mümin sekman

konuyla ilgili 3 entry daha
hukuk mezunu kişisel gelişim uzmanı. seminerinden aldığım notlar aşağıdaki gibidir:

hayat boyu başarıda birden fazla şansımız var kedinin 7 canı gibi düşünebiliriz. hayatımızda başarıya dair bildiğimiz şeyler/felsefemiz ise romanlardan, filmlerden vb. geliyor.

genelde bu tip başarı hikayelerini görüyoruz ve motivasyonla dolabiliyoruz/gaza gelebiliyoruz. sonrasında ise aklımızda kalıcı olmuyor, unutuyoruz ve yine enseyi karartabiliyoruz.

aslında 3 hayatımız var: özel, iş ve emeklilik. bunlar birbirini takip eden süreçler halinde ilerliyor.

amacımız; insanın kendi içinde organizasyonunu yapması, duygusal ve düşünsel dağıtımı sağlamasıdır. kendimizi gerçekleştirmeyi doğru dağıtımla sağlayabiliriz. bu da, yapılan işten bir süre sonra yine olsa yine aynı şeyi yapardım diyebilmek.

tüik emeklilik yaşı ortalaması 52, yaşam süresi 78. arada kalan uzun süre tamamen boş geçiyor. yazar yer yer bunun boşluğunun/atıl zamanın eleştirisini yapıyor.

google adwords’te 2018 yılı içinde başarı 18bin defa aranmış (9500 başarı duası diye aramış) aleyna tilki son klip arama sayısı 823bin.

dümenle terbiye edilmeyen gemiyi karalar terbiye eder. kararlarımızın mimarisi üzerine düşünmeli, hayatımıza dışarıdan ve yukarıdan bakmalıyız. orhan pamuk’un bir kitabında dediği gibi “oturdum ve düşündüm” yapabilmeli insan.

bundan yüzyıl önce britanya’da 22-32 yaş arasında 3 şey yapabiliyordun: okul mezuniyeti, iş bulma ve evlenme. şimdi ise yeni nesiller 140 yaşına kadar yaşayacağı planları ile hayatını şekillendirecek.
zamanın temel becerileri de bu kapsamda değişecek: kendi kendine öğrenebilme, yüksek konsantrasyon sergileme vb. (kod yazmak falan değil)

başarı tanımı dün yapamadığın şeyi bugün yapar hale gelmek. burada yeni doğmuş zürafa videosu koydu ve bebek onlarca kez ayakta durmayı denedi başarısız oldu tekrar tekrar denedi.
vurguladığı şey bebek içinde başarısızlık güdüsü yoktur. sırasıyla emeklemek, yürümek ve koşmak adımlarına harfiyen uyduysak içimizde başarı ihtiyacı vardır.

40 yaşımıza gelince eğer başarısızılıkla kendini adlandıranlar (ben doğuştan tembelim diyenler) asidi kaçmış kola gibi oluyor. doğuştan tembel olsan hiç yürüyemezdin.
bildiğin başarısızlıklar sağdan soldan duyduğun bilgiler aslında. bunlar kafanda kara leke yapıyor ve gizli öğrenilen bilgiler daha kalıcı oluyor.

bir örnek resim gösterdi: aç bir köpekbalığı ve sazan balığı aynı akvaryuma konuyor. ikisi arasında cam var, köpekbalığı birden fazla kez deniyor. her seferinde köpekbalığı kafasını cama vurduğundan bir süre sonra artık pes ediyor. pes ettikten sonra cam kalkıyor fakat köpekbalığı denemekten vazgeçtiği için hareket etmiyor. sazan balığını köpekbalığının yakınına gitmesi için itiyorlar fakat sonuç değişmiyor. son olarak köpekbalığının yanına başka küçük bir köpekbalığı koyuyorlar ve ona da büyük olan denememesi gerektiğini söylediğinden o da yemeyi düşünmüyor. dede torum ilişkisi onu da başarıszlığıa sürüklüyor.

