ingiltere'nin nottingham şehrinde kurulmuş dünyanın en eski profesyonel futbol takımı. ezeli rakibi nottingham forest'ın oldukça gerisinde kalmıştır. şanlı günlerine geri dönmesi dileğiyle
ara sıra yaptığım şeydir. yeraltı filmi henüz çekilmemişken de yapardım. aslında ilk kez ilkokulda ulumaya başladım. bir yaz günü balkonda kahve fincanları ve kartları yok olan, tahtası yırtılan ve geriye sadece paraları kalan borsa oyunundaki paralarla oynarken sokaktan inanılmaz bir “auuuuuuuuu” sesi gelmişti. hemen balkondan baktığımda koltuk değnekli bir adamın ciddi ciddi uluduğunu görüp şok olmuştum. ankara’nın yaz sıcağında kimse sokakta olmadığından uluyan adamı benden başka gören olmamıştı. uluyan adam uluya uluya gitti ve kayboldu. acayip şaşırmıştım bir insan neden ulur ki diye düşünürken birden sessizce ulumaya başladım. ikincisinde daha yüksek sesle uludum. üçüncü, dördünce, onuncu derken bildiğin kurt gibi uluyordum balkonda ve her uluduğumda sanki bu dünyaya isyan ediyormuş gibi hissediyordum. babam balkona geldi “napıyorsun oğlum?” diye sordu. ben de uluyan adamı anlatsam da inanmayacağı için “hiiiç uluyorum” dedim. babam da “ulu ama çok yüksek sesle uluma komşulara ayıp olur” dedi ve gitti. ya baba allah aşkında nasıl yüksek sesle ulumayayım; ulumak yüksek sesle olur diye ulumaya devam ettim. o günden sonra yani 9 yaşımdan beri dönem dönem ulumuşluğum vardır. işyerinde çok bunaldığım zamanlarda da zeynep’in yanına gider ona ulurdum o da bir yeraltı filmi manyağı olduğu için beni yadırgamaz zaman zaman benimle ulurdu.

geçen yine vatsaptan bir arkadaşıma ulumak istedim ve uluyarak ses dosyasını gönderdim. aradan iki dakika geçti o da bana hindi taklidi yapmış “gulugulugulu” ses dosyasını yollamıştı. ondan hemen iğrendim ulumanın bu dünyaya olan bir isyan olduğu mesajını anlamamış beni sadece bir kurt taklidi yapan yetenek sizsiniz türkiye’deki manyaklardan sanmıştı.
Geçenlerde İstanbul'da yaşanan sel felaketine Beşiktaş'taki Kadikoy iskelesinde vapur beklerken yakalandigim esnada yaşanan sahneyi görünce birden aklima gelen unutulmaz bir Lost repliği.
iberia havayollarının la coruna - madrid seferinde gerçekleşen olay. yolcuların hepsine samsung tarafından galaxy note 8 hediye edilmiş.

kaynak
04 almistim. 04/100 olarak da okunabilir. uzun sure 5 puanli sistemde nasil 4 aldigimi hocaya sormus o da dakikalarca beni 4 aldigima ikna etmeye calismisti.

insan sinavdan niye 4 alir ya, 5 alir bak..

hala ikna olmadim.
şuan saat 02.00. muhtemelen sipariş saat 02.30 civarı gelir. eğer o saatte zile basar ve babamı uyandırırsanız onu ne ben tutabilirim ne de başka biri. gelince telefonumu çaldırın lütfen.
nötron yıldızları, kütlesi çok büyük olmayan yıldızların, öldüğü zaman aldığı hallerden birtanesidir. (bkz: karadelik) ise bir diğeridir mesela.

yıldızlar, yakın olarak hidrojen kullanırlar. yıldızın içindeki hidrojen bitince, bu sefer hidrojenlerin oluşturduğu helyum yanmaya başlar. fakat yıldızların merkez kuvvetleri, bu reaksiyona hazır değildir ve yıldız büyümeye başlar. o kadar büyür ki, hızlıca helyumu da yakar ve sıradaki yakıt karbon olur. karbonu yakmakta zorluk çeken merkez, yıldızı birden ufaltmaya başlar. güneşin 2 katı kadarki bir yıldız, 10 km çapına kadar düşebilir. yıldızın boyutu arttıkça bu etki, karadeliğe dönüşebilir. neyse nötron yıldızına geri dönelim biz.

nötron yıldızları, adı üstünde çekirdeği çöken yıldızın nötronlarından oluşur. içinde eser miktarda proton ve elektron da bulunur. kendi eksenleri etrafında çok hızlı dönerler, öyle pek bi ışımaları yoktur. kütleleri ufak olmalarına rağmen, ağırlıkları çok yüksektir. öyle ki, yıldızın kütlesini olduğu gibi taşırlar. düşünsenize, koca güneş 10km çapında birşeye dönüşüyor ve tüm kütlesini koruyor. inanılmaz değil mi? işte nötron yıldızlarını da bu yüzden çok seviyorum. bide kara delik olayı var ki, bunun bi büyüğü.