Dünyanın en prestijli mutfak rehberi olan Michelin Listesi, gastronomi tutkunları için bir nevi lezzet pusulası oluyor. Belki bir gün ailemle arkadaşlarımla Michelin yıldızlı bi’ restoranında yemek yerimm (olamaz mı olabilir)
Haluk bilginer yine yapmıs yapacagını, adam resmen uluslararası karizmayı göğsümüzü kabarta kabarta tasımıs. oscar kokuları geliyor..sonuna kadar hakediyor o nasıl fragmandı öyle.
karadeniz'in altın mirası kendisi. o uzayan peynirin tadı bi baskadır. kolot peyniri ile yapılır. kolot yerine kaşar peyniri veya çeçil peyniri de kullanılabilir elbette ama hasını yemek için kolot peyniriyle yapacaksın arkadas.
amerika'lı güreşçi ailesi. hikayelerini anlatan film türkiye'de demir pençe adıyla yayınlandı.

--- spoiler ---


baba fritz von erich'in ogullarını güres kariyerine nasıl bir motivasyon ve hırsla hazırladığını bilmeniz lazım. bu uğurda hepsini de bence harcamış. oğullarına altın kemer kazanmaları uğruna baskı yapıp birinin maç öncesi ölmesine, diğerinin darbeye bağlı travma yasadıktan sonra intiharına, digerinin basarı sarhoşluğu yaşadığı sırada sakat kalmasına sebep olmuştur. bu yüzden 'von erich laneti' olarak anılırlar.
hızın ve azmin kadın temsilcisi :) Türkiye'nin en genç kadın ralli şampiyonu unvanını almıştır. İstanbul kadın pilotlar şampiyonluğunu kazanmıstır. basarılarının devamını dilerimmm
tarihi atmosferiyle nostaljik film deneyimi sunan eski istanbul'u anımsatan beyoğlunun kalbindeki atlas sineması... 1870'lerde inşa edilmiş orada öylece dururken nelere şahitlik etmiştir kimbilir...ne aşklara ne kavgalara ne arkadaşlıklara.
sayısız video izledim, ailenin katıldığı programlardaki açıklamaları, onlardan şüphelenenlerin çektiği çelişki videolarını, komşuyu, televizyon programları falan derken artık kanaat sahibi olduğumu söyleyebilirim. ailenin avukatı olan şahsın dediğii 'onlar aileden şüphelendiği için olaya yanlı bakan insanlar' tarzındaki yorumunu tamamen haksız buldum. Zira aklı selim her insan bilir ki insan kendi yaptığı sayısız ordu-istanbul otobüs yolculuğunun saatlerini ve mola yerlerini bilir. biri size 'anneannen hasta hemen otobüse bin' dediğinde bu kişi akrabanız dahi olsa önce bi ailenizi arayıp 'ya doğru söyleyin bir şey mi oldu kadına ben geliyorum' diye bir teyit alırsınız. otobüse bindiniz. o koşuşturma bittiğinde ilk oturduğunuz gibi ararsınız. o gün o otobüste kardeşinizin katledildiğinin haberini alırsanız sizi o otobüste tanımayan kişi olmaz. çünkü dediğin gibi cama yumruk attıysan, bağırıp çağırıp fenalaştıysan eğer bu ağızdan ağıza o kızın abisiyle aynı otobüsteydim şeklinde yayılır, o şoför sana yardımcı olur. beraber yolculuk yaptığın insanlar 2000 yılından bahsediyorum seni evine kadar bile bırakırlardı ve bu insanlar da bunun için o katılınan programlardan birine tanık olarak katılırdı...

anne kızım zaten öldü oğlumdan da olmayım diyerek belli ki babayla beraber bu olayı ve delillerini kapatmak için oğluna yardım etmiş. burada istemsizce annelik duygusunu sorguladım ve hatta kendi aileme de böyle bir durumda kalsa napacağını sordum... hiçbir sır hele ki böyle bir cinayet sır olarak kalmaz. bir kere cinayet işleyen adam yakalanmamasının verdiği özgüvenle yarın onu doğuranı da öldürür. iflah da olmaz. Annelik bu değil. hadi bilip susmanızı belki anlarım ama eve girip boğazı kesilmiş kızınızın kanını temizlemek ölen kızınıza tecavüz süsü vermek o çocuğu dünyaya getiren insanların yapabileceği şeyler değil...(bunu oğlunu koruyacak kadar olan anneliğine söylüyorum :)) zira kızını koruyacak kadar anneliğinin olmadığına tüm türkiye olarak görüp şahit olduk....
hukukçu kimliğiyle tanıdığımız, uzun yıllardır halkın hakkını savunan duruşuyla öne çıkan, adalet, şeffaflık ve insan hakları konusunda verdiği mücadeleyle, sadece bir siyasetçi değil, aynı zamanda güçlü bir halk temsilcisi olduğunu da gösteriyor.
Yüreği Karadeniz kadar hırçın, sesi dağlar kadar derin bi’ adamdı. Volkan konak, sadece bir sanatçı değildi bana göre. Kimimiz için memleket, kimimiz için hasret, kimimiz için inadına yaşamak… erken gittin…
Kimin elinde nelere şahit olduğunu bilmeden ama öğrenmeyi delicesine isteyip az biraz satıcısından bilgi sahibi olup yutkunarak içimden “dile gel söyle neler gördün bugüne kadar kimin göz bebeğiydin??” demek istememe sebep olan eşyalardır benim için. Tam olarak böyledir. Ben o çay fincanıyla o zamana ışınlanmak o sofraya oturmak isterim. O kılıcı kim doğrulttu, hangi duvara astı bilmek isterim. O oyuncakla oynayan çocuk bu hayattan gözleri açık mı gitti? O kitaplar hangi ellerde dolaştı tek tek görmek isterim. İşte benim için ifadesi bu. Sadece “çok güzeller şunlara bak” değil benim için. Maddi değerine de yallah açıkçası. En son Hitler nişanı gördüğümde nasıl çığlık attığıma arkadaşım şahittir. Çünkü çok büyük bir tarihin tanığı o . Çok büyük acıları olduğu yerden sessiz sessiz izledi. Bir su matarası hangi yolculuklara hangi maceralara atıldı denilerek alındıysa anlamı vardır. Bilmiyorum ciddi iştir işte