mevlânâ celaleddin-i rumi, h. 606/ m. 1209 yılında horosan’ın belh şehinde dünyaya gelmiştir. babası bahaeddin veled, hz. ebubekir’in soyundan gelmektedir. “efendimiz” manasındaki “mevlânâ” ünvanı onu yüceltmek maksadıyla söylenmiştir. kendisini en iyi özetleyen cümleleri ise bana göre:
"madem ki insansın… madem ki duyuyor, düşünüyor ve seziyorsun,…
büyük hakikati bulmak için gönlünü ve idrakini yoracaksın.
duyduklarını ve bulduklarını söyleyeceksin.
sen söyleyemezsen, ruhunun vasıl olduğu sırları şiirlere, sazlara ve semalara söyleteceksin.
bütün bunlarla dahi söylenemeyecek ölçüde büyük sırlara erdiğin zamansa;
işte o zaman susacaksın... "
"madem ki insansın… madem ki duyuyor, düşünüyor ve seziyorsun,…
büyük hakikati bulmak için gönlünü ve idrakini yoracaksın.
duyduklarını ve bulduklarını söyleyeceksin.
sen söyleyemezsen, ruhunun vasıl olduğu sırları şiirlere, sazlara ve semalara söyleteceksin.
bütün bunlarla dahi söylenemeyecek ölçüde büyük sırlara erdiğin zamansa;
işte o zaman susacaksın... "
Besleyin onları
Gelip giden ruh hali, dürtü. Napıyorum ben bu kadar rahat zaman geçmemeli diye dusundururken bir yandan da işe girip köle olup napicam diye dusundurur. Çeşitli çelişkiler.
eski sovyet silah tasarımcısı. dünya nüfusunun gittikçe artmasından şikayetçi olacak ki tasarladığı silahla milyonlarca insan birbirini öldürmüştür.
70'li yılların anadolu rock albümleri ile güzel kafalar yakalatan, tez yazarken dans ettiren müzisyen kişi.
(bkz: veyasin)
(bkz: veyasin)
"son zamanlarda yaşanan olaylar, abd hükümeti'ni, türkiye cumhuriyeti hükümeti'nin abd misyonunun tesisleri ve personelinin güvenliğine ilişkin taahhütlerini yeniden değerlendirmek zorunda bırakmıştır. söz konusu değerlendirme sürecinde, büyükelçiliğimiz ve konsolosluklarımıza gelen ziyaretçi sayısını en aza indirgemek amacıyla, şu andan itibaren geçerli olmak üzere, türkiye'deki tüm abd diplomatik misyonlarındaki göçmen olmayan vize hizmetleri askıya alınmıştır"
kaynakça
kaynakça
iki efsaneye konu olan istanbul'daki roma yapısı.
eski olanı roma'dan günümüze ulaşmıştır.rivayet odur ki ; her kim sevdiceği ile kuleye çıkarsa , onunla izdivaça erermiş fakat çiftlerden birinin daha önce başka biriyle kuleye çıkmamış olması gerekli.
osmanlı'dan günümüze gelen ise ; kız ve galata kulesi'nin aşkı. hatta hezarfen ahmet çelebi'nin , uçarak galata kule'sinin aşkını , kız kule'sine mektuplarla taşıdığı rivayet edilir.
ayrıca rahmetli şairlerimizden ümit yaşar oğuzcanın oğlu vedat oğuzcanın intihar ettiği yerdir.
eski olanı roma'dan günümüze ulaşmıştır.rivayet odur ki ; her kim sevdiceği ile kuleye çıkarsa , onunla izdivaça erermiş fakat çiftlerden birinin daha önce başka biriyle kuleye çıkmamış olması gerekli.
osmanlı'dan günümüze gelen ise ; kız ve galata kulesi'nin aşkı. hatta hezarfen ahmet çelebi'nin , uçarak galata kule'sinin aşkını , kız kule'sine mektuplarla taşıdığı rivayet edilir.
ayrıca rahmetli şairlerimizden ümit yaşar oğuzcanın oğlu vedat oğuzcanın intihar ettiği yerdir.
