nedendir bilinmez hep bi bahanemiz vardır.

dersler var yeaaaaa.
okul var yeaaa.
askerlik var yeaaa.
param yoh yeaaaa.

yeaaa aman yeaaaaa. hepsi faso fiso.
bahaneler bahaneler.
kek
bugün bana hayat dersi vermiş olan yiyecektir. damağımda ideal bir kek var, bir yerde yemiş olabilirim. (muhtemelen cocukken) ne zaman kek yapsam o tadı yakalamaya calısıyorum. biraz mutfak merakından biraz da oburluktan türlü türlü reçeteler denedim. hepsi çok güzel oluyordu fakaat hiçbiri o kek degildi. bugün evde biraz can sıkıntısından biraz da kafa dağıtmak için mutfağa girdim ve az kalmış, yarım malzemelerden bir şeyler yaptım. kek yaptım. o keki yaptım.
sözlüğü günlük gibi kullanmış olmamak için hemen bir kek tarifi de iliştiriyorum; bir kek yaptım yanağını dayar uyursun abimizin tarifleri her zaman çalışır. malzeme konusunda biraz gurme çalışıyor fakat başka şeylerle kolayca ikame edebilirsiniz.
sene 2 ay önce sabah 11 suları falan yeni uyanmış kahvemi yapmış aylak aylak internette dolaşıyorum birden telefonum çaldı arayan babam açtım telefonu babamın sesinde garip bir heyecan var hemen dedi iki tane (bkz: tayland) bileti al yarın için. ben tabi afalladım bakkaldan sigara almaya üşendiği için mahallenin çocuklarına paket başına maaş ödeyen adamdan bahsediyoruz ki bakkal karşı binamızın alt dükkanıdır. olur dedim baba metrodan mı kamil koç'tan mı alayım ? otobüsle uzun olur zaman kaybı uçak bileti al dedi zamanımız olsa otobüsle gideceğiz tayland'a adam ciddi. telefonu kapattım 2 dakika sonra kredi kartı bilgilerini atmış bir de otel ayarlamamı belirten mesaj yazmış. ben gittikçe kıllanmaya başlasam da 2 bilet kestim biri bana diğeri babama ertesi gün oldu karga tulumba çantaları hazırlayıp tayland'a indik.

indik ama babamda hala anlam veremediğim ilginç bir heyecan var her yere merakla bakan gözler bütün mekanlara bakma isteği falan bende sevindim aha lan dedim babamda gezgin oldu anladı sonunda beni. neyse otele gittik yerleştik duş aldık hadi dedi çıkalım dışarı bir yerlere takılalım. çıktık dışarı geziyoruz nasıl buldu bilmiyorum bir kebapçıya girdik yemek yedik babam hesap ödemek için masadan kalktı kasaya gitti kasada ki urfa'lı abiyle inceden bir muhabbet çevirdi 15 20 saniye el kol belli bir yer tarif etti babama babam bana hadi kalkalım işareti yaptı kalktık çıktık. ne sordun dedim adama boş ver gidince görürsün dedi. akşam 9 suları falan bir sokağa girdik inanılmaz canlı bir sokak bizim (bkz: beyoğlu) halt etmiş yanında sağlı sollu barlar dizilmiş içeride çılgın asyalı kızlar ve küçük memeleri görünce benim kafada taşlar yerine oturdu tabi ulan dedim oha amına koyayım 50 yaşında adam hovardalık için tayland'a geldi. başa gelen çekilir peder zaten hipnoz olmuş hatunlardan neyse girdik bir bara bar dediğime bakmayın aleni pavyon tek farkı kızlar daha genç müzikler daha iyi yani her an bir yerden (bkz: dilberay) çıkma ihtimali yok nede olsa ne kadar kötü olabilir ki ?

oturduk masamıza garson geldi bira söyledik geldi biralarımız o sırada ben babama tayland hakkında gidilecek yerler için baktığım tavsiyeleri okuyorum ama farkettim ki babam beni duymuyor bütün algıları kapatmış hatunun birine dikmiş gözü tam o esna da eliyle kadını çağırdı kadın geldi oturdu masaya muhabbet sohbet ama babam türkçe konuşuyor kadın tayca cevap veriyor arada öpüşmeler falan inanılmaz saçma bir durumun ortasındayım babamın kafalar yürümüş üçüncü biradan sonra amaç belli sonuçta belli kadın babamı elinden tutup götürdü. bende bakakaldım arkalarından aradan 10 dakika geçti geçmedi babam gömleğinin tek kolunu giymiş yarı çıplak şekilde fuhuş sırasında ahlak polisleri tarafından basılmış gibi koşturarak fak yu diye bağıra bağıra kaçıyor ne oldu bitti demeden hesabı ödeyip çıktım arkasından baktım sokağın başında beni bekliyor. gittim yanına koşarak hayırdır dedim noldu ? yürü yürü dedi 10 saat uçakla gavur memleketine götümüzü siktirmeye gelmedik. hayatımda ilk defa gülmekten altıma işedim. babamı alan kadın shemale bir beymiş babamın gözünde ki o korkuyu o çaresizliği ne zaman hatırlasam hala gülerim. sonrasında dönüş yolunda öttü tabi her şeyi haberlerde okumuş tayland seks turizminin başkenti diye heves etmiş dünya gözüyle bir çinli hatunu sikmeden ölmek istemiyorum dedi. çünkü onun için bütün çekikler çin'liydi eve döndük ertesi gün babamı ziyarete gittim annem açtı kapıyı babam balkonda telefonda konuşuyor arkadaşına anlattığını aynen yazıyorum.

