Kendi yapımları olan kahve dünyası pastasının rezil ama diğer bütün ürünlerinin leziz olduğu, çikolata yapımında belli bir yere geldiklerini düşündüğüm türkiyenin starbucksı
süper canlı dostu insanlar, içeride sokak köpekleri yatar, kimse de rahatsız olmaz. dükkanın sahipleri neredeydin sen bakayım diye köpeklerle hoş sohbetlerde bulunuşlarına tanık olursunuz.

cuma akşamları jazz çalan arkadaşlar da neşe katıyor.

gün boyu otursanız sıkılmazsınız.

instagram: kakule.kahve
konum: ankara'da, olgunlardan yukarıya doğru çıkın. kızılırmak caddesinin kesişiminde.
ülkemizde çok aktif olan bir kültürdür , her 110 kişiye bir kahvehane düşmektedir ve bu kahveler işletme bakımından farklıklar gösterir örnek verecek olursak
1-emeklilerin takıldığı kahvehaneler
2-kumarın döndüğü kahvehaneler
3-horoz dövüşlerinin aktif olduğu kahvehaneler
4-gizli pavyon olarak faaliyet gösteren kahvehaneler
5-İş arayan insanların takıldıkları kahvehaneler
tüketilen sıvıların başında çay , bi oralet çek abine gelir , emekli ve işi gücü olan- olmayan kişiler kahvehanelerde vakit geçirir , akabinde bazılarında (bkz: inşaata sıvacı lazım) oyun ufak olsun seslerini duymak mümkündür. Türkiyede 700 bin kahvehane mevcuttur.Restoranlardan, cafelerden farkı yemek verilmemesi tost,Sandviç gibi fast food lar verilmesidir
bağımlılarının güne başlarken gerçekleştirdiği öncelikli eylemdir. derin bir uyanış, haz ve mutluluk verir.
sivas gölova'da bulunan bir kahve 1 saat kitap okuyan müşterilerine ücretsiz çay ikramında bulunuyor.
Eminönü ve Üsküdar olmak üzere iki adet şubesi olan bir kafedir. İçerisi eski eşyalar ve yağlı boyalı duvarlarıyla dekore edilmiştir.

Fiyat ve performans olarak doğru bir orantıya sahiptir. Eminönü şubesi manzara olarak bir harikadır.
Tarihi 1635 yıllına kadar dayanan ve Mevlevihane Tekkesi’ne gelir getirmesi amacıyla kurulan bir kahvecidir.

Gaziantep'te kurulan kahveci iki büyük yangın geçirmesine rağmen günümüze kadar ulaşmıştır.
öncelikle kahvenin hikayesini ele almak lazım. kahve aslında yemen'den gelen bir bitki. bize suriyeli tüccarlar tarafından çekirdek halinde geliyor. yemende ise içimi biraz daha farklı. bizim gibi çekirdeği kavurmuyorlar. biz hem kavurup hem de öğütüyoruz. türk kahvesini diğerlerinden ayıran nokta budur.

kahve bir şekilde geliyor, nasıl içileceği bulunuyor ve akabinde kahvehaneler açılıyor. çaydan yaklaşık olarak bir 400 yıl önce kahve gündelik içeceğimiz oluyor. kahvenin etkilerinden biri olan yüksek uyku eşiği ise bazı din adamlarını harekete geçiyor ve yıllarca kahveyi ve kahvehaneleri yasaklamaya çalışıyorlar. bu amaçlarına da dördüncü murad han zamanında ulaşıyorlar.

avrupa'dan yaklaşık olarak bir 200 yıl önce oluşan kahve kültürümüz, yasaklar ve baskıcı rejimlerle sekteye uğramış, 18 ve 19. yüzyılda ise tekrar yükselmeye başlamıştır.


ilyaz bingül şöyle bahsetmiştir ;


“kahvehane, 16. yüzyıl istanbul’una damgasını vuran bir mekandır; çünkü mekanın ilişkileri, nesneleri ve akıp giden zamanı içindekiler için anlamlı kılma özelliğinin en yoğun biçimiyle deneyimlendiği kahvehane, şimdideş yaşamın sınırlamalarından, kısıtlamalarından sıyrılmış insan teklerinin sırlarını içerir; kahvehanedeki gövde bir başına orada bulunuşuyla -hamamda, çarşıda, kışlada, evde vs. oluşundan farklı olarak- şimdideş yaşamı çeşitlendirir; bu kişilerin oluşturduğu toplulukta yer tutan (türkiye türkçesinde de konuşmak; kon(/y)mak, yer tutmaktır) yüzer-gezer gövde-imgelerde savaş, şölen, ibadet türünden belli bir amaca ve nedene yönlendirilmiş bu ‘arkaik’ kalabalıkların tersine, her türlü kolektif eylem oluşumlarının gizli tohumları saklıdır; mesela şamanist “gizli erkek dernekleri”nin –kim bilir.”
“kahvehaneden önce birbirlerinin dar grupları içinde kümelenen tekil söz’lü kimlikler, kahvehanelerde yabancı, buralı olmayanlarla aynı zamanı ve aynı mekânı kullanıyorlardı.”
“şehrin kendini öbür yerleşim (köy, kasaba) birimlerinden ayıran en belirleyici öğelerinden biri olan ‘karşılaşma’ yada görünen ‘öteki söz’ yepyeni bir sosyolojik olgu olarak dikilir kahvehanedeki ‘göz’ün önüne.”
“‘kahvehanedeki göz’ün “temaşa”yı bir bilgi türü olarak yaşantısına kattığını söyleyebiliriz.”
“kahvehane karagöz’ün yayılmasında ‘matbaa’ işlevi gördü.”
“gerçekten de kahvehanede bir tür elçilik etkinliği gerçekleşir: başka bir zaman ve yere ait bir hikayeyi bugüne getirip seyircilerin gözlerine ve kulaklarına sunar.”
“küçük bir kasabada bile caminin dolayına kurulan kahvehane, birkaç ağacı ve onun sunduğu gölgeliğiyle oracıkta açtığı ufacık uzamı kolaylıkla, insanların orada birbirleriyle buluşmalarına olanak veren meydana dönüştürür. …. “yitik adamlar”ın hareket alanı şehir uzamında sınırlanırken, yersiz-yurtsuz mahalle yerleşimleriyle dıştan, kahvehanelerle içten şehrin uzamını genişletirler.”
içinde olan kafein sebebiyle çay ve kahvenin bünyelerde yarattığı rahatlatıcı etkidir. çok içildiği takdirde ise keyif gider kalp çarpıntısı başta olmak üzere vücutta zararlı etkiler görülebilir. (kalbin tık tık yapması)

bir makalede okuduğum kadarıyla da aynı orandaki kahvede çaydan 4 kat daha fazla kafein bulunuyor ki kahveyi tüm dünyada en tutulan içecek olduğunu açıklamaya yatıyor.
içene afiyet olsun.
galatasaray'a gelmesini çok istediğim hem karakterli hem de iyi bir topçudur.