yeni nesil bir sentetik uyuşturucu madde türü. 21. yüzyılda yaygınlaşmakta olan fantastik bir unsur olarak kurgulanan zombi motifinin güncel popülerliğini, insanın benlik ve kimlik teşhisi sorgulamalarının temelinde yatan temsil ihtiyacından aldığına, insanın hem kendi yadsıması hem de kendi kimliklendirmesi gerçeği dolayısıyla zombinin varlığını, ölüm ve yaşam arasındaki kısır döngünün getirdiği hissiyatsızlık, yabancılaşma, zamansızlık, devamlılığın sekteye uğraması, dil-ses-bilinç ve sonuç olarak benlik kaybı ve ötekileşme üzerinden insanlığın masumiyetini yitirmesi ve yaşanan dünyada varolmanın doğal haline yabancılaşması hikayeleri insanlığın muhtemel sonuna dair bir senaryo ile zombi uyuşturucusu üretmiştir bilim insanları.
flakka kullandığı iddia edilen bir kadın
flakka kullandığı iddia edilen bir erkek
flakka kullandığı iddia edilen bir kadın
flakka kullandığı iddia edilen bir erkek
Kalabalıklar içindeki yalnızlığı daha güzel anlatan bir film yok sanırım. Bu filmde bir şey var, beni derinden etkileyen. Scarlett'in saf güzelliği, derin yalnızlığı, sonrasında kendisiyle aynı kaderi paylaşan Bill Murray'in canlandırdığı karakter ile yakınlaşması. Tek bir cinsel sahne icermeden o naiflik, o aşkın en güzel halini en içten anlatmasi. Hele de geçen gün Cigarettes After Sex- Nothing's Gonna Hurt You Baby klibinin bu film sahnesi ile müzik videosunu gördüğümden beri aklımdan çıkmıyor, bu gece yine acip izledim. Bir şarkı ve klip ancak bu kadar uyumlu olabilirdi.
1. öğretmen yetiştiren fakültelerin işlevselsizliği
2. yapılan stajların sözde staj olması
3. öğretim programlarının işlevselsizliği
4. ders kitaplarının işlevselsizliği
5. öğretmen kılavuz kitabı saçmalığı
6. '' benim çocuğum ..... '' ile başlayan sonu gelmeyen cümleleri kuran ebeveynler.
diye uzayıp gidebilecek sorunlar.
ayrıca yeni mezun olan ve göreve yeni başlayan şahsım için yüzüme tokat gibi çarpan sorunlardır da.
ilk gün heyecanla tin tin tin sınıfa girdim tanışma, oyunlar derken günü bitirdik. 2. gün, 3. gün derken bir baktım cuma günü olmuş ve ben sınıf defteri denen şeyi tamamen unutmuşum. teeee yıllar önce sınıf defterini bununla doldururum dediğim meşhur kalemimi çıkardım ve açtım ve defteri. önce biraz birbirimize baktık, sonra biraz daha, biraz daha... lan? ben sınıf defteri doldurmayı bilmiyorum ki.halbuki stajda yaptım. yaptım değil mi? orada her şeyi öğrenmiş olmam lazımdı değil mi? diyerek ilk bomba patladı
öğretmenler odasına gidiyorum. yeniyim daha, konuşmaktan ziyade dinliyorum... allahım o da ne? bütün zümrelerim, anlaşmışlar gibi, aynı sayfada haftayı kapatmış. ama nasıl olur? hani her çocuk özeldi? hani sınıflarımız homojen değildi? hani öğretim programlarının esnekliği?
sorunu hala kendimde arayıp dururken ikinci haftaya giriyoruz. demokrasi dediğimiz değerli kavramı anlatacağım kuzucuklarıma ama nasıl? kılavuz kitabım var çok şükür... açmaz olaydım. demokrasi, demokratik çözümler,uygulamalar tüm bunları anlatmak için bana önerilen süre bir ders saati. bu bir ders saatinde ders kitabındaki soruları cevaplayıp, çalışma kitabındaki etkinleri yapıp, okulumuzdaki demokratik uygulamalardan birinin resmini çizeceğiz. ha bir de fakültede öğrendiğim öğretim tekniklerini de uygulamam lazım...