sen kalk 10 saat 7 bin kilometre git ne için siki tutmak için adaletini sikeyim böyle işin nedim abi.
Döneminin süper gücü olan iki devlet arasında yapılan tarihteki ilk yazılı anlaşmadır. Mısırlılar ve Hititliler arasında yapılan savaşın galibinin tarihçiler tarafından net bir kazananı olmadığı söylenir.
1 mayıs 1977 de işçi bayramını kutlamak üzere Taksim meydanın'da toplanan işçilerin üzerine o dönem adı Marmara etap olan otelin üst katlarından yapılan silahlı saldırı sonucu 34 kişinin hayatını kaybetmesiyle anılan ülkemizin tarihinde kara bir leke gibi duran kontrgerilla eylemi.
(bkz: quentin tarantino) un baş yapıtlarından biridir filmin ilk serisi 2004 yılında çekilmiş mtv en iyi dövüş sahnesi ödülünü almayı başarmış filmdir. Uma thurman ablamızın gerçekten üstün performans sergilediği filmin efsanevi soundtrackı twisted nerve hala ara sıra dudaklarımızdan süzülür gider.
Bir motosikleti sıfır halinden kişiye ve fikre özel olarak değiştirmek ya da sıfırdan bir motosiklet üretme işlemidir. Custom yaparken nelere dikkat etmeliyiz hadi yazalım.
Googleden sonra en büyük icat diyebileceğim fakat güzel ülkemde hala yasaklı olan çevrimiçi kütüphane.
üniversite yılları hem çalışıp hem okuyayım diyerek ankara bahçelievler'de mekan mekan iş aradım. girdiğim barda demir adlı kral bir abi başladı benimle mülakata. "kardeş bulaşık yıkar mısın?" diye sordu önce. yok abi dedim. "garsonluk tecrüben var mı?" dedi. yine yok abi dedim. "oğlum bir erkeklik uzvuna yaramıyorsun seni neden işe alayım ben şimdi" dedi. ben de kapıda dururum hoş geeeldiniz derim yer gösteririm falan dedim. adam hakikaten kraldı böyle saçma bir teklifi akşam 8 gece 4 çalışma şartı ve 15 lira ücretle kabul etti. ertesi gün gel dedi beni yolladı. ankara'nın ayazı da pis olur diyerek beyaz içliğimi çektim altıma ve nöbet yerime koşa koşa gittim. mesaim başlamıştı çok heyecanlıydım gelene hoş geeeldiniz gidene tekrar bekleriz diyordum. saatler ilerledi bir grup çıkarken ben de gruptaki herkese tek tek iyi geceler dedim. aradan 5 dakika geçti inanılmaz korkunç bir çocuk yanında bir kızla geldi ve bana "sen neden benim kız arkadaşıma iyi geceler dedin ulan" dedi. açıkçası tırsmıştım ben badigard değildim ki; kavga edemem etsem de kimseyi dövemezdim. şişman bir kız bile beni dövebilirdi. konumum görünürde badigard konumuydu ve bu eleman beni dövünce kesin ertesi gün arkadaşlarına "dün gece bahçelide bir mekanda badigard" dövdüm diyerek ballandıra ballandıra anlatacaktı. aklımdan hastanelik olursam da içimde içlik var; hemşire veya doktor ya pantolonumu indirmemi isterse gibi gereksiz bir düşünce de geçiyordu. olay ciddiye binmişti "indir o elini kolunu, bu köyden olmasam ne olur, kimsin ulan sen" gibi tüm kavga başlatıcı sözcükler havada uçuşuyordu. tam o sırada koruyucu meleğim (şunu yazarken bile vatsaptaki gözleri kalp olan smile haline geliyorum) demir abi geldi. "ne oluyor sinire gerek yok" diye sordu. ben de olayı anlattım. demir abi beni dövecek elemana "uzatma kardeşim bu adamın işi bu gelene hoş geldin der gidene boş gittin der hadi uza" dedi. o anda eleman bir yumruk salladı ve hayatının hatasını yapmış oldu. demir abi gençten bir adamdı ama yılların gece hayatçısıydı. elemanı başladı evire çevire dövmeye. ben ve elemanın kız arkadaşı kavgaya ayırmaya çalışıyorduk. birden ikimizin ağzından da "lütfen benim için kavga etmeyin yaaaa" cümlesi dökülüverdi. sonunda olay karakolluk olmadan son buldu. benim aklımda kalan sadece "lütfen benim için kavga etmeyin" cümlesi oldu.
Terliğimi ileri fırlatıp 10-15 adım yalın ayak yürümek oldukça zevk veriyor bana