daha doğrusu şöyle
bir arkadaşınla veya sevgilinle bir yerde olduğunda yemek sorduğunda
"sen ne yersen onu yerim"
yada
"be seçmem Herşey yerim"
diyen insan
iki kuzenim var. birinin babası emekli paşa, diğeri evli çocuklu kendi halinde evinin babası. uzun süre görüşmeyince bir buluşma ayarlayıp taksim’deki solera winery‘de toplaştık. ortam zaten göt kadar ama şahane. herkes birbiriyle kaynaşmış ve biz 3 kişi 4 şişe şarap içtik. kafamız hoş, etrafa gülücükler atıyoruz ama çok iyiyiz. neyse gecenin ilerleyen saatleri mekandan ayrıldık. kuzenlerden biri “abi bi cila atalım mı?” demesiyle hikayemiz başladı.

nevizade’de şu an ismini hatırlamadığım bir mekana oturup bomonti filtresizlerimizi söyledik. henüz ilk şişenin ortalarına gelmemişken gençler ben lavavoya diyerek aralarından sıyrıldım. kusuyorum, kuzenlerin yanına gidiyorum, iki dakika sonra gidip yine kusuyorum. onlarda henüz bir şey yok.

mekandan ayrıldık ve babası emekli asker olan kuzen alkol aldığı için o geceyi geçirmek üzere harbiye orduevi’ne gitti. ben diğeriyle minibüslere binmek üzere mis sokağa girdik. çok sıra beklemeden cevizlibağ minibüsüne bindik. arka dörtlüye yanyana kurulduk. minibüs henüz tarlabaşı caddesinde ilerlerken ikimizde böğür böğür kusmaya başladık. bizi minibüsten attılar.

indiğimizde kusmaya devam ediyorduk. bu arada iki tane transeksüel’in bize koşarak geldiğini ve “yetişin çocuklar kan kusuyor!!” diye bağırdığını duydum. genç bir çocuk da elindeki plastik şişedekisuyu yüzümüze atmaya çalışıyordu. ben bir ara kafamı kaldırıp transeksüellerden birine “ abi kan değil şarap” dedim. etrafımıza polisler de gelmişti. neyse ben biraz kendime geldim. polis bana ambulans çağırabileceğini, alkol zehirlenmesi geçirmiş olabileceğimizi söyledi. yok abi karıştırdık biraz, sen bize bir taksi çağır yeter dedim. çok geçmeden bir taksi yanaştı. unkapanı sarnıçlara gelmeden ikimizde yine takside kusmaya başladık. adam sağa çekip bagajdan kaptığı bidonu kafamızdan aşağı boca etmeye başladı. ben cevizlibağ’da indiğimde kuzenim bayılmıştı bile. zavallı çocuk kendine bir türlü gelemediği için sabaha kadar taksici sokaklarda dolanıp durmuş.

ben ise bindiğim metrobüs ile iki durakta bir inip kusmaya devam ediyordum. eve vardığımda banyoda öğürerek safra çıkardığımı hatırlıyorum.

bu olaydan sonra 1 sene ağzıma alkol koyamadım. resmen tiksindim. işin özeti, şarap ve birayı karıştırmayın gençler.

edit: imla
kasalı bir pikap aracına otostop çekilir yaz günüdür akdenizin ılık rüzgarları teninize işler iken (bkz: eddie vedder - guaranteed) dinlenir.

(bkz: hayata dair güzel detaylar)
paylaşmakla hata eder miyiz bilmiyorum ama bu soruya kesinlikle cevabım var (bkz: ışıklı göl - denizli)
umarım daha çok gezer daha çok yer keşfederim.
not: popülerleştikten sonra harap olacaksa hiç polülerleşmesin efenim
(bkz: 17 yaş) ağaç yaşken eğilir felsefesi ile çıkmış olduğum yol ve ilk kampımı yaptığım yaş. bu arada sözlüğün en genci hala benim sanırım...
keşfetme ve özgürlük ruhu olmadan gidilen her kamp kamp değil piknik olacaktır.
Tıpkı hayatımızdaki gibi tuttuğumuz takımın şampiyon, siyasi partinin iktidar sevdiğimiz kadının yanımızda olmayışıyla alakalı bir düzende yazdığımız sözlüğünde ölü olması
Günümüzde “biz çok çektik çocuklarımız çekmesin” mantalitesi ile prens/prensesler gibi çocuk yetiştirmek moda haline gelmiştir. Çocuğun doğumundan önce cinsiyet partisi ile başlayan bu serüven sırasıyla şu şekilde devam eder:
-baby shower
-ilk diş partisi(diş budağı)
-ilk yaş günü
-ilk diş düşmesi
-vb.
Bu davranışlarla ve çocukların eline tablet verilmesi ile çocuk hayatın çok kolay olduğu kanısına varmaya başlıyor. Ailenin onun için her şeyi yapması ve sürekli benim oğlum/kızım çok zeki demesi çoçuğa içi doldurulmamış bir özgüven ve sorumsuzluk aşılamaktadır. Ergenlik çağlarında her şeyi çok kolay elde eden çocuk hayatta her hangibir zorlukla karşılaştığında bununla baş edememekte ve psikolojik sıkıntılar yaşamaktadır.

Çocuklara sorumluluk verilmemesi bir neslin bomboş yetişmesine ve insanlar için faydasız, sağlıksız psikoloji yapısına sahip ve tüketici bir toplumun oluşmasına neden olmaktadır.
Yapılması gereken şey ise hayatın gerçekleri ile çocukları yetiştirip onlara tablet yerine gerçek oyunlarla büyütmeleridir.