. yarın konuşulacak, bakalım yarın ne diyecekler.

suriyelilere bile böyle yamuk yok. suriyeliler bile sendikalaşıyor (ki olması gereken o) ayakkabıcı olarak grev yapıyorlar.

vatandaşın elekitrk ve su faturası geliyor... vatandaş gecenin köründe arkadaşlarından para dilenmek zorunda mı. Allah belanızı versin.

iş huluku, sendikal faaliyet vb çerçevede bunlara çöküp o vatandaşların hakkını alabilir miyiz...? bu konuda bilgisi olanın yazmasını rica ediyorum.
dünyanın tüm prekaryaları birleşin.
maalesef gerçekliği olan kişilerdir ve evet etrafımızda bunlardan bolca bulunmaktadır.
"goygoy yapıyorsun ya" diye iç geçiriyor olabilirsiniz ancak bilhassa iş yaşamında ve trafikte kadınların otoriter tavırları sizi düşünmeye sevk ediyor. neden bu kadar sinirlisiniz? 3 günlük dünya ölüp gideceğiz zaten, neyin koşuşturmacası ve agresifliği bu?
dertliyim sözlük, kadın yöneticileri ve şoförleri anlamak benim için zor.
başlığın asıl hali "ilerleyen yaş sebebiyle ereksiyon kaybına uğrayan ve bu sebeple evakuasyon olamayan erkekler" olacaktı. malum karakter sınırı.
bu tip insanlarda iş biraz çeneye vuruyor sanırım. madem ben olamıyorum bari muhabbetini pek sık dile getireyim de binbir gece masalları çeviriyorum sansınlar gibi bir durum hasıl oluyo.
iyi veya kötü bir şey demiyorum, sağlık bu sonuçta. bir zaman sonra çoğu adamda olabilir. önemli olan bir açığı yokmuş gibi davranıp rezil olmamakta kanımca.
sağlık nimettir, yarını unutmayıp kıymetini biliniz.
interrail türkiye olarak 'seyahat eden gençlerin farkedilmesini istiyoruz' denilerek cumhurbaşkanlığı 29 ekim cumhuriyet bayramı resepsiyonuna davet edildik, kimisi gidilmeli diyor kimisi gitmemeliyiz diyor bestami katılacağını söyledi , bence de katılmak gerek zira farkıdalık yaratmak iyidir
Şu an içinde bulunduğum durum. izmirrail sonrası vücuduma yoğun bir bitkinlik düştü. Tüm kemiklerim sızlıyor. Başlıca etken mat üzerinde yatmış olmam. Götüm bile ağrıyor lan. Yüzüm kurumuş, dudaklarım çatlamış.
Sezen AKSU El Gibi 1988 albümünden o ses tınısı o göz dolması dinleminizi tavsiye ederim.
nba stüdyo zamanlarından çok sevdiğim, kobe'nin muhteşem 81 sayısını kendisinden dinlediğim türk basketbol doayeni. son zamanlarda yaptığı bir zamanlar amerikada adlı programını pek beğenmesem de samimi bulduğumu söylemeliyim.
bizi bu nba belasına bulaştıran adamlardan birisi, teşekkür ederiz yaşlı kurt.
Ateş bir yere kadar ısıtıyor tulum desen fakirim çok sıcak tutacak bir şeyin yok yanıma polar, örtü alsam da yetmiyor önerilerinizi bekliyorum arkadaşlar. Sevgilerle...
Ehliyet alıp kamyoncu olma düşüncesi.

Not: lütfen tuvalette düşünmeyin, ben ettim siz etmeyin. İşsizlik kafama vurdu.*