özetle öğrenilmiş çaresizlik/başarısızlık bu şekilde gelişiyor. biz de bunu kahvehanelerde sıklıkla yapıyoruz. denemiş ve başarısız olmuş adamlar oralarda tavsiyeler veriyor, gizli öğrenme orada devreye giriyor. halbuki odaklandığın şeylerde sen sorumlusun.

başarı uygulama disiplinidir, sonucunu görürsün. başarı yazılımın kısıtlıysa, zeka ve bilgi seni bir yere kadar götürür.
burada bir video var - https://www.youtube.com/watch?v=wdbiargbcca
başarıszlık durumunda iç ses devreye girer. içsel akıl hocamız hemen yorumlamaya girer. en kötüsü genellemeye döner ki bu en kötüsü.

örnek: lisede basket oynayan çocuk, final maçında son basketi atamıyor. zamanla bu olay kişisel kredi derecelendirme notunu azaltabiliyor. kafasındaki genelleme sonunda “hiçbir şeyi beceremiyoruma” dönüyor.
başkasına suç atan zihniyet de var, bu da adil olmayan başarısızlık metotlarıdır, uzak durulasıdır.
başarı örneği: yalova’da orta 2’de okuldan atılacak kadar tembel uzun boylu bir çocuk. çırak verildiği yerlerden de kovuluyor. 15 yaşındayekn bir basketbol antrenörü bu çocukta kinestetik yetenek var deyip antrenmanlara çağırıyor. eti senin kemiği benim deyip anne baba gönderiyor. çocuk ilk başta eve dönme isteği ile anne babasını arıyor fakat onu kabul etmiyorlar. bir süre sonra anne babası aradığında ben gelmeyeceğim diyor. zamanla çocuk yeteneklerini geliştiriyor önce takıma, sonra tofaş’a, sonrasında efes pilsen’e ve nihayetinde nba’e gidiyor. bu çocuk yakın damanda tedx konuşmaları da olan mehmet okur.

başarısızlıkta dibe vurma tipleri v, u, w ve l tipi.

v tipinde dibe vurunca hemen kalkıyorsun (bu belki de en bilineni), u tipinde dipte bir müddet geçiriyorsun ve sonra yukarı doğru hızlanıyorsun. w zekisin fakat kibirlisin, dibe vurup çıkıyorsun sonra kibrinden tekrar dibe vuruyorsun ve yeniden çıkıyorsun. l tipi ise en kötüsü başarısızlığı kabul ediyorsun ve alışkanlık haline getiriyorsun. dersimiz l tipi başarıszlıkla boğuşanlar.

başarılı olup olmadığına 4 yoldan bakabilirsin:

1) doğum çizginden, anne babandan ne kadar ötede veya beridesin. 2)gelecekten bugüne bak, en ideal hayatınla bugün arası ne kadar mesafe var. 3) içten dışa doğru bak, kariyerin ile karakterin uyumlu mu, değil mi?kapasiteni kullandın mı? 4)genetik limitine kadar kullandın mı bunu? ütü yapıyor olsam, tüm tecrübelerim vb. en mükemmel durumda 375 ütü yaparım bir günde demek gibi bir şey bu.
dışsal kıyaslama da hayatın neresindeyim? ilk 3’te miyim sondan %10’da mıyım? bunu bulunduğun ülke çevre gibi durumlarda yapman gerekiyor. bu da sosyolojik zekanı kullanman demek oluyor.
kapasite dediğimiz şey de aslında kapasitemizi kullanma kapasitemiz. kapasite konusu yeteneği yönetme beceriksizliği çekiyor.

iş konusunda günde kafamızdan ortalama 70.000 düşünce geçiyor. (markette cips alsam mı almasam mı gibi) mesele aslında bu düşüncelerin kaçını işe ayırabiliyoruz.

beyin standart hale gelmesini ister bilgilerin ki daha az enerji harcasın. bu sebeple ezbere iş yapmayı seviyoruz, kendi enerjimizi korumak için.

beyninde unutmaya çalıştığın ve baskıladığın şeyler sinir harbi/enerji tüketim harbi yaşıyorlar. hepsi beyinden şarj yiyor denebilir. nasıl telefonda kullanmadığın aplikasyonlar şarj yiyorsa kapanmamış konular da bu şekilde senden tüketiyor.

en en kısa özet: başarı için bir dönem harcarsın, başarsızlığın sonucunu hayat boyu yaşarsın.