bugün yıl dönümü olan katliam. hollandalı barış gücü birliklerinin 10 bine yakın bosnalı müslümanı sırpların eline teslim etmiştir. bilinen rakamlara göre 8372 bosnalı müslüman öldürülmüştür.
malesef defalarca spam değil olarak işaretlememe rağmen halen spam'a düşen epostalardır.

konu hakkında acil çözüm üretilmesi gerektiğini düşünüyorum.

saygılarımla,
an itibariyle dünya çapında twitter'a ulaşmamasıyla vuku bulmuş olaydır.
Sualtından çıkarılan ekmek parası. Deniz gurbetçilerinin denizin altında aksona yaparak çıkardığı deniz canlısı. Vücut temizlemesi ve cilt bakımı için kullanılırmış deniz süngeri. Sünger avcılığı Türkiye’de 1986’dan beri yasaklanmıştır. Sünger avcılığını bir süngercinin hatıralarından okumak ve dinlemek isterseniz Aksona Mehmet olarak bilinen Mehmet Baş’ın Son süngerci adlı kitabını mutlaka alıp okuyun, içinde belgesel dvdsi de var. Sadece D&r’de bulabilirsiniz muhtemelen kitabı.
nasıl ki düşüncede özgürse bireyler, düşündüklerini söylemek de bir suç olmamalı. fiiliyata döküldüğü ispatlanmadıkça bir ifadenin suç sayılması günümüz koşullarında abesle iştigalden başka bir şey değil.

insanlar düşünür, ifade eder ve toplum böyle gelişir. dün doğru sandığımız birçok şeyin bugün yanlış olduğunu defalarca gördük ve görüyoruz. dün "dünya yuvarlaktır" diyen galilei, engizisyon mahkemelerince idamla yargılandıktan yüzyıllar sonra bilim tarafından nasıl ispat edildiyse dünyanın yuvarlaklığı, bugün için de benzer şeyleri söylemek mümkün.

dinler, toplum kuralları, dogmalar bilimle çelişebilir. çelişecektir de. bugün tü kaka edilen her şey yarının vazgeçilmezi de olabilir. oldu da. her şey bu kadar değişebilir durumdayken bunu sadece ifade eden birini suçlamak daha da ötesi cezalandırmak etik değil.

ifade özgürlüğü medeniyetin kurulmasında ve gelişmesinde baş rolü oynar. nasıl ki hz. muhammed peygamberliğini ilan ettiğinde kendisi dönemin ileri gelenleri tarafından ortadan kaldırılmak istendi ve kendisine inanan bir avuç insandan bugün dünyada 1 milyar 600 milyon insan tarafından inanılan bir dinin peygamberi haline geldi. bugün inanılmayan, güvenilmeyen, yanlış olarak görülen her söz de yarın doğrulanabilir.

sorgulamaktan kaçmak, doğrulara ulaşmak istememenin asıl sebebi gelişmenin, ileri gelenlerin konforlu alanını bozabilme hatta yok edebilme ihtimalidir.

düşünmeden gelişemeyiz, ifade etmeden değiştiremeyiz.
her geçen gün çoğalan, görgüsüz, tahammülsüz, kaba, cahil araç kullanıcılarına verilen ad. geçtiğimiz günlerde seydioğlu baklavaları'nın sahibi olduğu belirtilen 2 insan müsvedesinin estirdiği terörü izledik. tutuklandılar ve umarım hak ettikleri cezayı alırlar da emsal teşkil eder diğerleri için. buna çok benzer bir olayı üç kere de ben yaşadım. birincisinde (bkz: e5)'e bağlanırken sapağa emniyet şeridinden dahil olmaya çalışan birine yol vermedim, sinirlendi ve trafik açıldığında makas atarak önüme geçti. frene basıp beni durdurdu, arabamın ön camını yumruklamaya başladı. geri vitese takarak yanından uzaklaşıp polise haber verdim, bilmiyorum ne oldu. diğer olayda yine sapakta yol vermediğim bir minibüs 2 şerit yolu keserek önümde durdu, yine aynı taktikle yanından uzaklaştım. son olayda ise istanbul'un göbeğinde ve sıkışık trafikte otoparktan yola yeni dahil olmuş, emniyet kemerimi bağlarken önümdeki araçla aramda oluşan yarım araçlık ara için korna çalan dolmuş şoförüne ne var dediğim için oldu. adam dolmuştan inip kapımı açtı, ki düşünün daha araba 2. vitese geçmemiş ve kapıları kilitlememiş. bağırdı çağırdı, ben ona bağırdım çağırdım, polis çağırdım ama kaçtı. plakasını verdim ama ne oldu bilmiyorum. şuna eminim ki arabayı kullanan bir kadınsa ve (kro) erkek o yolu alamamışsa bunu gurur meselesi yapıp saldırıya geçiyor. bir de klasik "kadındır kötü kullanıyordur" ön yargısıyla yaklaşanlar var. 15 yıldır istanbul trafiğinde ve şehirlerarası yollarda yılda min 20.000 km. yapan biri olarak söyleyebileceğim tek şey şu: kadınlarda daha ürkek kullanma, kontrolsüz çıkışlar, sol şeridi düşük hızda işgal etme gibi kronikleşmiş hatalar olabilir ama erkeklerin de bin tane kusurunu sayabilirim. emniyet şeridini kullanma, sapaklarda yandan kaynama gibi şark kurnazlıklarından vazgeçmeliler mesela. (bkz: kadın - erkek ayrımcılığı) yapmaya gerek yok, her şeyde olduğu gibi bunda da iyisi vaaaar kötüsü var. konu biraz dağıldı, konunun özü, ülke olarak cahilleşiyor, kabalaşıyor ve tahammülsüzleşiyoruz. bunun da en güzel örneklerini trafikte yaşıyoruz maalesef.
Fransızca kökenli başkalaşım anlamına gelen kelime. Bir tırtılın kelebek olmak için kozasında geçirdiği değişim sürecini metamorfoz olarak adlandırabiliriz.
18’inci yaş günümde evde tek başınaydım. Yağmurlu bir akşamüstüydü. Boş bir defteri elime alıp başına “Metamorfoz” yazmıştım. O gün değişmek, daha iyi bir benliğe dönüşmek adına kendime bir söz vermiştim. Bu sebeple benim için derin anlamları olan bir kelimedir. Kişisel değişim öykümün başrolündeki kelimedir. (bkz: ilk yurt dışı seyahat deneyimi)
Saraybosna’daki savaşta çocukluk müzesi. Bosna katliamına tanık olan çocukların hatıra ve eşyalarının sergilendiği müze. Kendisinin de savaş mağduru olduğu jasminko halilovic tarafından kurulmuş bir müzedir. İlk başta kitap olarak yayınlanan hatıralar ocak 2017’de müze kurularak sergilenmiştir.
Ben tam bir sene sonra ocak 2018’de ziyaret ettim bu müzeyi. İnsana hem tebessüm ettiren hem de acı acı yutkunmasına sebep olan bir müze. Çocukların savaşa olan bakış açısını görüyorsunuz ve derinden sarsılıyorsunuz. Savaşın yarattığı yıkımı en iyi anlatabilen bir müzedir. Bosna’daki diğer müzelerden daha çok gidilip görülmesi gerektiğini düşünüyorum bu müzenin.
war childhood museum - songlkaradeniz-H9g2R war childhood museum - songlkaradeniz-1Prrk