ulumak - yeraltından notlar

ara sıra yaptığım şeydir. yeraltı filmi henüz çekilmemişken de yapardım. aslında ilk kez ilkokulda ulumaya başladım. bir yaz günü balkonda kahve fincanları ve kartları yok olan, tahtası yırtılan ve geriye sadece paraları kalan borsa oyunundaki paralarla oynarken sokaktan inanılmaz bir “auuuuuuuuu” sesi gelmişti. hemen balkondan baktığımda koltuk değnekli bir adamın ciddi ciddi uluduğunu görüp şok olmuştum. ankara’nın yaz sıcağında kimse sokakta olmadığından uluyan adamı benden başka gören olmamıştı. uluyan adam uluya uluya gitti ve kayboldu. acayip şaşırmıştım bir insan neden ulur ki diye düşünürken birden sessizce ulumaya başladım. ikincisinde daha yüksek sesle uludum. üçüncü, dördünce, onuncu derken bildiğin kurt gibi uluyordum balkonda ve her uluduğumda sanki bu dünyaya isyan ediyormuş gibi hissediyordum. babam balkona geldi “napıyorsun oğlum?” diye sordu. ben de uluyan adamı anlatsam da inanmayacağı için “hiiiç uluyorum” dedim. babam da “ulu ama çok yüksek sesle uluma komşulara ayıp olur” dedi ve gitti. ya baba allah aşkında nasıl yüksek sesle ulumayayım; ulumak yüksek sesle olur diye ulumaya devam ettim. o günden sonra yani 9 yaşımdan beri dönem dönem ulumuşluğum vardır. işyerinde çok bunaldığım zamanlarda da zeynep’in yanına gider ona ulurdum o da bir yeraltı filmi manyağı olduğu için beni yadırgamaz zaman zaman benimle ulurdu.

geçen yine vatsaptan bir arkadaşıma ulumak istedim ve uluyarak ses dosyasını gönderdim. aradan iki dakika geçti o da bana hindi taklidi yapmış “gulugulugulu” ses dosyasını yollamıştı. ondan hemen iğrendim ulumanın bu dünyaya olan bir isyan olduğu mesajını anlamamış beni sadece bir kurt taklidi yapan yetenek sizsiniz türkiye’deki manyaklardan sanmıştı.