neyse diyip meslek aşkı ile başlıyorum bir sonraki haftaya. veliler haftalar geçmesine rağmen çocuklarını her gün sınıfın içine kadar getirip, sırasına oturtmaya kararlı. başa çıkamıyorum. ama bugün bir farklılık var. velim sinirli. yanına gidip konuşacağım ama ben gitmeden başlıyor kükremeye '' benim çocuğum.............'' , '' benim çocuğuma kimse .............. '' o cümle kurdukça ben sakinliğimi korumak için inanılmaz bir savaş veriyorum. velim diğer bir öğrencimin yanına gidip '' bir daha benim çocuğumla alay edersen seninle görüşürüz'' diyerek kulağını çekiyor. '' sizin bu sınıfta bir evladınız varsa benim yirmi beş evladım var, dokundurmaaamm !!! '' diyerek sinirle,en sert çıkışımı yapıp kadını sınıftan çıkartıyorum.
hala şokunu atlamadığım ve beş haftada yaşadığım sorunlar. gelecek günlerde ideallerimi kaybetmekten korkuyorum sözlük.
2. yapılan stajların sözde staj olması
3. öğretim programlarının işlevselsizliği
4. ders kitaplarının işlevselsizliği
5. öğretmen kılavuz kitabı saçmalığı
6. '' benim çocuğum ..... '' ile başlayan sonu gelmeyen cümleleri kuran ebeveynler.
diye uzayıp gidebilecek sorunlar.
ayrıca yeni mezun olan ve göreve yeni başlayan şahsım için yüzüme tokat gibi çarpan sorunlardır da.
ilk gün heyecanla tin tin tin sınıfa girdim tanışma, oyunlar derken günü bitirdik. 2. gün, 3. gün derken bir baktım cuma günü olmuş ve ben sınıf defteri denen şeyi tamamen unutmuşum. teeee yıllar önce sınıf defterini bununla doldururum dediğim meşhur kalemimi çıkardım ve açtım ve defteri. önce biraz birbirimize baktık, sonra biraz daha, biraz daha... lan? ben sınıf defteri doldurmayı bilmiyorum ki.halbuki stajda yaptım. yaptım değil mi? orada her şeyi öğrenmiş olmam lazımdı değil mi? diyerek ilk bomba patladı
öğretmenler odasına gidiyorum. yeniyim daha, konuşmaktan ziyade dinliyorum... allahım o da ne? bütün zümrelerim, anlaşmışlar gibi, aynı sayfada haftayı kapatmış. ama nasıl olur? hani her çocuk özeldi? hani sınıflarımız homojen değildi? hani öğretim programlarının esnekliği?
sorunu hala kendimde arayıp dururken ikinci haftaya giriyoruz. demokrasi dediğimiz değerli kavramı anlatacağım kuzucuklarıma ama nasıl? kılavuz kitabım var çok şükür... açmaz olaydım. demokrasi, demokratik çözümler,uygulamalar tüm bunları anlatmak için bana önerilen süre bir ders saati. bu bir ders saatinde ders kitabındaki soruları cevaplayıp, çalışma kitabındaki etkinleri yapıp, okulumuzdaki demokratik uygulamalardan birinin resmini çizeceğiz. ha bir de fakültede öğrendiğim öğretim tekniklerini de uygulamam lazım...
neyse diyip meslek aşkı ile başlıyorum bir sonraki haftaya. veliler haftalar geçmesine rağmen çocuklarını her gün sınıfın içine kadar getirip, sırasına oturtmaya kararlı. başa çıkamıyorum. ama bugün bir farklılık var. velim sinirli. yanına gidip konuşacağım ama ben gitmeden başlıyor kükremeye '' benim çocuğum.............'' , '' benim çocuğuma kimse .............. '' o cümle kurdukça ben sakinliğimi korumak için inanılmaz bir savaş veriyorum. velim diğer bir öğrencimin yanına gidip '' bir daha benim çocuğumla alay edersen seninle görüşürüz'' diyerek kulağını çekiyor. '' sizin bu sınıfta bir evladınız varsa benim yirmi beş evladım var, dokundurmaaamm !!! '' diyerek sinirle,en sert çıkışımı yapıp kadını sınıftan çıkartıyorum.
hala şokunu atlamadığım ve beş haftada yaşadığım sorunlar. gelecek günlerde ideallerimi kaybetmekten korkuyorum sözlük.