Ya var ya tamam anladık yallah arabistana demekten sıkıldık siz Arabistan’ı buraya getirmekten sıkılmadınız... başlayalım:
Şimdi bunlar hangi örgütten olursa olsun islamcı İbişler değil mi?bizde farzi mahal islam ülkesiyiz diyelim müslümanlar çoğunlukta. Ulan bir tane adabı gibi müslüman yok mu çıkıp buna fitne diyemiyor mu zikir çevrendeki rahatsız etmek demek mi nispet yapmak demek mi ulan gidin camii de ne yapıyorsanız yapın. Tamam bu da kabul edildi diyelim
Ama arkadaş müslümanlık ibadetten ibaret mi ya da zikirden ibaret mi
Hani senin komşuna belkide tecavüz ediyorlar eee bunu yasal ypmaya çalışanlara neden sessiz kalınıyor git onlara çek zikrini demezler mi fikrini zikrini ....
Birde şey var 28 şubatçılar onlara denilecek YÖK bu şubatçı felan değil bu gayet ne yediği belli hergün görebileceğin kendi oluşturduğu dinlerine kıçlarından değiştirdiği dinlerine bağlı müslümanlar birde şey var bunlar acep hangi partiye üye bi bakabilir miyiz?

Eskidir iyidir
Bir nevi gezgincidirler şaka değil uzayı felan keşfettiler dünyayı geziyorlar.
Güzel dizidir.
Chelsey reist / harper’a aşık olmamakta elde değil.
Bugün beyoğlu, beşiktaş, şişli ve kağıthane ilçelerinde gerçekleşecek olan ve 30(otuz) saat süreceği ilan edilen su kesintisidir. 30 saat efsane uzun bir süre. Geç haberi olanın Allah yardımcısı olsun. Kesinti yapılacak bölgelerin yoğun işyeri ve mekan bölgeleri olması da cabası, leş gibi kafeler görüyor elf gözlerim.
Sonuç olarak İstanbul için çekilmez bir 30 saat başlamak üzere. Su depolayın millet...
"vursa gol olur, vurdu, taç! " şeklinde özetleyebileceğimiz bir maç olacağını düşünüyorum. ilk golü atan kazanır şeklinde düşüncelere boğulsam da, az gollü beraberlik ya da galatasaray galibiyeti muhtemel bence. saydıııım kaç yıl oldu evet..
18 Mart 1915 Yer: Çanakkale

I. Dünya Savaşının kaderinin çizildiği günlerden belki de en önemlisiydi. İngiltere ve Fransa, Almanlara karşı zor duruma düşen Rusya´ya yardım edebilmek için Boğazların kontrolünü ele geçirmek zorunda olduklarının farkındaydılar. Aslında hasta adamın savaşın içine çekilmesi onlar için iyi olmamıştı. Bir sürü yeni cephe açılmış ve güçlü Alman ordularına karşı kuvvetlerini bölmek zorunda kalmışlardı. Winston Churchill´in -dahiyane- fikri İtilaf Devletlerinin rahatlamasını sağlayabilirdi. İngilizlerin önderliğinde kurulan armada şimdiye kadar tarihin gördüğü en büyük savaş filolarından biriydi. İçlerinde Queen Elizabeth ve Inflexible gibi 18 adet efsanevi zırhlının da bulunduğu 3 filo Çanakkale Boğazı açıklarına dizilmişlerdi. İtilaf Donanmasına Sir Ian Hamilton kumanda ederken; Türk savunma birliklerini, Alman Otto Liman von Sanders yönetiyordu. Savaştan önce İngiliz gazetelerinin hepsi neredeyse aynı şeyi söylüyordu. "5 Çayını İstanbul´da İçeceğiz"

İlk atış Cornwallis zırhlısından geldi. Daha sonra İtilaf Donanması boğazın iki yakasındaki Türk tabyalarını top atışına tutmaya başladı. 500´e yakın düşman topuna karşılık 150 adet Türk topu savunma görevini üstleniyordu. Uzun süren bombardıman sonrasında birlikler Türklerin savunma güçlerini tükettiklerini düşünerek boğazı geçme girişiminde bulundular. Mayın temizleme gemileri bir gün önceden boğazı tehlikelerden arındırmıştı. Ancak bilmedikleri bir şey vardı. İngilizlerin boğazı temizlediği günün gecesi Nusret Mayın Gemisi´nin mürettebatı büyük bir tehlikeye atılarak Almanlar tarafından işe yaramaz diye çürümeye terk edilen yerli malı eski tip mayınları boğazın serin sularına yerleştirmişti. 18 Mart günü başlayan düşman harekatında boğaza giren gemilerden Bouvet, Ocean ve Irresistable, Nusret´in döşediği mayınlara çarparak sulara gömüldü. 6 saat 45 dakika süren bombardıman sonucu iki İngiliz, bir Fransız zırhlısı battı; bir İngiliz, iki Fransız zırhlısı ağır yara aldı, üç gemi karaya oturdu. Osmanlı tarafındaki zaiyat ise kırk dört şehit, yetmiş yaralı, sekiz top idi.

Boğazı geçemeyen İtilaf orduları kara harekatını denemeye karar verdiler. Bunun için uzak sömürgelerden asker toplanmaya başladı. Bu karma orduda en fazla ANZAC denilen Okyanusya birlikleri yer almaktaydı. İngiliz ve Fransızlar kendi savaşlarında kendi insanlarını feda etmek istemiyordu...

