hoparlör: aporlo
Vicks: vıcıks *
Vicks: vıcıks *
Güneş yanığı nedir çok bilmemektir. Erkekseniz
ne yazık ki büyükşehirlerde bol bol GBT anlamına da gelir.
ne yazık ki büyükşehirlerde bol bol GBT anlamına da gelir.
(bkz: çoğu gitti azı kaldı )
" Yandık sevda ocağında
Hep gül olsun kucağında
Bu şehrin her sokağında
Aşkımızın ey, izi kaldı "
(bkz: azer bülbül )
" Yandık sevda ocağında
Hep gül olsun kucağında
Bu şehrin her sokağında
Aşkımızın ey, izi kaldı "
(bkz: azer bülbül )
floransa'da mükemmel sandviçler yapan mekan.bu kadar güzel sandviçleri belki new york'ta yersiniz.
gitmek için signoria meydanı'ndan herkül ve casus heykeli'nin kıçındaki sokaktan, palazzo vecchio kenarından düz devam edin. dört yol ağzını geçtikten sonra 50 metre ileride.
posani ailesi tarafından işletilmekteyken 1989 yılında şu anki sahipleri tarafından alınmış. tommaso diye bi abimiz tarafından işletilmekte şu sıralar.
gitmek için signoria meydanı'ndan herkül ve casus heykeli'nin kıçındaki sokaktan, palazzo vecchio kenarından düz devam edin. dört yol ağzını geçtikten sonra 50 metre ileride.
posani ailesi tarafından işletilmekteyken 1989 yılında şu anki sahipleri tarafından alınmış. tommaso diye bi abimiz tarafından işletilmekte şu sıralar.
-abi 50 kuruş daha uzatır mısın?
çıkışı kaçıracağım telaşıyla en soldan en sağa geçmek.
1993 teksas'ın vaco şehrinde gerçekleşen olay.
taraflar:
-United States
Amerika Birleşik Devletleri Alkol, Tütün ve Ateşli Silahlar Bürosu (ATF)
Federal Soruşturma Bürosu (FBI)
Teksas Muhafız tümeni
Amerika Birleşik Devletleri Silahlı Kuvvetleri
Alabama Ulusal Muhafızlar
General Association of Branch Davidian Seventh-day Adventists
(isa'nın tekrar geleceğine inanan bir dini oluşum)
taraflar:
-United States
Amerika Birleşik Devletleri Alkol, Tütün ve Ateşli Silahlar Bürosu (ATF)
Federal Soruşturma Bürosu (FBI)
Teksas Muhafız tümeni
Amerika Birleşik Devletleri Silahlı Kuvvetleri
Alabama Ulusal Muhafızlar
General Association of Branch Davidian Seventh-day Adventists
(isa'nın tekrar geleceğine inanan bir dini oluşum)
Gençlerbirliği taraftarınındır, öyle kalacaktır.
#cavcavistifa
https://youtu.be/Gb5j5dDRT-U
#cavcavistifa
https://youtu.be/Gb5j5dDRT-U
(bkz: delikanlım) - yıldız tilbe
hafife alma, aşk vurur insana kısmını afife abla aşk vurur insana diye anlıyordum çocukken. *
hafife alma, aşk vurur insana kısmını afife abla aşk vurur insana diye anlıyordum çocukken. *
tuncel kurtiz'in sesiyle bambaşka bir boyuta taşınmış serkan uçar şiiri.
Zaman, can çekişirken,
Akrep yelkovan, arasında;
Bir adım öteye gidemezken geceden,
Ay, ışığını çekerken sinesine,
Yıldızlar çekilirken kuytu karanlıklara,
Hüzün, bakır bir çaydanlıkta demleniyordu,
Ve ben, son sigaramdaki dumanları da hapsediyordum içime,
Saat on ikiyi beş geçiyordu.
Ekmek bıçağında dilimleniyordu ömrüm;
Masum, yalınayak çocukluğum;
Umudun kıyısından geçmeyen gençliğim,
Ulu orta seriliyordu, harami sofrasına,
Düş bahçelerim yağmalanıyordu,
Herkes payına düşeni alıp giderken.
Bütün kimsesizliğimle,
Bütün çaresizliğimle,
Bütün çıplaklığımla, kalıyordum karanlığın koynunda;
Üşüyordum,
Tepeden tırnağa buz kesiyordu yalnızlık.
Saat on ikiyi beş geçiyordu.
Dişlerimle, şafağı sökmek isterken karanlığın göğsünden;
Gün ağarıyordu saçlarıma,
Tel tel,
Raylarımdan çıkıyordum,
Vagonlarım kopuyordu bir biri ardına,
Savruluyordum,
Bir cinayete kurban gidiyordum,
Kaza süsü verilmiş,
Faili meçhul bir ölüm biçiyordu terzi masasında,
Bir tabuta çivileniyordum.
Saat on ikiyi beş geçiyordu.
S.U.
05.10.2009
tuncel kurtiz'in sesinden
Zaman, can çekişirken,
Akrep yelkovan, arasında;
Bir adım öteye gidemezken geceden,
Ay, ışığını çekerken sinesine,
Yıldızlar çekilirken kuytu karanlıklara,
Hüzün, bakır bir çaydanlıkta demleniyordu,
Ve ben, son sigaramdaki dumanları da hapsediyordum içime,
Saat on ikiyi beş geçiyordu.
Ekmek bıçağında dilimleniyordu ömrüm;
Masum, yalınayak çocukluğum;
Umudun kıyısından geçmeyen gençliğim,
Ulu orta seriliyordu, harami sofrasına,
Düş bahçelerim yağmalanıyordu,
Herkes payına düşeni alıp giderken.
Bütün kimsesizliğimle,
Bütün çaresizliğimle,
Bütün çıplaklığımla, kalıyordum karanlığın koynunda;
Üşüyordum,
Tepeden tırnağa buz kesiyordu yalnızlık.
Saat on ikiyi beş geçiyordu.
Dişlerimle, şafağı sökmek isterken karanlığın göğsünden;
Gün ağarıyordu saçlarıma,
Tel tel,
Raylarımdan çıkıyordum,
Vagonlarım kopuyordu bir biri ardına,
Savruluyordum,
Bir cinayete kurban gidiyordum,
Kaza süsü verilmiş,
Faili meçhul bir ölüm biçiyordu terzi masasında,
Bir tabuta çivileniyordum.
Saat on ikiyi beş geçiyordu.
S.U.
05.10.2009
tuncel kurtiz'in sesinden