Savaş olanca acımasızlığıyla başlamıştı. 1. Dünya Savaşı´nın en ağır kara savaşı her iki taraf için de halen acılarla hatırlanmaktadır. 25 Nisan günü 70000 itilaf askeri Seddülbahir ve Arı Burnu´na çıkarma yaptı. Arı Burnu´na çıkan birlikleri Mustafa Kemal´in komuta ettiği 16. Tümen karşıladı. Mustafa Kemal´in düşman saldırısıyla ricata başlayan birliklere verdiği ünlü emir buradaki çarpışmalar sırasında yaşanmıştır: "Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum..." Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarında süren kanlı çarpışmalar ve destansı direniş üzerine İngiliz ve Fransız birlikleri 9 Ağustos ve 20 Ağustos´ta iki büyük saldırı daha düzenledi. Ancak imkanları kısıtlı Türk birliklerinin ölümün üzerine atlayışlarına şahit oldular ve geri dönmek zorunda kaldılar. Uzun süren savaştan herhangi bir sonuç alamayan ve birlikleri içerisinde büyük huzursuzluklar gösteren İtilaf devletleri Kasım 1915´te çekilmeye başladılar ve 9 Ocak 1916´da son birliklerini de yarımadadan çıkardılar.

10 ay kadar süren savaşta 253.000 Mehmetcik şehit düştü. Kimi kaynaklara göre 252.000 kimine göre ise 300.000´e yakın düşman Gelibolu´da hayatını kaybetti. Dünya tarihinin en kanlı savaşlarından birine sahne olan Gelibolu´da metrekareye 60 kg mermi düşmüştü. Öyle ki savaş meydanında birbirlerine çarpıp yapışmış halde duran mermiler bulundu. Bir tebaanın vatanını savunurken gösterdiği fedakarlık nice destanlara sebep oldu. Kınalı kuzular, Oruçoğulları, Seyit Çavuşlar ve daha niceleri... Kahraman Mehmetcik tarihe tekrar tekrar okunması gereken bir hikaye bıraktı...

"Vurulup alnından tertemiz uzanmış, yatıyor
Bir hilâl uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor"
devamını göster bana...
17 mart cumartesi saat 14:00 'da Almanca Sosyal bilimler'den katıldığım sınavdır. Öncelikle söylemem gerekiyor ki sınav organizasyonu ve soru kitapçıkları çok amatörce idi. Kitapçıktaki sorular harf hataları ve yazım yanlışları ile doluydu. her şeyi geçtim kitapçıkta bulunan soruları okurken gözlerim fazlası ile ağrıdı. beyaz fon üzerine koyu ve kalın harflerle yazılan sorular yetmez gibi soruları yer yokmuş gibi sıkış tıkış hazırlayan ekibe her fırsatta hörmetlerimi sundum.
Bugün Haydarpaşa Köprüsü'nden aşağı inerken ilk ışıklarda değil ikinci şıklara gelirken Ufak bir kaza atlattım biliyorsunuz ki yayalar için korkuluklar var Yayalar ışıkları kullansın diye korkulukları yapmışlar kazayı engellemek için Lakin bizim insanlarımız ışıktan geçmeyi tercih etmiyorlar trafik olduğu zaman da arabaların aralarından çıkıp bize sürpriz yapabiliyorlar Maalesef bu bir gerçeğimiz Bugün de onlardan biri oldu ama bu sefer ki Tabii ki otobüs şoförünün yolcusunu durağında indirme ip kapılarını açmasından sonra benim kızı görmemle birlikte motoru sağa kırmam la beraber çok az bir darbe aldı hızım Bu arada 10 Maximum kız tabii ki ben sıkıştım için Durak arasına girdim motor bir yana ben bir yana düştüm full koruma fakat yine de ufak çizikler mevcut sonra tabii biraz Nefes aldıktan sonra ve kendime geldikten sonra otobüs şoförü bastı gitti çarptığım kız da taksiye atla da kaçtı gitti Anlamadığım şekilde Tabii ben vicdan yaptım hastaneye aradım Böyle böyle bir trafik kazası gerçekleşti öyle bir vaka geldi mi size diye Tabii ki hani böyle çok fazla vaka geliyor deyip geçiştirdi ler sonra üstüne düşündüm bu kazada benim hatamın olmadığını düşünüp otobüs şoförünün ve kızın hatası olduğundan dolayı ve benim düştüğümden dolayı ağır zayiat aldığımı düşünüp her iki tarafta yok Oldu Yazık gerçekten yazık..
acun medya'nın yapımcılığını üstlendiği, tv8'de yayınlanan reality show programı.
sabahın erken saatlerinde dolar 4 tl'yi geçti. euro da ciddi ciddi 5 tlyi zorluyor. piyasalara bakıyorum rus rublesi ve kuveyt dinarı hariç yemyeşil her yer...

abd'nin çinle yaptığı ticarete sınırlama getirmesi, abd borsasının çakılması, öte taraftan türkiye'nin ekonomik anlamda sınırda gidip gelmesi derken...

zaten merkez bankası dahi yıl sonu dolar kurunun 4,08 olarak öngörüldüğünü açıklamışken, yıl sonuna kalmadan doların bu kurlara gelebileceğini anlamak için uzman olmaya gerek kalmıyor.

ancak tüm para birimleri hızla yükseliyorsa, bu o paraların değer kazandığını değil, türk lirasının değer kaybettiğini gösterir. dünyanın en değersiz parası olmaya koşar adımlarla yaklaşıyoruz.